Dün (perşembe) 16:00 sularında haberlere bakıyorum; tıs yok: Siyasetçiler konuşmamış. Halbuki ortada büyük bir skandal var!
Hatırlayalım: 10
Mart 2010 günü,
emniyet güçleri, ihbar üzerine Ankara'da "
sivil" görünümlü bir kamyonu durdurup aradı.
Kamyonda tam 958 el
bombası vardı.
Ve bombalar TSK'nın malıydı!
Derken
Bodrum'dan gelen kamyonun
Özel Kuvvetler Komutanlığı'na ait olduğu ortaya çıktı.
Polis çevirdiğinde kamyonda bulunan üç kişiden biri sivil
şoför, diğer ikisi ise, sivil kıyafetli bir
astsubay başçavuş ile bir onbaşıydı.
Ordudan yapılan açıklamalarda, olaya "normal bir işlem" havası verilmeye çalışılıyordu.
* * *
Halbuki kamyonu e-
mail aracılığıyla ihbar eden "mehmetali" rumuzlu şahıs, özetle şöyle diyordu:
* "
Kozmik odadaki aramadan sonra telaşa düştüler... Kirli silahları topluyorlar."
Daha sonra özel savcı
takipsizlik kararı verdi ve olay kapanır gibi oldu. Gündeme kendimizi kaptırdık, kamyonu unuttuk.
Ve haber dün patladı:
Kriminal Polis
Laboratuvarı'nın incelemesi, kamyonda bulunan bazı el bombalarının,
Ergenekon soruşturmasında yakalananlarla "kardeş" (aynı
seri, vs) olduğunu saptadı.
Peki, 13 Mart günü burada ben ne demiştim?
Gelin onu da hatırlayalım. Önce Sabah'ın yaklaşımını eleştirmişim:
* * *
Dün bizim gazetenin 23'üncü sayfasında şöyle bir başlık: "Bombaların sırrı çözüldü."
Eğer el bombalarının sırrı "gerçekten" çözüldüyse, niye içimize su serpilmiyor? (Çünkü kimse inanmıyor.)
Peki, neymiş olay? "Araçtaki 958
el bombasının, 'yeni seri numaraları verilmek üzere başlatılan çalışma kapsamında' Ankara'ya getirildiği ortaya çıktı."
Durum "ortaya çıktı" ya... "Telaşlanacak bir şey yok; gidin evlerinize yatın." İyi de uyku tutmuyor ki!
* * *
Sonra da sormuşum:
* Vatandaş, vergiler aracılığıyla orduya küfeyle para veriyor. Her istediklerini alıyorlar. Kamyonları da bol, makam arabaları da... Ama bomba sevkıyatı, kiralanmış sivil kamyonla yapılıyor. Niye?
* El bombalarına "yeni ve silinmeyen" seri numarası vermek, aynı zamanda "eski seri numarasının silinmesi" anlamına gelmiyor mu? Bu bir "daha iyi iz sürme" niyeti mi, yoksa tersine, "bazı izleri silme" çabası mı?
* Kamyondaki "taarruz
tipi" el bombaları acaba bazı başka el bombalarıyla akraba olabilir mi? Merak ediyoruz çünkü
Ergenekon soruşturması Ümraniye'de bulunan el bombalarıyla başladı.
Cumhuriyet gazetesine atılanlar da el bombasıydı.
* El bombaları Ankara'dan, faraza
Ermenistan sınırına doğru taşınsa, "sivil
araç ve sivil kıyafetli personelle kamuflaj yaptık" denebilir. Peki, Bodrum'dan Ankara'ya getirdiğin el bombalarına ne diye kamuflaj uyguluyorsun? Hem "rutin işlem" diyorsun, hem de bunu "rutin dışı bir şekilde" yapıyorsun.
* Bu 958 el bombasının tamamı, "Bodrum Güllük'teki Özel Kuvvetler Komutanlığı'nın" envanterinde miydi yoksa oraya başka yerden getirilenler de oldu mu?
* * *
Laboratuvar incelemesi, kamyondaki bombaların, "Ümraniye", "Yarbay Dönmez", "
Zir Vadisi", "
Poyrazköy", "Vatanseverler", "
Trabzon" gibi tam 59 olayda ele geçen bombalarla "kardeş" olduğunu ortaya çıkardı.
Bu veri ne anlama geliyor?
İzin verin, bir kez daha malumu ilam edeyim: Bu durum Ergenekon şebekesinin TSK içinde yuvalandığının işaretidir.
Not: Yukarıda özetlediğim yazıdan sonra
hakaret mesajları yağdıran; "
Veli", "Mustafa", "Ruhi" (ve diğer) kod adlı "yavşakların" (kendi tabirleridir) suratı şimdi ne halde acaba?