Oysa
Ergenekon operasyonu gösterdi ki, kamyon lastiği patlasa suçlu olarak ilan edilenler ak ve paklar.
Ergenekon
örgütünü deştikçe pislikler fışkırıyor ortaya. Nerede ülkeyi karıştıran bir provokasyon varsa, nerede bir
faili meçhul varsa hepsinin altından bu örgüt çıkıyor.
Gazi olaylarında ortalık toz
duman olmuştu.
Alevi vatandaşlarının oturduğu mahallede 3 kahvehane tarandı çıkan olaylarda 22 kişi hayatını kaybetti.. Polisin emniyeti sağlayamadığı noktada asker devreye girmişti. Amaç alevi-sünni çatışmasıyla
darbe zemini hazırlamaktı
Uğur
Mumcu suikastinde araca konan
bomba Türkiye’nin tanınmış bir yazarını
hedef alıyordu. Aslında bir taşla birkaç kuş vurulmak isteniyordu. Mumcu, örgütün kirli işlerini deşifre etmesinin cezasını çekmişti. Amaç laik- antilaik çatışmasıyla kaotik oramı oluşturmaktı.
Hablemitoğlu bir
akşam evine girmek üzere iken apartmanının önündeki otoparkta gözüne sıkılan tek kurşunla hayatını kaybetti. Olayı sorgulamaksızın
Fethullah Gülen Hocaefendi’nin ismini zikrettiler. Amaçları her zamanki gibi inançlı kesimi zan altında bırakmaktı.
Ve tabi ki
Danıştay saldırısı..
Alparslan Aslan adlı sözüm ona
dindar bir
avukat, başörtüsü kararından dolayı eleştirilere uğramış Danıştay 2. Dairesine saldırı düzenliyor Mustafa
Yücel Özbilgin hayatını kaybederken 4 kişi de yaralanıyordu..
Saldırıdan dakikalar sonra Cumhurbaşkanı Sezer olay yerinde geliyor laik Cumhuriyettin hedef alındığı açıklamasını yapıyordu. Yine Ergenekoncu
Doğu Perinçek’in de 1 saat içinde olay yerinde olması dikkat çekiyordu.
O dönemde Danıştay Başsavcısı olan
Tansel Çölaşan ise saldırganın
Allah-ü Ekber diyerek bağırdığını söylemişti.
Öldürttükleri insan üzerinden hükümete saldırdılar ve telefonlarla
Kocatepe camiinin avlusuna yığdıkları on binlerce insana devlet yöneticilerini yuhalattırdılar. Amaç laik cumhuriyetin tehlikede olduğu hissini uyandırıp
AK Parti hükümetini devirmekti.
Cumhuriyete
el bombası atılması, Bahriye
Üçok, Kışlalı ve
Sabancı suikastlerinde de örgütün parmağını görüyoruz. Kısacası yakın tarihimizde ki birçok provokasyon ve faili meçhul hep bu örgütün marifeti! Amaçları, Laik anti laik, Türk
Kürt,
Sünni Alevi çatışmasıyla kaotik ortam oluşturarak darbe yapmaktı..
Asıl değinmek istediğim ise bütün bu olaylarda suçluların hemen ilan edilmesiydi. Henüz
hazırlık soruşturmasının bile tamamlanmadığı bir ortamda inanan kesim, milliyetçi ve muhafazakarlardı tetiği çeken ya da çektirenler. Bu suçluluk psikolojisi o kadar üzerimize sinmişti ki en
küçük olayda ‘ellerimiz havada’ biz yapmadık diye bağırıp, ellerimizin
temiz olduğunu göstermeye çalışıyorduk. Özellikle bu nokta da basının günahı oldukça büyüktü Her olay sonrasında sorgulamaksızın inançlı ve milliyetçi kesimi hedef gösterdiler.
Şimdi yıllardır suçlu ilan edilen
psikolojik baskılarla ezilen insanların suçsuzlukları ortaya çıktı.
Peki üzerimize yapışmayan bu çamurların izi nasıl silinecek?
Kimler bizlerden nasıl özür dileyecek?
Geriye dönüp hatalarını
itiraf edebilecekler mi?
Hata ettik deyip hakkımızı teslim edecekler mi?
Oysa biz biliyorduk, kendimizden emindik. Bu olayları biz yapmamıştık. Ama sözüm ona dinci örgütleri de kullanarak sesimizi kesiyorlardı. Açıkçası psikolojik harbin bütün gereklerini çok iyi yerine getiriyorlardı.. Kolay mı 100 yıllık bir birikimdi onların ki.
Gayeleri insanı yaşatmak değil öldürmek; yapmak değil yıkmaktı. Ama gerçeklerin er ya da geç ortaya çıkma gibi kötü bir huyu olduğunu unutmuşlardı.
Beyler, biliyoruz
özür dileme, hakkımızı teslim etme erdemini göster(e)meyeceksiniz ama bizler yinede bekliyoruz..
Haberiniz olsun!