Biliyorsunuz eski YÖK Başkanı
Kemal Gürüz,
Ergenekon soruşturması kapsamında bir ara gözaltına alınmıştı. Haberlere göre, şu sıralarda ABD'de olan Gürüz, "
Türkiye ve
laiklik" konulu konferanslar veriyor.
İlginç bir durum değil mi?
Kimya fakültesi mezunu olan ve çalışma hayatının büyük bölümünü
dekan,
rektör, YÖK Başkanlığı gibi bürokratik görevlerde geçiren bir kişi, laiklik konusunda
ders veriyor.
***
Gürüz'ün hali bana başka bir olayı hatırlattı:
Harp Akademileri'nin bir açılış dersini deprem uzmanı olarak tanıdığımız, yerbilimci Celal
Şengör vermişti.
Bunu duyan Bidon Kafa heyecanlanmış, hemen atılıp "Bakın Silahlı Kuvvetler deprem konusunda nasıl da duyarlı, siviller ise uyuyor" diye yazı döktürmüştü.
O yazıyı başlarını öne arkaya sallayarak okuyan Bidon Kafa Manyaklarının bilmediği bir şey vardı: Celal Şengör'ün verdiği ders, deprem konusunda değil, "Atatürk'ün eğitim anlayışı" hakkındaydı!
***
Neyse... Gelelim asıl meseleye. Kemal Gürüz'ün, ABD seferi bana başka bir şeyi hatırlattı.
Bilmem farkında mısınız?
Gerek Ergenekon Davası, gerek
Anayasa değişikliğiyle ilgili olarak, bazı
yabancı araştırmacı, gazeteci ve akademisyenler "görevlendirilmiş" durumda.
Bu tiplerin temel özelliği, "Dava" ve "Anayasa" hakkında "
demokrasi düşmanı cephenin" tezlerini destekleyecek laf etmeleri.
İşlev olarak ikiye ayrılıyorlar:
1) Başta
Washington olmak üzere, Batı kamuoyunu etkilemeye çalışanlar.
Bu tiplerin en iyi örneği, Ergenekon şebekesinin fantezi olduğunu iddia eden bir
rapor hazırlayan
İngiliz gazeteci Gareth Jenkins.
2) Batı'dan gelip Türkiye kamuoyunu etkilemeye çalışanlar.
Bunların en iyi örneği de New York'taki 'New School'dan gelen Andrew Arato.
Arato, ABD'li
siyaset bilimci. Ailesi
Macaristan Yahudisi...
Sovyetler Birliği çökünce Orta
Avrupa ülkelerinin demokrasiye geçiş sürecine katkıda bulunmaya çalışıyor Arato. O arada anayasa hukuku ile ilgileniyor.
***
Ne zaman
Anayasa değişikliği gündeme gelse, Arato'yu Türkiye'ye davet edip Koç ve
Boğaziçi üniversitelerinde konuşturuyorlar.
Milliyet ile
Radikal gibi
Doğan Grubu gazeteleri Arato'ya yer açıyor. Yazarları ise Arato'yu göklere çıkarıyor.
Arato da konuşacak diye Radikal, Ritz Carlton Oteli'nde salon kiralamıştı.
Son olarak
Devrim Sevimay'ın mülakatı; Milliyet'in sürmanşetinden duyuruldu.
***
Arato'yu Türkiye'ye getirenler, belli ki bizim toplumdaki Batı hayranlığını kullanmaya çalışıyor.
Bunu nereden mi çıkarıyorum?
Çünkü: 1) Arato, hiç
Türkçe bilmiyor.
2) Türkiye ile ilgili herhangi bir bilimsel kitabı, hatta kitabı geçtik, makalesi dahi yok.
3) Hukukçu da değil.
Peki, Arato, bu kadar bilgi eksikliğine rağmen, nasıl oluyor da Türkiye ve Anayasamız hakkında ahkâm kesiyor?
Sözlerinden şunu anlıyoruz: Bazı
hukukçularımızın yazdığı kitapların kimi paragrafları kendisine "çevriliyor".
Arato, Türkçe bilmediği halde, İngilizceye çevrilmemiş bir kitaptaki "uygun" paragrafı nasıl buluyor?
Hadi buldu diyelim... Birkaç paragraftan hareketle, kitabın yazarını eleştirme hakkını kendinde nasıl buluyor?
Belli ki bulduğu filan yok:
Eline tutuşturuluyor!
Not: Yarın devam edelim; başka söyleyeceklerim de var.