Ana muhalefet partisi içinde içinde değişimi doğru okuyan bir kanat var.
İstanbul İl Başkanı
Gürsel Tekin dün zaman gazetesine verdiği demeçle, değişimi genel başkanından farklı bir biçimde değerlendirdiğini ortaya koydu.
Ergenekon’un avukatlığına soyunan Deniz Baykal’dan farklı olarak tavrını net biçimde ortaya koydu:
‘’Darbe yapmışlarla hesaplaşalım,
darbe yapma olasılığı olanlarla da hesaplaşırız. Elde belli ki kuvvet komutanlarıyla ilgili sabit suç var. Alıp cezaevine sokacaksın. Başka türlü olmaz.’’
Doğru tavır budur.
Önemli olan
CHP’de hangi tavrın hakim olacağıdır.
Türkiye’yi doğru okuyan, hukukun üstünlüğünden,
demokrasiden, düşünce ve
inanç özgürlüğünden yana olan kanat mı?
Yoksa Baasçı, her türlü değişime karşı olan kanat mı?
Türkiye’de sağlıklı bir demokratik ortamın sağlanması birincinin güçlenmesine bağlı.
Böyle olursa Türkiye’de saygın, güvenilir ve
iktidar alternatifi olan bir parti ortaya
çıkar.
O zaman
Hürriyet ve
Milliyet gibi gazeteler de çarşaf çarşaf
general fotoğrafı basmaktan vazgeçip ana muhalefet liderinin fotoğrafını basar.
Ama değişim rüzgarından herkesimin payını alacağı kesin.
Yoksa CHP’nin yerini bu dönemi daha doğru okuyan başka partiler alacaktır.
Çünkü sonsuza dek iktidarda kalan bir parti yok.
Sağlıklı bir demokrasi ise son dönemde
tanık olduğumuz üzere iktidar alternatifi bir muhalefet olmadan kurulamıyor.
Mezhebi ve karnı geniş olanlar
Başbakan Erdoğan isteklerini yerine getirmediği için kendisi aleyhine
iftira niteliğinde yayın yaptığını ileri sürdüğü
Aydın Doğan’a şöyle seslenmişti:
‘’Bizim mezhebimiz böyle geniş değil, karnımız da sizin kadar geniş değil. Bulursanız yanlış bir iş, delili ile ispatlayarak ortaya koyacaksınız, biz de gereğini yaparız..
Medya terörü estirmeye devam ettirdiniz. Bizi başkalarına karıştırmayın! kuru gürültüye pabuç bırakacak değiliz, geçti o günler. Sen de nasibini al. Kimse sana
cevap veremeyecek. Böyle tek taraflı
özgürlük, bağımsız gazetecilik mi olur?
Kalemşörlere bir sözüm var: Tarafsız ve bağımsız olmak demek, patronunuzun çıkarlarından da bağımsız olmak demektir. Siz bağımsız olsaydınız, kağıt kaçakçılığı iddialarını da sorgulamanız gerekmez mi? Bu iddialar haber değil mi?
Hilton Oteli’ne imar rantı da mı haber değeri taşımıyordu? Buna müsade etmediğimiz için aleyhimizde
kampanya başladı.’’
Ahmet Hakan önce patronunun bu sözler için yargı yoluna başvurup başvurmadığını öğrensin.
Dava yoksa, kaynağının güvenilirliğini, inanırlığını ve itibarını bir kez daha gözden geçirsin.
Her yazısına bu yazıyla cevap vereceğim.
Ciner’e Evcil benzetmesi
Dünden devam edelim...
Sabah’ı ayağa kaldırma sırasındaki zorlu dönemde tetikçinin bize küfürlerini
arşiv yapmıştım.
Dün yayınladığım yazı Hürriyet’te imzasız çıkmıştı ama Turgay Ciner’in yakın çevresi, bu belgeleri Hürriyet’e kimin
servis ettiğini, servis edilenin kim olduğunu çok iyi biliyordu.
O dönem yayın yönetmeniydim ve karşı tarafın hesapları haliyle benimle paylaşılıyordu.
(Çünkü o dönem Hürriyet’in sırları nedense Balmumcu’da fazlasıyla biliniyordu)
Zaten üsluptan da sahibi belli oluyordu.
Onun için bu yazı arşivimde yeraldı.
Bu küfürbaz tetikçiden bir başka örnek:
“
Alaattin Çakıcı ile yaptığı
telefon görüşmesi geçen hafta Hürriyet’te yayınlanan
Erol Evcil’in zengin olmasını sağlayan kaynak Türkiye
İş Bankası’dır. Beş parasız Evcil, İş Bankası’ndan aldığı 40 trilyonla zengin olmuştur.
Aynı Evcil daha sonra Türk
Ticaret Bankası’nı almaya kalkışmış, bu işte ona
yardım Alaattin Çakıcı’dan gelmişti. Ancak alamamıştı. Bu bankanın sahibi
Korkmaz Yiğit oldu.
Erol Evcil’i zengin eden İş Bankası geçenlerde gündeme POAŞ’ın alınması ile gündeme geldi. POAŞ’ı satın alan konsorsiyumda Bayındır Holding, Puis, İş Bankası ve Turgay Ciner vardı.
Aynı Turgay Ciner şimdi de THY ile ortak şirket kuruyor.’’
Yani
Fatih Altaylı o zaman Aydın Doğan adına Turgay Ciner’e ateş ediyor ve bunu yaparken “Ciner, Evcil gibi bir adamdır’’ demeye getiriyordu.
Bu konuyu kapatıyorum, nasılsa mahkemede görüşeceğiz.