Dakika 15. Her şey yolunda. Seyirci
ümitli,
futbol tadında. Maçı alırız, alamazsak da beraberlik cepte. Tedirginlik yok, hırs var. Dakikalar bize çalışıyor gibi. Zaman ilerliyor, ayaklar yere sağlam basıyor.
Dakika 40. Olan oluyor. Kasların gevşediği anda kabus gibi bir hata üzerimize çöküyor. Takım şokta. Kriz önce
Volkan’ın sonra
takımın üzerine çöküyor. Hesapsız vuruş topu rakibin önüne bırakıyor. O da ağlara.
Bu iş bitti derken
Materazzi (hani şu
Zidane’a küfreden sonra da kafayı yiyen
futbolcu) Hakan’dan korkup kendi kalesine topu yuvarlayıveriyor.
İstikrar bozuldu endişesi yerini ümide bırakıyor. Çıkışlar inişleri, inişler çıkışları kovalıyor.
Türkiye’nin notu, durağan’dan A pozitife dönüyor!!! Futbol ekonomiye ne kadar da benziyor.
Ekonominin oyuncuları da futbolun oyuncuları da ne yapmaları gerektiğini iyi biliyor.
İkisinde de
rekabet var. En az 2 taraf karşılaşıyor. Rekabetin boş verildiği, karşı tarafın küçümsendiği durumlarda futbolda da, ekonomide de felaket geliveriyor. Tıpkı kalecinin hatası, tıpkı yöneticinin yanlış kararı gibi.
İkisinde de psikoloji önemlidir. Moraller bozulursa
yıkım
kaçınılmazdır.
2 yıl öncesine kadar
teknik hatalar takımın psikolojini yerle bir etti mi, etmedi mi?
Medya,
taraftar, futbolcu hafif derpresif oldu mu, olmadı mı? Ard arda gülünç yenilgiler tattık mı, tatmadık mı?
Aynı şey ekonomi için de geçerli. Ekonomide bilimsel verilerin yanı sıra, işin psikolojisi de vardır. Veriler, psikolojiden büsbütün bağımsız kabul edilemezler.
Beklentilerin yönü paranın da yönünü belirler kimi zaman. Bugünlerde
ülke geleceğinin parlak olduğunu düşünenler çok ki, döviz artmıyor,
faiz yükselmiyor. Ev alanlar, yatırım yapanlar ümit dolular demek ki. .
Hele bir
siyaset gerginleşsin, IMF’yle sürtüşme başlasın, gelecek az bulutlu görünsün bakın o zaman kaç gol yiyor Türkiye! Görün, beklentiler rakamları nasıl tersine çeviriveriyor? Tıpkı, morali bozuk takımın oyuncularının adım atacak hali kalmaması gibi.
-
Mustafa Denizli’nin tabiriyle- “İçimizdeki İrlandalılar” futbolun moralini çökertip balans ayarını bozabilirler. Ülkede karışıklık çıkarmak isteyenlerin de hedefinde ekonomi (dolayısıyla Türkiye) olabileceği tahminini yapmak, zorlama bir öngörü olmasa gerek.
Dakikalar geçiyor. Karşıklıklı ataklar. Al-verler, alış-verişler.
Takım iyi, moral yüksek. Teknik Direktör zamanında ve yerinde oyuncularını değiştiriyor.
Konsantrasyon sağlam.
Herkes işini yapıyor. İşini yaptıkça takım büyüyor.
Gerçek hep aynı gerçek. Ekonomi de futbol da hatayı kabul etmiyor.
Hakem düdüğü çaldı. Skorboard’da 1-1 yazdı.
Kazanmalıydık, ama olmadı.
Demek ki
hesapta bir yanlışlık oldu.
Mutlu son için hesap başındakiler hesabı iyi yapsın.
Ve “İyi oynayan kazansın”