Org. Hasan Iğsız'ı, Kara
Kuvvetleri Komutanlığı'na atamak istemeyen
Hükümet, onun yerine Org. Atila
Işık'ı düşündü.
Ancak,
Atilla Işık,
emekliliğini isteyerek, Hükümetin hevesini kursağında bıraktı.
Yorumlar çeşitliydi.
Örneğin bazıları, "Gelecekte GK Başkanı olması beklenen Org. Necdet Özel'in önünü tıkamak... Onun yerine Org. Aslan Güner'in önünü açmak için
Atila Işık ayrılıyor" diyordu...
Diğer bir iddia ise şöyleydi:
"Işık'ın asıl amacı Hükümeti alternatifsiz bırakarak, KKK'ya Org. Iğsız'ın atanmasını sağlamak... Atila Işık, hemşerisi
İlker Başbuğ ve devre arkadaşı Hasan Iğsız'a
destek veriyor."
***
Bir başka yorum, "Işık, Hükümetin adamıymış gibi görünmemek için emekliliğini istedi" şeklindeydi.
Bunu söyleyenler, Eski GK Başkanı
Hilmi Özkök'ü hatırlatıyordu.
Darbe heveslisi kuvvet
komutanlarına set çekerek, demokrasiyi savunmuştu Özkök.
Bu yüzden olmadık çamurlar atılmıştı kendisine...
Atila Işık da benzeri bir durumdan kaçınmak istiyordu.
İşte bu tip yorumlar ortalıkta dolanırken, Atila Işık bir açıklama yaptı:
"Tamamen kendi istek ve arzumla emeklilik işlemlerimin başlatılmasını istedim..."
***
Ha! Ha! Ha!
Biz de inandık!
Komutaların nasıl yetiştiğini bilmiyoruz sanki...
Bir karacı olarak hayatın boyunca
Kara Kuvvetleri Komutanı olmayı amaçla... "Eğer bunu başarırsam, GK Başkanı bile olabilirim" diye düşün...
Hedefe ulaşmak için okullara git, takdir görebilmek, kıdem alabilmek için çalış babam çalış...
Emir-komuta zincirine riayet ettiğini göstermek için, icabında komutanlarının en abuk emirlerini bile gık demeden yerine getir...
Ama sonra kalk, yüze yüze kuyruğuna gelmişken... Emekliliğini iste...
***
Olmaz böyle şey! Ama oldu.
O halde bazı saptamalar yapalım:
* Ay sonunda emekli olacak Başbuğ ve Hükümetin istemediği Iğsız'la birlikte hareket etmek, akıllıca bir iş değil.
* Arkadaşlarını desteklemek,
vefa göstermek, elbette takdir edilmesi gereken bir haslet. Tamam da...
Türkiye değişip dönüşürken, tutucu ve çıkarcı statükocularla birlikte hareket etmek çağın ruhunu anlamamaktır.
* Atila Işık karargâh baskısına direnemeyen, gerekli kıvraklığı göstermeden
iktidar oyunundan kaçan bir askeri yöneticidir.
* Eğer Işık'ın emeklilik talebi, bir "istemem yan cebime koy" manevrası değilse...
Yani
sivil yönetimin bilgisi dahilinde "danışıklı dövüş" yapılmıyorsa...
Hükümet, profesyonellik katsayısı düşük böyle bu komutan üzerinde ısrarcı olmamalıdır.
Bırakın evine dönsün!
GATA'ya da el atmak gerek
Kahraman Türk ordusunun ölümden korkmayan şerefli subayları, iğneden korkan
boksör misali, mahkemeden mi çekiniyor?
Şu hale baksanıza: "
İnternet siteleri aracılığıyla hükümete kara çalmakla suçlanan" bazı sanıklar...
Gülhane Askeri Tıp Akademisi'nden (GATA)
rapor alarak ifade vermeye gitmemiş...
Literatüre "
yargılanma anksiyetesi" ya da "hukuk fobisi" diye geçebilecek bir durumla karşı karşıyayız.
Sağlık istatistiklerini altüst eden bu olay, GATA yasasına el atmak gerektiğinin işareti.
Neler yapılabilir? İşte iki
öneri:
1) GATA'nın tepesine,
hastane yöneticisi olarak üç sivil doktor getirilir. (Uygulaması zor.)
2) Sivil mahkemelerin baktığı davalarda, askeri şahıs, raporu ancak tam teşekküllü sivil hastaneden alabilir. (Uygulaması kolay.)
"Ama hepsi Mehmet Haberal'a koşar" mı diyorsunuz? Size de hiçbir şeyi beğendiremiyoruz!
SABAH