At sahibine göre kişner’’ diye bir atasözümüz var.
Fenerbahçe’nin farklı
spor alanlarında elde ettiği sonuçlar bunun en açık göstergesi.
Futbol,
Türkiye gibi Fenerbahçe’nin de en önem verdiği branş.
Ancak aynı şekilde, bana göre en kötü yönetilen ve en kötü sonuçların alındığı branş.
Değeri milyonlarca
Euro ile ölçülen bir takımın ligin bitimine 11 hafta kala hakemlerden şikayetle ayakta kalmaya çalışması
komik ötesi bir olay.
Açık olan bir şey var, Fenerbahçe Kulübü’nün
futbol branşı kötü yönetiliyor, üstelik çok kötü yönetiliyor.
Bugüne kadar stadyum avantajını iyi kullanan Fenerbahçe önümüzdeki yıldan itibaren bu üstünlüğünü kaybedecek.
Her yıl yeni oyuncular ve
teknik adamlara avuç dolusu para döküp sezona şampiyonluğu kesin gözüyle başlayan bir kulüp, lig bitmeden dağılıyorsa, ortada büyük bir yanlış var demektir.
Aynı kongrenin seçtiği yöneticiler, başta bayan
voleybol ve basketbol takımı olmak üzere, amatör sporlarda başarılara
imza atıyorsa, sorun futbolun
yönetimindedir.
Futbolun yönetimi ise Aziz
Yıldırım demektir.
Aziz Bey, Fenerbahçe kulübüne yepyeni bir vizyon getirdi.
Kulübün borcu olabilir ama yapılan yatırımlar bu rakamı önemsiz hale getiriyor.
Kulüp borçlu değil alacaklı da olabilir ama
taraftar için önemli olan bu değil.
Taraftar, takımının bilançosuna değil sahada ortaya koyduğu oyuna bakar.
Futbol elbette her maçı kazanmak değildir ama kazanma uğruna bir çabanın ortaya konması gereken bir oyundur.
Eğer Mahmut Uslu’ya emanet edilen bayan basketbol takımı ile Mehmet Ali Aydınlar’ın yarattığı
bayan voleybol takımı başarılı oluyorsa, at sahibine göre kişner lafı doğrudur.
Bu iki branşı yöneten isimler doğru karar alıp doğru kadrolar kurdukları için bu böyle.
Futboldaki başarısızlık ise tamamen yönetimin hatalarıdır.
Futbol şubesi kötü yönetilmektedir.
Bu gerçek sadece bu yıla özgü de değildir.
Fenerbahçe son yıllarda kötü futbol oynamakta ve taraftarını tribünde kahır etmektedir.
Aziz Yıldırım sezona 3 sene üst üste
şampiyonluk sözüyle girdi.
Biri şimdiden zora girdi.
Bu sözü tutamamasının bir yaptırımı olacaktır.
Fenerbahçe büyük bir kulüpse böyle olması kaçınılmazdır.
Galatasaray 5 puan farkla Fenerbahçe’nin önünde liderken, kongre öncesi müthiş bir demokratik ortama sahne oluyor.
Adnan
Polat,
kredi kartından GS Televizyonu’na kadar birçok alanda başarı elde edilmesine rağmen ağır eleştirilere maruz kalıp sorgulanıyor.
Kongrede karşısına çok ciddi ve iddialı en az bir
aday çıkması bekleniyor.
Fenerbahçe ise tek adam yönetiminde bir kulüp.
Bunda yönetim kurulu üyelerinin kulüp yönetimi dışındaki ortak işlerinin payı kadar, Türkiye’de bir grubun yönetimini ele geçiren kliğin gücü veya lidere biat kültürünün de payı var.
Ama kulüp sadece delegelerden ibaret yapı değildir.
Öyle olmaya devam ederse, taraftar sayısını büyütemez ve Türkiye kulübü olma iddiasını kaybeder.
Fenerbahçe bu gidişle zengin ama sıradan bir kulüp olmaya aday gibi görünüyor.
Alarm zilleri çalıyor.