Koca
kent cehennem sıcağında bile kıpır kıpır. Endişeli ama heyecanlı bir bekleyiş hakim şehre.
Endişeli, çünkü bu
açılımın da diğerleri gibi boş çıkması ihtimalini görüyor.
Heyecanlı çünkü Baş
bakan Erdoğan,
Kürt meselesinin çözüm yolunda çıtayı gerçekten yüksek tuttu.
Kentte hem sokaktaki insandan Belediye Başkanı Osman Aydemir’e, hem de
Vali Hüseyin
Avni Mutlu’dan Emniyet Müdürü Mustafa Sağlam’a, DTP İl Başkanı Avukat
Fırat Anlı’dan
bölgenin vicdanı Avukat
Sezgin Tanrıkulu’na,
Diyarbakır Ticaret Odası Başkanı Galip Ensarioğlu’ndan GÜNSİAD Başkanı Şah İsmail Bedirhanoğlu’na kadar farklı kesimden kişilerle görüştüm.
Açılıma olumsuz bakan bir tek kişi yok.
Sadece örgütten kimilerinin bu sürecin kendilerini
tasfiyeyle sonuçlanacağı endişesi var. Sadece silahsızlandırma olarak değil de, siyaseten de tasfiye anlamında.
Ancak herkes mevcut çatışmasızlık ortamından memnun ve bunun devam edeceği umudu içinde.
Başbakan Erdoğan’ın gerek grup konuşması, gerek önceki günkü
Ulusa Sesleniş konuşması bölgede çok olumlu bir hava yaratmış durumda.
Yani Ankara’nın atacağı herhangi bir adımın bölgede karşılık görmemesi mümkün değil.
Bölge halkı çatışma ortamından yorgun ve bıkkın.
Geri kalmışlığın bitirilmesi, yoksulluğun önünün alınması en az demokratik açılım kadar önemli bir beklenti.
DTP İl Başkanı Fırat Anlı’nın kapısının önü iş arayan
genç insanlarla doluydu.
Anlı, tüm olumlu havaya rağmen dağa çıkışların sürdüğünü, her ay evladı dağa çıkan yüzlerce anne-babanın kendilerine başvurduğunu anlattı.
Yani,
Genelkurmay Başkanı
İlker Başbuğ’un altını çizdiği gibi dağa çıkışların
önü hala alınamamış.
Avukat Sezgin Tanrıkulu, örgütün bugün istese 10-15 bin genci dağa çıkarabileceği gerçeğine işaret etti.
Bunu önlemenin tek yolu var kenti, köyü, kasabayı cazip hale getirmek. Yoksa genç ve vakitsiz ölümler sürecek.
Son yıllarda atılan olumlu adımların etkisi bölgede hemen görülüyor.
En sekter siyasetçiler bile olumlu havadan etkilenmiş.
Bölge halkı da, ileri gelenleri de sorunun bir günde çözülemeyeceğinin bilincinde.
Paketten, içeriğinden çok, Ankara’nın, Erdoğan’ın kararlı ve samimi olup olmadığına bakıyorlar.
Burada Fırat Anlı, güven artırıcı önlemlerin öneminden söz ediyor.
Ticaret Odası Başkanı Ensarioğlu, “Bu proje
Türkiye’yi büyüten bir proje, bu projeye en çok kendisine milliyetçi diyenlerin sahip çıkması gerekir” yorumu yapıyor çok doğru bir biçimde.
Görmemiz gereken bir gerçek var, burada kimse bağımsız bir devlet peşinde değil.
Başta
sermaye kesimi olarak ağırlıklı olarak Türkiye ile birarada
yaşama iradesi hakim.
Ya CHP’nin önerdiğini yapıp statükoyu koruyacağız ve çatışma ortamı sürecek.
İnsanların anadili, kimliği, kültürü üzerindeki baskılar sürecek ve sürekli bir çatışma ortamında yaşayacağız ki bu daha çok cenaze ve acı demek.
Ya da bu ülkede tam demokrasiyi sağlayacak herkese onurlu yaşam hakkı sağlayacağız ki, bu da büyüyen, gelişen, insanına daha çok aş, daha çok iş sağlayan, gençleri dağlarda ölmeyen bir Türkiye demek.
Başbakan Erdoğan Ulusa Sesleniş konuşmasıyla açılım konusundaki kararlılığını ortaya koydu ve Doğu insanıyla barıştı.
Konuşması hem Doğu’daki insanın hem Batı’daki insanın aklına, vicdanına ve duygularına hitap eder nitelikteydi.
Bu konuşma, Türkiye tarihine barış,
kalkınma ve umudun yolunu açan bir konuşma olarak geçecektir.
Türkiye hak ettiği yaşam düzeyi ve barışa mutlaka kavuşacak, bunun önünde kimse duramaz.
Diyarbakır notları sürecek...