Başbakan Tayyip Erdoğan’ın 3 çocuk sahibi olun önerisi özellikle kentli orta
sınıf tarafından alaya alındı.
Kentli orta sınıf genelde iki, hatta şu anda tek çocuktan yana.
Ben de kentli orta sınıftan biriyim ve şu anda iki çocuk sahibiyim.
Üstelik bu bir
tercih.
İtiraf etmek gerekirse, ikinci çocuk fikri bile ürkütücüydü. (ki bugün en az 3 çocuğum olsun isterdim.)
Çünkü, orta sınıf için her çocuk ciddi bir yükümlülük demektir.
Tek sınıf
atlama şansı eğitim olduğu için siz de varınızı yoğunuzu çocuğunuzun eğitimine yatırırsınız ki, gelir seviyeniz sabit değilse bu durum ürkütücüdür.
Çünkü eğitim, özellikle özel okul eğitimi giderek katlanılmaz hale gelmektedir.
Gelelim Başbakan Erdoğan’ın önerisine.
Şu anda önümde Foreign Affairs Dergisi’nin son sayısı var.
Kapak konusu, “The New Population Bomb’’ veya ‘’Yeni
Nüfus Bombası.’’
Yazarı, Jack A. Goldtstone ve John T. Hazel.
Biri Virginia diğeri George Mason Üniversitesi’nde
öğretim görevlisi.
Dedikleri özetle şu, nüfusun kadar zengin ve güçlüsün.
Bunu tarihi örneklerle sıralıyorlar.
Mesela 18. Yüzyılın başlangıcında
Avrupa nüfusu dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 20’siymiş.
1. Dünya Savaşı öncesi Avrupa nü
fusu dörde katlanmış ve Avrupa ile Avrupa’nın eski sömürgesi
Kuzey Amerika’nın toplam nüfusu Çin’i geçmiş.
2003’e geldiğimizde ise Avrupa,
Amerika Birleşik Devletleri ve Kanada’nın toplam nüfusu dünya nüfusunun ancak yüzde 17’sine tekabül eder hale gelmiş.
Üstelik nüfus artış hızı, gelir dağılımıyla paralel bir çizgi izlemiş.
Sanayi Devrimi, nüfus artışıyla birlikte Avrupa’yı dünyanın en zengin bölgesi yapmış ama şu anda trend aşağı doğru.
Çalışmanın verdiği
mesaj şu:
Bugünden itibaren
ekonomik büyümenin sağlanacağı ülkeler
Brezilya, Çin,
Hindistan, Endenozya,
Meksika ve
Türkiye.
Çin’in bile yaşlılık konusunda sı
kıntıları olacağı belirtiliyor.
Avrupa nüfusunda emeklilerin sayısı artıp çalışanların sayısı azalacak.
Avrupa’nın bu açıdan Türkiye’ye mahkum olması kaçınılmaz.
Ancak tek başına nüfus artık yeterli değil.
Okuma-yazma oranı da yeterli değil.
Biz, önümüzdeki bu çalışmaya göre Başbakan Erdoğan’ın tavsiyesini dinlemenin ülkenin geleceği açısından en doğru çözüm olduğu inancındayız.
Ama bir şartla.
O çocuklara
okuma-yazmanın ötesinde eğitim verme,
sokak köşelerinde mendil satmalarını engelleme kaydıyla.
İyi yetiştirilemeyen nüfusa sorumluluk, gerçek eğitimli
gençlik ise güçtür.
Çocuk aynı zamanda keyiftir.