002 yılında SABAH Gazetesi de Doğan Grubu’nun kontrolündeydi.
8 Ağustos’ta ekibin Vatan’ı çıkarmak üzere ansızın ayrılmasıyla bu denetim sona erdi.
O güne kadar ki, SABAH,
Hürriyet ve
Milliyet yayınları, dönemin Başbakanı Bülent Ecevit’i
istifaya zorlamak, koalisyona MHP yerine DYP’yi sokup
Hüsamettin Özkan liderliğinde yola devam etmekti.
Grubun en
tetikçi gazetesi gözden çıkarılmış SABAH’tı.
SABAH’ın 21 Haziran 2002
tarihli manşeti şöyle: Karar günü 2
7 Haziran.
Başkent Hastanesi’nde
tedavi gören Ecevit için atılan manşetin ikinci başlığı da ‘’Doktorlar, Ecevit’i bu tarihte
hastanede kontrolden geçirip kritik kararı verecek: Ya göreve devam ya da süresiz istirahat...’’
Hala Ecevit’e yönelik hastane komplosunu sorgulayanlar dönüp bu haberi bir daha okusun bence.
Haziran boyunca SABAH’ın manşetleri ‘’
Parkinson yaptı yine yapacağını, piyasalar da Parkinson’’ diye Ecevit’i
hedef alıp istifaya zorlamaya çalışıyor.
Doğan’ın diğer gazeteleri de benzer havada.
Hürriyet
internet sitesi İsmail Cem,
Hüsamettin Özkan’a Kemal Derviş’in de katılmasıyla coşuyor ve ankete başlıyor.
Bugün Kılıçdaroğlu’na 500 bin
destek diyenler, o gün de Yeni
Türkiye Partisi’ni
iktidar ilan ediyor.
Köşe yazılarında Ecevit’e
küfür, Cem+Özkan+Derviş üçlüsüne övgü ve
akıl yağıyor.
“İşte bence ‘Yeni Türkiye’ partisinin başarıya ulaşacağının ilk belirtisiydi bu...
İsmail Cem bu işi yapacak...
İyi bir başlangıçtı bu...
Hayırlı-uğurlu olsun memle-
kete...’’
Bekir
Coşkun 23 Temmuz 2007’da böyle yazıyor.
Ecevit’in üstü bir kalemde siliniyor.
Sonra ne olursa oluyor ve gerçek anketler,
iş dünyası ve askeri
bürokrasinin ayaklarını suya
erdiriyor.
YTP’nin AK Parti’nin önünü kesemeyeceği görülüyor.
Derviş kafa dinlemek için bir haftalığına Amerika’ya gidiyor ve bir
vücut çalımıyla
CHP’ye katılma kararı alıyor. Bunda dönemin genelkurmay başkanıyla yaptığı bir görüşmenin etkili olduğu iddiası kulislere
yayılıyor.
Çünkü asker ve iş dünyası adresin CHP olmasına karar veriyor.
Yeni hareket riskli bulunuyor. Bugün Sarıgül’ün kaderine terk edilmesi gibi.
Bugün Ecevit’in yerine
Baykal, Parkinson’un yerine
kaset koyun, aynı haberleri, aynı yazıları tekrar kullanabilirsiniz.
Yine bir
siyaset mühendisliği yürütülüyor, yine adresin CHP olması kararı veriliyor.
Anketlerde ‘’
Gandi Kemal’’li CHP’nin oyu hızla yükseliyor.
Bir seks kasetiyle yıkılan Baykal’ı
tasfiye eden medya, Gandi Kemal’in ailesi, torunlarıyla boy boy fotoğrafını basıyor.
Yine de hayırlı bir sonuç.
Malum çevrelerin
Ergenekon,
Balyoz,
Kafes gibi planlardan sonuç çıkmayacağı, halkın desteğini almanın zorunluluğunu görmesinin açık bir ifadesi bu.
Siyasi Partiler Yasası ve sistemi ile
demokrasi kültürünün, başarısız lideri
doğal olarak tasfiye
etmemesi neticesinde, bu tip kasetlerin piyasaya sürülmesi gündeme geliyor.
İngiltere’de Baykal’dan daha iyi sonuç alan
Gordon Brown mazaret aramadan istifa ediyor.
Kalmaya kalksa, parti gönderir zaten.
Burada parti liderin emir kulu olduğu için kamuoyu baskısı devreye sokulmak zorunda kaldı.
Kemal Bey, başarısız olur ve kalmakta ısrar ederse işiniz zor.
Onun ne kasetini ne de bir dosyasını bulamazsınız gibi geliyor.
Kılıçdaroğlu’lu CHP’nin Türkiye’nin demokrasi çıtasını yükselmesini, açılımları zorlamasını, AK Parti’yi daha cesur olmaya itmesini bekliyorum.
Bu arada, ‘’Benim oyumla dağdaki çobanın oyu eşit mi?’’ olacak diye soran Aysun Kayacı’ya rahat etmesini söylüyorum.
Çünkü kimi etkili ve yetkili çevrelerin oyu, tüm Türkiye’ninkinden etkili olabiliyor.