Recep Tayyip Erdoğan’ın Refah Partisi’nden
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçildiği sene,
Zülfü Livaneli de SHP’den
aday olmuştu.
(Yoksa
CHP miydi, o kadar ad değiştirdiler ki, bazen karıştırıyorum.)
Livaneli, Bülent Tanla aracılığıyla
Zafer Mutlu ile ahbap olmuş ve
Sabah’ta yazmaya başlamıştı.
(Bülent Tanla’nın şimdi bir başka belediye başkanı olan Mustafa Sarıgül’ün ekibinde olması, kaderin
tatlı bir cilvesi olsa gerek.)
Dönem Livaneli’nin şarkılarıyla Türkiye’yi ayağa kaldırdığı dönemdi.
O yaz, SABAH yazarlarının evlerinde davetler verdiği bir yıldı.
En talihsizi
Güngör Mengi’nin evinde olmuştu, çünkü o
akşam Çetin Altan DYP adayı
İlhan Kesici’yi DTP Müsteşarlığı’nı bırakıp siyasete girdiği için ağır bir dille eleştirmişti.
Neyse, dönelim Livaneli’nin adaylığına.
Dinç Bilgin bu konuyu ilk kez duyduğunda, ‘’Sen sanatçısın, ne işin var politikada’’ diyerek net tavır almıştı.
İlk gün karşı çıkmıştı, hep çıktı.
Dinç Bey, Livaneli’nin adaylığına, benim
tanık olduğum konuşmalara göre, kesinlikle karşıydı.
Ama kimi yakın dostları aklını çeldi ve Livaneli aday oldu.
O zamanlar Sabah ve
Hürriyet Gazetesi kıyasıya bir
rekabet içindeydi.
Ya
Aydın Doğan, Livaneli’nin
Dinç Bilgin tarafından aday gösterildiğini sandı ya da Livaneli’nin Büyükşehir’in imkanlarını Dinç Bilgin’e peşkeş çekeceğine inandı.
O yüzden
Doğan Grubu ama özellikle
Hürriyet Gazetesi, Zülfü Livaneli’ye karşı açık bir tavır aldı.
Bir sabah Hürriyet Gazetesi’ni elimize aldığımızda gerçekten şoke olduk.
Livaneli’nin 12
Mart döneminde çekilmiş
gözaltı fotoğrafları, ‘’Livaneli’yi üzen fotoğraflar’’ diye manşete çekilmişti.
Livaneli, bir
katil zanlısı veya
banka soyguncusu gibi, Hürriyet’in manşetindeydi.
Sayfa bugün gibi gözümün önünde.
Aydın Doğan o gün belki de hayatının hatasını yapmış ve imparatorluğuna ağır bir
darbe indirecek bir dönemi başlatmıştı.
Çünkü
hedef, Sabah destekli Livaneli’yi, özellikle
Etiler, Levent,
Kadıköy gibi CHP geleneğinin güçlü olduğu bölgelerde zayıflatmaktı.
Çünkü Hürriyet oralarda güçlüydü.
Ve Hürriyet’in devletle ilşikisi o kadar güçlüydü ki, bu fotoğrafları kolayca elde etmişti.
Derin devlet-Hürriyet ilişkisinin bir başka göstergesi.
Veya ahlaksızlığın zirveye çıkması.
Sonuçta Erdoğan aradan çıkıp seçimi kazandı ve büyük
iktidar yürüyüşünü başlattı.
O yüzden bize Arayış Dergisi yıllarını anlatanlar, bu ilişkileri de anlatmalı diyorum.
Sonra nasıl Livaneli’yi bu noktaya itenler ve Livaneli’yi bu grupla dostane ilişkiye sokanlar da..
Elbette Livaneli de...
O gün hissettikleriyle, bugünkü hislerini anlatmalı.
Özdemir Asaf’ın dediği gibi,
Bütün renkler kirlilikte yarışıyormuş
Birinciliği beyaza vermişler...
Bence susun ve oturun.
Yoksa yazacak çok şey var.