Başbakan Erdoğan hele
şükür "
terörün" (ki "kısmi
iç savaş" da denebilir)
ekonomik boyutuna da değindi. Şöyle diyordu dün Konya'da:
"Terörden kim kazandı? Türk mü kazandı,
Kürt mü,
Alevi mi,
Sünni mi?
Kim kazandı? Doğu mu, Batı mı kazandı, kim kazandı? "Kimin kazandığını ben sizlere söyleyeyim: Silah satan,
mayın satan kazandı, uyuşturucu pazarlayan kazandı. Gençlerin kanıyla beslenenler kazandı, şehitleri, dağa çıkanları istismar edenler kazandı."
"Bakın 300 milyar dolar kaynağımız terör yüzünden heba oldu. Bu sorun zamanında çözülebilseydi bu imkânlarla
Türkiye neleri başarabilirdi? Bu kaynaklarla ne kadar yol, okul,
baraj yapılabilirdi?"
***
Bu konuşma için 'hele şükür' diyorum, çünkü sadece 'anneler ağlamasın' söylemiyle açılıma yeteri kadar meşruiyet sağlayamazsınız.
Siyasi propagandada elbette duygulara hitap etmek çok önemlidir. Ancak cüzdanlar da yabana atılmamalı.
Şimdiye dek terör piyasasından çıkar sağladıkları için, bundan sonra da kanlı piyasanın devam etmesini isteyenlerin maskesini düşürmek gerekir.
***
Bu piyasanın işleyiş biçimini anlatmaya çalışırken balon örneğini vermeyi çok severim.
İki yıl önce yazmıştım:
"Doğu ve Güney
doğu sınırında gözetleme yapmak için Türkiye zeplin satın alıyor. Radarından lazerine çeşitli
izleme araçlarıyla donatılacak bu özel balonların tanesi 50 milyon dolar. İşletme gideri ise saatte 300 dolar.
Düşünsenize... Birileri bundan
komisyon alacak... Birileri kullanacak... Birileri lojistiğini sağlayacak...
Balonun çevresinde bir ekonomik alan oluşacak.
Amaç ne?
PKK'lıları izlemek. Peki, PKK olmazsa ne olur? Eyvah, gitti bizim 'ekonomi'! PKK olmalı ki o 'ekonomi' çalışsın." (
Sabah, 13
Mart 2007)
Lafı bir çağrıyla bağlayalım:
Devletin
kayıt tutma geleneği güçlüdür. Başbakan Erdoğan terör ekonomisinin bir dökümünü yaptırsa ne iyi olur:
25 yılda kimlere, kaç para ödendi?
Cefakâr vatandaş, "Ülkem için feda olsun" der ama paraların belli odaklara gittiği anlaşılırsa, seyredin gümbürtüyü!
YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN