Haber eğlenceli:
Kültür ve
Turizm Bakanı
Ertuğrul Günay,
Bartın Amasra'ya gidiyor. Bir parkta vatandaşa hitap edecek... Vaveyla kopuyor.
Yerli turist kadın bağırmakta:
"Caddeyi gezdim. Buralarda
Atatürk aradım, imzasını aradım, koca caddede Atatürk'e ait bir şey bulamadım. Ben bir Atatürk
rozeti istiyorum, koca çarşıda neden bir Atatürk bulamadım? Cevap istiyorum! Dedim
bakana söyleyeceğim ben bunu.
Atatürk resmi satılsın. Atatürk rozeti satılsın. Aşkım var, sevgim var..."
***
Medyaya adının Yurdanur olduğunu söyleyen bu hanımın hali, bana bir AVM'de yaşadıklarımı hatırlattı:
Hani küçük Atatürk tezgâhları açıp rozet, flama, resim filan satıyorlar ya... İşte öyle bir tezgâh.
Kadına "İşler nasıl" diye sordum.
Ne dese beğenirsiniz?
"Pek iyi değil" deyip devam etti: "Çocuklara Atatürk'ü öğretmiyorlar ki..."
Yok artık! Salacağım kahkahayı ayıp olacak...
Üzerine Atatürk fotoğrafı basılmış, kibrit kutusu büyüklüğündeki mini dikiş setinin parasını ödeyip kaçtım.
Çocuklara öğretmiyorlarmış!
***
Yeri göğü Atatürk ile doldurdular, yine de tatmin olmadılar.
Amasra'daki heykelleri saymıyorum...
Atatürk Caddesi ve Atatürk okulları zaten var; onlar adeta demirbaş.
Farklı bir şey ararsanız:
Amasra'da bir Atatürk Tepesi varmış.
Daha ne istiyorsun, çık tepeye, Kocatepe'den bakar gibi bak Amasra'ya...
İlçede
Atatürkçü Düşünce Derneği kurulmuş mu, diye internete göz attım. Var elbette.
Lafı bilirsiniz: "Davacının şapşalı, derdini mübaşire anlatır." Eğer Atatürk şeysi bulamadınsa, kabahat Bakan'ın değil, ADD'nin... Git onların yakasına yapış.
Adres: Kum Mahallesi, Hamam Sokak, No: 3...
Hava sıcak,
akşam vakti millet
sokakta... Ama heyhat, onlar bir Atatürk tezgâhı açmıyor... Anahtarlık, kolye ucu, küpe satmıyor... Halkı aydınlatmıyor...
Olacak iş mi?
***
Bağırışlar arasında Trakyalı olduğunu söyleyen Yurdanur Hanım'a, asıl
İzmir'e gitmesini
tavsiye ediyorum.
İstanbul'da da görebilir ama İzmir kaynıyormuş diye duyduk.
Kızlar omuz arkasına Atatürk'ün imzasını
dövme yaptırıyor, Alsancak'ta öyle turluyorlarmış.
Kolsuz penyede şık duruyormuş:
* "Pardon, size
dondurma ısmarlayabilir miyim?
Vişne ve kaymaklı... Bayrağımızın rengi! Dövmenizi gördüm, ben de Atatürkçüyüm..."
* "Ne malum Atatürkçü olduğunuz? Pek esmersiniz de... Bugünlerde güven olmuyor."
* "Demeyin! Bakın, ben de o kutsal imzayı göğsüme yaptırdım. Adım Atakan."
* "Siyah tüyler biraz kapamış ama yine de seçiliyor. Gömleğinizi ilikleyin de gidelim... Siz Gündoğan mitingine katılmış mıydınız?"
(Not: Merak ediyorum, yıllar geçip de tenler pörsüyünce, o imzanın hali nice olacak?)
***
Amasra'daki olayın sonu şöyle bitmiş:
Korumalar filan "Hanımefendi tamam, dediğiniz anlaşıldı. Bi'sussanız... Bakan Bey konuşacak" demiş.
Yurdanur Hanım, "Beni ellemeyin, ben bir bayanım. Konuşmasını da bilirim, dinlemesini de... Söylemem gerekeni söyledim. Herkese teşekkür ederim. Her şeye 'hayır'ı basın" diye bağırarak gitmiş.
Bunu duyan Bakan Günay da, "Derdi anlaşıldı onun" deyip konuşmaya başlamış.
Atatürk sevgisi sayesinde medeni cesareti bunaltıcı havalarla yarışan Yurdanur Hanım'ın fotoğrafını sunuyorum.
Gözüm ısırıyor ama nereden?