ABD'de "Obama karşıtı, neocon yanlısı" lobiler var.
Ergenekon Davası ve
Anayasa değişikliğiyle köşeye sıkışan otoriter
bürokrasi, o lobilerle
işbirliği yapıyor.
Bu dayanışmanın sonucu olarak lobiler, kendilerinden yana olan akademisyen ve gazetecileri harekete geçirdi.
Temel amaçları,
Türkiye'yi yakından tanımayan Batılı entelektüellerin ve yatırımcıların kafasında soru işaretleri yaratmak.
Böylece Kapatma Davası sırasında AKP'yi destekleyen demokrat çevreleri etkilemeye çalışıyorlar.
Benzeri bir hamlenin tekrarında, Batılı güçler AKP'nin arkasında durmasın istiyorlar.
Pratik olarak ne mi yapıyorlar?
İşte birkaç örnek:
***
Gareth Jenkins adlı
İngiliz gazeteciye Ergenekon'la ilgili bir
rapor hazırlattılar. Jenkins, topraktan fışkıran onca silahı, el bombalarını, suikast planlarını, ıslak imzalı belgeleri, itirafları,
telefon dinleme kayıtlarını göz ardı ederek, olaya "fantezi" deme cüreti gösterdi.
Andrew Arato adlı bir
siyaset bilimciyi,
hukukçu diye sundular. Bu adam bizim Anayasayı bilmiyor... Türkçesi sıfır... Türk hukuk sistemi hakkında, bırakın kitabı; kapsamlı bir makalesi dahi yok. Ama adam büyük hukuk uzmanı edasıyla konuşup duruyor: Daha doğrusu konuşması sağlanıyor.
Son olarak
Wall Street Journal gazetesini harekete geçirdiler. Örneğin geçenlerde Marc Champion adlı gazeteci "Türkiye'de (Laikler ile İslamcılar arasında) kansız bir
iç savaş yaşanıyor" diye yazdı. Evet, Türkiye'de "bürokrasi ile
demokrasi" arasında ciddi bir çekişme var. Ancak bu çekişmeyi, "Laiklerle İslamcılar arasında" diye sunmak, zaten bürokrasinin iddiasını tekrarlamak anlamına geliyor.
Şimdi de WSJ'de Bret Stephens'in
köşe yazısı yayınlandı. Arkadaş Bernard Lewis'e "Türkiye nereye gidiyor" diye sormuş. O da "10 yıl içinde İran'a benzer" demiş.
Artık kimsenin önemsemediği, ahı gitmiş, vahı kalmış, 94 yaşındaki Lewis'i, "
Ortadoğu tarihçilerinin üstadı" diye de tanıtınca Stephens'in amacı ortaya çıkıyor.
***
Bu ideolojik saldırının tek nedeni, bürokrasi ve işbirlikçilerinin rahatsızlığı değil elbette.
Uluslararası bağlantılar da var:
Başbakan Erdoğan'ın "one minute" çıkışı...
Hükümetin çevredeki birçok ülkeyle vizeleri kaldırarak
ekonomik, siyasi, kültürel ilişkileri zıplatma hamleleri...
Son olarak da
Rusya ile çeşitli işbirliği anlaşmaları imzalayarak ekonomiyi güçlendirme çabaları...
Neocon ile Ergenekon'un sloganı aynı: "Güçlü
Ordu, Güçsüz Türkiye..."