CHP elinden geldiğince kendisini çağa uydurmaya çalışıyor.
Bir yandan Deniz
Baykal, bir yandan
Önder Sav bu değişime direnen kesimleri temsil ediyor.
Ancak
Kemal Kılıçdaroğlu, gerek Doğu
Anadolu illerini ziyaret edip
Kürtlere hitap ederek, gerekse “Türban sorununu biz çözeriz” diyerek değişimi zorlamaya çalışıyor.
Ancak Kılıçdaroğlu’nun sıkıntısı bürokrat kökenden geliyor olması ve Gogol’ün Müfettiş romanındaki kahramana benziyor olması.
Küçük işlerle uğraşmaktan bütünü göremiyor.
Üstelik bütünü görmesine yardımcı olacak bir kadrodan yoksun olması da işin cabası.
Tayyip Erdoğan’ın avantajı bütün resmi görmesi ve çevresini güçlü bir danışmanlar kadrosuyla donatmış olması.
Bir liderin dış politikadan ekonomiye kadar her alanda yetkin olması beklenemez.
Önemli olan, eksik olduğu alanları gerçekçi bir gözle görebilmesi ve açığını uzmanlar aracılığıyla kapatmasını bilmesidir.
Kılıçdaroğlu, SSK Genel Müdürlüğü deneyimine fazlasıyla güveniyor olsa gerek, gerçek sosyal demokrat kimlikli uzmanların desteğine fazla başvurmuyor.
O yüzden de iktidara yönelik eleştirileri fazlasıyla sığ kalıyor.
Mesela
türban çözümüne bakalım.
CHP’nin türban veya başörtüsünü bir sorun olarak görmesi dev bir adımdır ve çözüm yolunda önemli bir gelişmedir.
Çünkü
toplum genelde bu sorunu kendi çözmüştür ama laikçi kesimin rahatsızlığı sürmektedir.
CHP yönetiminin bu sorunu gündeme taşıması, keskin tabanı sağduyuya taşıması açısından önemlidir.
Ancak Cumhuriyet’in manşete taşıdığı çözüm yolları gerçekçi değildir.
Sencer Ayata, çözüm yolunda saçın görünmesi, geleneksel başörtüsü gibi, yine bireyin tercihlerine müdahale eden öneriler gündeme getirmiştir.
Devlet nasıl
genç bir kızın ne kadar düşük bel pantolon giyeceğine karışamazsa, başörtüsünün modeline de karışamaz.
Korkmanıza gerek yok zaten.
Muhafazakar orta
sınıf güçlendikçe sizin gönlünüzdeki modele yaklaşım güçleniyor.
Başörtüsünü güçlü kılan sizin o genç insanları yok sayan tutumunuz zaten.
Bırakın insanlar istediği gibi giyinsin.
Size ne!
Bu gidişle CHP’nin Kürt sorununa çözümünüz de saçı biraz gösteren başörtüsü gibi olacaktır.
O zaman Van’da neden 200-300 kişiye hitap ettiğinize şaşırmayın.
Bomba olmazsa şantaj
Aktüel’e konuşan
emekli bir
general, ilçeye yeni gelen hakim ve savcıları “hizaya getirmek” için evlerinin yakınında bir kaç
bomba patlattıklarını açıklamıştı.
Hakim ve savcılara söken bu yöntem, generallere sökmez herhalde.
Onun için pornografi yöntemine başvurulmuş.
Kimi genç kızlar yoldan çıkarılıp hedefteki erkeklerle görüntülenmiş.
Beşiktaş Adliyesi’nde dün ifade veren Tuğamiral Türker Ertürk’ün “şikayetçi” olması bu açıdan önemli.
Gerçi Tuğamiral Ertürk, kendisine şantaj yapılmadığını açıklamış.
Ancak yine de şikayetçi olmuş.
Eğer Tuğamiral Ertürk de “Silahlı Kuvvetleri yıpratmaya” çalışmıyorsa, çok ciddi bir olayla karşı karşıyayız demektir.
Bir de
Ergenekon dosyasının meşhur 55 nolu CD’si var.
O CD’de de bir
takım yargıç ve savcıların uygunsuz görüntülerinin olduğu söyleniyor.
Bu hakim ve savcılar HSYK’nın görevden almayı hiç düşünmediği isimlerdir herhalde.
Kim ne derse desin,
Türkiye karanlık bir dönemi geride bırakıyor.