Necat Ede istifasını bir basın açıklamasıyla duyursaydı “niye bir ay önce değil de şimdi” diye sormak isterdim.
Ama o bu haberi
Hürriyet gazetesine vermeyi
tercih etti. Kafalarda soru işaretleri bırakarak, biraz da Asrın Davasını zan altına sokarak çekildi.
Hürriyet haberi öyle ustaca
servis etti ki, hakimler ve savcıların
silah zoruyla sanıklar aleyhine karar vermeye zorlandıklarına inanmamızı istedikleri manşetten bile anlaşılıyordu.
Ancak kazın ayağının göründüğü ya da anlatıldığı gibi değildi. Gelin Ede’yi bu davadan çekilmeye götüren sürece birlikte bakalım.
Davadan çekilene kadar Necat Ede adını hatırlamayabilirsiniz. Ama
Mukaddes Eruygur’un “falan mahkemeler bizden” sözlerini unutmamışsınızdır.
Ede işte o iki mahkemenin hakimlerinden biriydi. Eruygur’un meşhur ses kaydından sonra gıyabında çok konuşuldu.
Ama onu asıl tartışmalı yapan
nöbetçi hakim olduğu gün, tek başına Hurşit
Tolon’u
tahliye etmesiydi. Hem de
delil yetersizliği gerekçesiyle. Ede, bu kararla Tolon’u tahliye etmekle kalmıyor, adeta aklıyordu.
Evet, bu süreçte aleyhinde haberler yapıldı. Tarafsızlığına gölge düştüğü konusunda bir kanaat oluştuğu da doğruydu. Gazeteleri, televizyonları bir kenara bırakın, sıradan vatandaş bile “Aaa hakim Mukaddes Hanım’ın anlattığı gibiymiş” dedi.
Ama, Ede sanırım en çok, savcıların bu karara itirazından sonra dara düştü. Zira, kendi mahkemesinin diğer hakimleri itirazın ardından Ede’nin kararını eleştirerek bozdu.
Ede, Tolon’a tahliye kararından sonra sadece kendi mahkemesinin üyelerince de eleştirilmemişti. Rivayetlere göre, yargı çevresinden birçok kişi Ede’nin hukukun üstünlüğünü ve mesleğin toz kaldırmaz paklığını koruyamadığı yönündeki kanaatlerini kendisiyle paylaştı.
Bu tahliye kararından sonra sanırım Ede hakkında
Adalet Bakanlığı da
soruşturma başlattı.
İddialara göre o günlerde hem meslektaşlarından hem de toplumdan ağır eleştiriler alan Ede yeni eleştiriler almamak için ortalarda görünmemeyi tercih etmişti.
Lakin bu olayların üzerinden uzun zaman geçti.
Hakim Necat Ede o sıkıntılı dönemde davadan çekilmedi. Önceki güne kadar da yine nöbetler tuttu, kararlar verdi. Her şey unutulmuşken ne olduysa oldu ve birdenbire “
baskı altındayım” diyerek
Ergenekon’dan çekildi.
Bu ilginç gelişme “öyleyse baskı kimden” sorusunu akıllara getirdi. Ve son günlerdeki gelişmeler ve kulaktan kulağa yayılan haberler baskının kaynağını açıklamaya yetiyordu.
İddialara göre Ede’ye baskı yapan Ergenekon’du.
Hurşit Tolon örneğinde olduğu gibi Mehmet
Haberal ve Mustafa Yurtkuran’ın tahliyeleri için bu günlerde Ede’nin nöbetçi olmasını bekleniyordu.
Yine iddialara göre Hakim Ede’ye de ufaktan bir dayatma söz konusuydu. Geçirdiği zor günleri unutmayan Ede, aynı süreci tekrar yaşamamak için davadan çekildiğini açıklamak zorunda kaldı.
Haberal’ın aylardır kaldığı hastanede, iyileşmek için tahliyeyi beklediği yönündeki izlenim ve son günlerde bazı gazetelerin Yurtkuran’ı manşetlerden indirmediği düşünülünce sanki bu iddialar boş değil gibi.
İddiaların gerçekliğini öğrenmenin tek yolu Ede’nin çıkıp olanı biteni açıklaması. Ancak Ede’nin “hatırı sayılır sanıklar için bana baskı yapılıyor” diyebilmesi için, önce Ergenekon’un çözülmesi gerekiyor.
Lakin yine de “Bizim Hakim’in” çekilmesi tahliye için elini ovuşturarak sıra bekleyen Ergenekon tutuklularının hevesini kursaklarında bıraktığı kesin.