Bir meraktır gidiyor.
Meraklanmakta haklılar,
Türkiye 10 yıllardır defalarca devalüasyon, bir o kadar
ekonomik kriz yaşadı. Aslında hiç birimiz istikrarın bu kadar uzun yıllar devam edeceğine inanmamıştık.
Buraya kadar her şey yolunda da, bundan sonra gemi su alır, batar mı?
Piyasaya sakinlik hakim, tedirginlikse azalmadı.
Yani yalnız değiliz
‘
Dolar nereye gider?’ Bu soruyu sadece biz değil bütün dünya kendine soruyor.
Dolara ne oluyor da bu seviyelere kadar geriledi ve gerilemeye devam ediyor. Türkiye’deki faizlerin cazibesi bu düşüşte etkili oldu gibi gözüküyor. Ama dünya gerçeğine de bakarsak doların üzerinde zaten ABD’nin ekonomik görünümünden dolayı bir
satış baskısı var. Dolar sadece bizde değil her ekonomide değer kaybetti.
Ne zamana kadar?
Gerilemenin ABD’deki ekonomik krizin diğer ekonomilere sıçrayacağı ana kadar devam edebileceği öngörülebilir. Farklı ülkelerde yaşanacak muhtemel kriz belirtileri globalleştiğinde tekrar güvenli
liman olan dolara sığınma eğilimi artabilir.
ABD’nin dünyadaki konumu işin ciddiyetini arttırıyor. Önce
Japonya piyasaları, ardından da
İngiltere ve diğer
Avrupa’yı etkisine alma ihtimali büyük. İlk sinyalleri de görülüyor. Piyasaların en iyi olduğu dönemlerde dolar/yen paritesi 124’lü seviyelerde iken şu anda 108’lere kadar geriledi. Yani yen hızla değer kazandı. Bu; riskin arttığını gören yatırımcıların, düşük faizle borçlandıkları Japonya’ya geri çekildikleri anlamına geliyor.
Kriz büyür ve yayılırsa…
Bizim gibi gelişmekte olan ülkelerde hafif bile olsa dolarda yukarı hareket olması, yabancıların satışını gösteriyor. Kriz büyüyüp yayıldıkça dolar ve euro’nun yükseleceğini rahatlıkla söylemek mümkün.
Taht hala doların
2001 yılında dünya rezervlerinin %68’i dolardı. Bugün %64,5’e geriledi. Dolardaki düşüşten kaygılanan ülkelerin bunda büyük rol oynadığını biliyoruz.
Bu grafikte dünya para rezervleri görülüyor. 2001 yılından itibaren dolarda kısmi bir düşüş var. Diğer para birimlerinde kayda değer bir hareketlilik yok.
Euro hariç. Doların düştüğü dönemde euro’ya ilginin arttığı açıkça görülüyor. Bu şartlarda dolarla mücadele edebilecek sadece euro var.
Siyasi açıklamaların söz düellosuna dönüşmesi bu rezervlerle doğrudan ilişkili.
Amerika’nın en azılı karşıtlarından
Hugo Chavez Suudi
Arabistan’daki
OPEC zirvesinde “bu, doların düşüşü değil, ABD imparatorluğu’nun düşüşü” derken herhalde bir
hesaplar yapmıştır.
Aynı tarihlerde Başkan
Bush da; güçlü dolar politikasını devam ettirecekleri açıklaması yapıyordu. Bush’un bu konuyu gündeme getirmesi işin ciddiyetini gösteriyor. “Siz ne derseniz diyin, doları tahtından indirtmem” diyor.
Gerginlik, şimdilik sadece açıklamalarda. Kim başarılı olacak zamanla göreceğiz.
Amerika tedirgin, Avrupa tedirgin. OPEC ülkeleri tedirgin. Biz nasıl olmayalım!
Avrupa ve Türkiye Amerika’dan hızlı büyüyor
ABD ekonomisine nazaran biz daha hızlı büyüyoruz. Türkiye son 22 çeyrekte ortalama yüzde 6 büyüdü.
Brezilya,
Rusya,
Hindistan hakeza. Global hava iyi olduğu sürece yatırımcılar riskli ülkeleri daha çok
tercih ettiler.
Oysa ABD ekonomisinin önümüzdeki 3 yılda yüzde 3 bile büyüyemeyeceği hesap ediliyor. Yani olumsuzluk dalgası yayılıyor.
O halde, Amerika düzelene kadar bizim de rahat nefes almamız zor. Tedirginlik ve risk arttıkça bize olan talep de azalacak. ABD bizi ve bizim gibi ülkeleri eteğimizden aşağı çekecektir.
Şimdilik Avrupa ekonomisi iyi gidiyor. Orayı dikkatle izlemek gerekiyor. Avrupa yavaşlarsa doların freni patlar.
Doları düşmesine katkıda bulunanlar
Doların baskı altında olmasında büyük yatırımcıların da katkısı oluyor. Düşen dolara bir
tekme de televizyonlardaki açıklamalarıyla vuruyorlar.
Ünlü yatırımcı ve Soros’un eski ortağı
Jim rogers’ın televizyon programındaki açıklamalarını izlemenizi
tavsiye ederim. Rogers gibi spekülatif yatırımcıların dolar üzerindeki rollerini sonraki yazılarımızda gündeme getirmeye çalışacağız.
Son söz
Amerika sıkıntıda. Şu halde tedirginliği arttırmaktan ve dolara baskı yapmaktan başka yan etkisi yok. Ancak virüs dünyaya yayılıp bir kriz oluşturursa o zaman doların önünde durmak kolay olmayacaktır.