Anayasa Mahkemesi Başkanı
Haşim Kılıç açık konuşmuş: Bu paket bize gelir, biz de iptal ederiz.
367 kararına
imza atan bir
Anayasa Mahkemesi referanduma gitme kararını bile iptal edebilir.
CHP lideri Deniz
Baykal zaten iptal başvurusu gerekçesini dün
Hürriyet internet sitesine açıklamış.
AK Parti yargı
reformu yapamaz.
Neden?
Çünkü İslamcı.
Ellerinde
silah ve planlarla yakalanan askerleri rejim için tehdit görmeyen zihniyet, seçimle işbaşına gelmiş bir iktidarı tehdit görmeye devam ediyor.
Neden karşılar?
Çünkü AK Parti
yüksek yargıya kendi yandaşlarını dolduracakmış.
Doğal, kişi kendinden bilir işi.
Hatırlayın SHP döneminin
Adalet Bakanı Mehmet Moğultay çıkıp Adalet Bakanlığı’na mezhep ve bölgeye göre adam aldığını açıklamış, kimsenin kılı kıpırdamamıştı.
Moğultay’ın o kadrolarının sonradan kime ve nasıl
hizmet ettiği gerçeği de ortada.
Sayın Baykal’ın Moğultay’ı eleştiren bir satırına henüz rastlamadık.
Siz kadrolaşma hakkını sadece kendinizle görmekle kalmıyor, yargıda sizin zihniyetinizin kadrolarının egemenliğinin sürmesini istiyorsunuz.
Yargı reformu, yargıdaki tezgahınıza çomak sokulması demek.
Gerçekten hukuka uygun bir yüksek yargı oluşursa, “CHP başvursun, Anayasa Mahkemesi veya
Danıştay iptal etsin” dönemi noktalanacak.
367 gibi maskaralıklar olmayacak.
Onun için reforma direnecekler ve kabul edelim ki, bu paketi durdurma güçleri var.
Çünkü bugünkü haliyle bu Anayasa Mahkemesi, AK Parti’ye hiçbir anayasa değişikliği yaptırmaz.
Onun için önce AK Parti’nin böyle bir değişiklik yapmasının meşru olduğunda anlaşın, sonra maddelerde uzlaşın.
Çevirin kazı yanmasın
Islak imzayla dalga geçen,
komplo diyenler dün tırsmıştı.
Herbiri ayrı bir havadan çalıyordu.
Suçüstü durumundan
Ergenekon davasının hizaya çekilmesi sonucu çıkaran da vardı, köşesini Anayasa Mahkemesi Başkanı’na bırakan da.
En açık sözlüleri Mehmet Tezkan çıktı ve ‘’Kendimi aldatılmış hissediyorum’’ dedi.
Gazozuna ilaç atmadılar ya Mehmet, kanmasaydın.
Silahlı Kuvvetlerin
darbe
geleneğine, kendini memleketin sahibi olma konumunu
görseydin.
Ama yine de gerçeği görmek de bir erdemdir.
Onun için Mehmet’in duruşu öbür abilerden farklı.
Çünkü onlar aldatılmadı, onlar gizli ortaktı.
Kendisi için doğru ‘Karar verenler’
Arkadaşımız
Oğuz Karamuk dün müthiş bir yazı kaleme aldı.
Kendisiyle konuştum ve özellikle ekonomi kanallarında habercilik veya yorumculuk yapanların borsada milyonlarca dolarlık hesapları olduğunu anlattı.
Bu arkadaşlar, olaylara yaklaşımıyla piyasayı etkileme gücüne sahip.
İyi veya kötü deyip ona göre pozisyon alıyorlarmış anladığım.
Zaten maaşla çalışan arkadaşların iddia edilen miktarda paralarla borsada olması skandal.
Amerika’da hem piyasayı etkileyecek bir konumda olup hem de borsa oyuncusuysanız, defteriniz hemen dürülür.
Wall Street Journal’ın başına yıllar önce böyle bir şey gelmişti.
Aynı şekilde Sermaye Piyasası
Kurulu’nun da devreye girip bu gazetecileri deşifre etmesi gerekir.
Belki de kurul medyanın gücünden korkuyordur.
Elbette bu arkadaşların çalıştığı kurum yöneticilerinin de bu duruma elkoyup etik kuralı çalıştırması beklenir.
Çünkü hem SPK, hem kurum yöneticileri, hem de ekonomi medyası ve piyasasası bu olaydan haberdarmış.
Herkesin bildiği bir sır yani.
İşin suyu tam anlamıyla çıkmış.
Ekonomi medyasının duayeni Vahap Munyar, namuslu, deneyimli, böyle işlere yan gözle bile bakmayacak tiynette bir arkadaşımızdır.
Mesleğin namusuna leke düşürenlerin üzerine gidilmesi için bir
kampanya başlatırsa, hepimiz arkasında oluruz.