Galiba mutlak iyi (olumlu) ya da mutlak kötü (olumsuz) diye bir durum yok. Örneğin
Türkiye'nin
Kurtuluş Savaşı, Hindistan'da gıptayla izlenmişti. Çünkü onlar da
İngiliz sömürgesi olmaktan kurtulmak istiyorlardı.
İngilizlerin Hindistan'daki varlığı, o zaman için mutlak kötü bir durumdu.
Aradan yıllar geçti.
İngilizce küresel ekonominin ortak dili haline geldi.
Hintlilerin sömürgeci İngilizlerden öğrendikleri bu dil, zamanla iyi para eder hale geldi.
Yani mutlak kötü olmaktan çıktı.
Bugün
sokak tezgâhlarında envai çeşit İngilizce kitap satılıyor. (Bizim korsan kitaplar gibi ama onlar da korsan mı, araştırmadım.)
***
Mumbai'deki bir kitapçıda ilginç bir derlemeyle karşılaştım: "What is Your Dangerous Idea?" Hemen aldım.
Çünkü hem adı çok çekiciydi; hem de Helen Fischer, Jared Diamond, Ray Kurzweil, Sherry Turkle, Douglas Rushkoff gibi benim de merakla okuduğum fikir insanlarının kısa yazıları vardı.
ABD'li yazar ve düşünür John Brockman'ın hazırladığı kitapta çok farklı alanlardan düşünce insanları, kendi tehlikeli fikirlerini ortaya koyuyor.
Türkiye'ye döndüğümde ise ne göreyim! Meğer kitap 2009'da "Senin Tehlikeli Fikrin Ne?" (
Pegasus Yayınları) başlığıyla dilimize çevrilmiş bile.
***
Burada "tehlikeli fikir" ile kastedilen; "
cinayet,
katliam,
tecavüz,
soygun" gibi hemen her dönemde suç teşkil eden eylemler ve onların planlanması değil elbette.
Entelektüelce bir tehlikeden söz ediliyor kitapta: Yani söz konusu olan, belli bir ahlaki, toplumsal, siyasi ya da kültürel düzeni değiştirecek, hayata ilişkin temel varsayımlarımızı sarsacak olan fikirler...
Bir fikri tehlikeli yapan onun yanlış olması değil elbette. Tam tersi: Ya günün birinde gerçekleşirse?
Diyelim ki bilimsel çalışmalar sonucu kimin, hangi yaşta öleceğini bilecek hale geldik... Bu bilgiye sahip olmak hoşumuza gider miydi gerçekten?
Bu konuda kafa patlatan bilimcilerin, çalışmalarına devam etmesini ister miydik? Yoksa araştırma fonlarının bir an evvel kesilmesi için mi uğraşırdık?
***
İnsan bu kitaba bakınca ister istemez kendi tehlikeli fikirlerini düşünmeye başlıyor.
Örneğin okurlarla paylaştığım en tehlikeli fikrim neydi acaba?
Şöyle bir düşününce aklıma
Kuzey Irak Kürt Bölgesi'nin (yani Kürdistan'ın) tamamen kendi arzusuyla, Türkiye'ye bağlanması geldi.
Bir "politik fantezi" olarak yazmıştım bunu...
Hani Kürdistan'ın kurulmasının, Türkiye Kürtlerini ayrılmaya
teşvik edeceğinden çekiniyordu ya büyüklerimiz... Bu nedenle kırmızı çizgilerden filan söz ediyorlardı ya...
Peki ya tersi olsa: Arap ve Şii baskısından çekinen Kürdistanlılar, "Biz Türkiye'nin parçası olmak istiyoruz" dese; ne olur?
Tabii Türkiye'nin mevcut rejimi allak bullak olur. Çünkü ister istemez iki bölgeli bir "federasyon" kurulur. Ülkenin de "
başkanlık" sistemiyle yönetilmesi gerekebilir.
***
Aslında günümüzün sıcak
tartışma ortamında her gün yeni bir tehlikeli fikir ortaya atılıyor.
Örneğin "
Zorunlu askerlik kalksın, ordu tam profesyonel olsun" demek tehlikeli fikir kategorisine girmez mi?
Soru: Peki ya sizin en tehlikeli fikriniz nedir? Öğrenmek ve en ilginçlerini burada yayınlamak isterim.