Orhan Pamuk bir
roman yazıyor: Geçenlerde piyasaya çıkan 'Masumiyet
Müzesi'.
Kitapta 1970'lerden 80'lere Kemal'in Füsun'a olan aşkı anlatılıyor.
İlginçlik ise başka bir noktada: Kitapta anlatılan ilişkide sözü edilen çeşitli nesneler var. Füsun'un sarı
ayakkabıları ya da küpesinin teki gibi...
Orhan Pamuk işte bu nesneleri topluyor. Yani 70'lerde kullanılan bir çift sarı ayakkabı buluyor, bunları romanda Füsun'a giydiriyor.
Bitmedi.
İstanbul'un Çukurcuma semtinde bir de
küçük bina satın alıyor. Bir süre sonra burada, romanda geçen nesnelerin yer aldığı bir müze açılacak.
Kitapta bu müzeye giriş bileti ve müzenin bulunduğu yerin haritası bile var.
'Gerçek' ile 'kurgu'yu iç içe geçiren, hakikaten müthiş bir fikir bu; ben hayran kaldım.
Bizim komutanların hiç hoşlanmadığı 'postmodernizm' sayesinde işte böyle yaratıcı işler yapılabiliyor.
(Sahi postmodernizme laf eden başka askerler de var mı şu dünyada; yine bilen varsa söylesin de öğrenelim.)
Ancak tuhaf bir durum var: Kitap tamamlandı, piyasaya çıktı. Romanda sözü edilen nesneleri Orhan Pamuk'un 10 yıldır topladığını biliyoruz. Yani o iş de tamam. Müze olacak bina zaten satın alınmış durumda. Adresi bile belli.
O halde soru şu:
Müze niye açılmadı?
Pamuk'un kendi ağzından müzenin 2010'da açılacağını öğrendik.
Benim bizzat şahit olduğum gibi, yeme içme, uyuma ya da çalışma gibi zorunlu hallerin dışında, tüm zamanını bu 590 sayfalık romana ayıranların müzeyi gezme hayalleri kursağında kaldı.
O halde tekrar soralım: 'Masumiyet Müzesi' niye açılmadı?
Burada kritik tarih 2010 yılı. Bildiğiniz gibi İstanbul,
Avrupa Kültür Başkenti seçildi.
2010 yılında İstanbul'da birçok kültür etkinliği düzenlenecek. Avrupa'nın kültürle ilgili tüm kişi ve kuruluşları İstanbul'a
akın edecek.
Tabii bu arada roman, Batı dillerine de çevrilmiş olacak. Pamuk'un
Nobel Ödülü kazandıktan sonra yazdığı ilk kitap oralarda da okunacak.
2010'da İstanbul'a gelecek olan kültür çevreleri, elbette 'Masumiyet Müzesini' de merak edecek.
İşte müzenin açılışının 2010'a kalmasının sebebi bu olsa gerek. Zaten Pamuk da, müzeyi 2010 etkinliklerine yetiştirmeyi düşündüğünü söylüyor. ( Şirin Sever'in röportajı,
Sabah, 31
Ağustos )
Masumiyet Müzesi, 'resmi' olsun olmasın, 2010 etkinliklerinin bir parçası haline gelecek. Açılışta da önemli şahsiyetler yer alacaktır.
Elbette Orhan Pamuk ve müze hakkında yapılacak haberler de Avrupa ve ABD'deki yayınlarda çıkacak.
Orhan Pamuk özellikle siyasi demeçleri sebebiyle çok eleştirildi. Bu yüzden Ergenekoncuların hedefi dahi oldu.
En çok söylenen de, Pamuk'un '
tanıtım ve reklam' faaliyetleri sayesinde Nobel'i almasıydı.
Yukarıda anlatmaya çalıştığım 'müze stratejisi' de, Pamuk'un tanıtım ve reklam zekasının yüksekliğini gösteriyor.
Tamam ama eğer elinde 'kaliteli bir mal' yoksa, neyin reklamını yapacaksın? Sadece reklamla başarı gelir mi? ( Tersi geçerlidir: İyi reklam, kötü malın kısa sürede piyasadan silinmesine neden olur.)
Böylesine çarpıcı bir fikir bulup 10 yıl boyunca sabırla onu uygulayan kaç yazar tanıyorsunuz?