Derslerden edebiyat. Hoca
Leyla ile Mecnun’u anlatmaktadır. Hikâyenin en kritik noktasında bir öğrencinin parmağını kaldırdığı görülür. Hoca, öğrencinin hikâyenin geri kalanını anlatacağını sanır ama öğrencinin sorusu tam bir hayal kırıklığıdır.
Öğrenci sorar: Hocam Leyla mı kadın, Mecnun mu?
Hikâyenin konuyla ne alaka var diyebilirsiniz? Zaten bu memlekette yaşananların konuyla ne kadar alakası var o da başka bir mevzu.
Hikâye ile alakayı biz kuralım. Leyla mı laikliğe karşı odak haline gelmişti yoksa Mecnun mu?
28
Şubat’ta
Samanyolu Haber Televizyonu’nda “Bir
Medya Darbesi 28 Şubat” isimli belgesel yayınlandı. Belgeler, o dönem
delil olarak ortaya konan
gazete haberlerinin aslı astarının olmadığını ortaya koydu. Ne yazık ki, bir kaşık suda koparılan 28 Şubat fırtınası, memleketin yıllarına mal oldu. Şimdi bir süredir unuttuğumuz bu meşhur gazete kupürleri bir kez daha karşımıza çıktı. Üstelik bu kez bir
kapatma davasında delil olarak…
Anayasa değişikliğinin yapıldığı dönemde
ÇYDD Başkanı
Türkan Saylan dedi ki: “Sevgili arkadaşlar bizim onaylamadığımız hiçbir şeyi istediği kadar çoğunluğu olsun devlet veya hükümet onaylayamaz.”
Bu sözün önemi şimdi daha iyi anlaşılıyor. Saylan’ın bahsettiği ve “biz” dediği kişiler kim? Kim bu insanlar ki, 411 oyla
Meclis’ten kabul edilen bir değişikliği kabul etmeyiz deyip, kendilerini millet iradesinden üstün görebiliyorlar? Kim bu insanlar ve nasıl bir yapı ki bize rağmen hiçbir şey yapamazsınız deniyor?
Yoksa son günlerde yaşanan gelişmeler bu ”bizlerin” marifeti mi?
Aslında bu derin yapı son
Ergenekon operasyonu başta olmak üzere artık iyice rahatsız olmaya başlamıştı.
İnternet sitelerine düşen
ses kayıtlarında üst düzey görevlerde bulunan ya da bulunmuş kişilerin hükümet hakkında, devlet büyükleri hakkında ağza alınmayacak ifadeleri yer aldı. Bu ses kayıtlarının doğruluğu araştırılmazken, bu konuşmaları yaptığı iddia edilen kişiler de bu konuşmaları bilebildiğim kadarıyla yalanlamazken bu konuda harekete geçmesi gereken adli kuruluşlardan hiçbir gayret gelmemesi ilginçti.
Bu ses kayıtları ortada kafaları karıştıracak şekilde dururken, yine
hedef saptırma yapıldı ve vatansever insanlar karalanmaya çalışıldı. Gerçeğin açığa çıkması adına savcılar niye harekete geçmez? Yoksa bunları da Saylan’ın “bizleri” mi engelliyor.
Karanlık odakların güdümündekiler
Danıştay’ı basıyor,
Cumhuriyet Gazetesi bombalanıyor bakıyorsunuz kimsede çıt yok. Yoksa o “bizler” yine mi devre giriyor. Yoksa zaten bu işleri bu “bizler” mi ayarlıyor?
Memleket değişiyor, dünya değişiyor, ama şu “bizimkiler” değişmiyor. Dünyanın hiçbir yerinde olmayan bir
laiklik anlayışı dayatılmaya çalışılıyor. Siz “bize” rağmen, yüzde 90 oy bile alsanız bile bir şey yapamazsınız deniyor.
Bir bakıyorsunuz raftan defalarca oynanan bir oyun tekrar sahnelenmeye başlıyor.
Tiyatronun ismi Laikliğe karşı odak oluşturma. Yazan ve Oynayan : Biz Mahlaslı Derinler –İsim , soyisim biraz garip oldu ama, memlekette o kadar gariplik oluyor ya bu da olur herhalde. Oynama süresi:Her on yılda bir tekrarı zaman zaman necip Türk medyasında.
Bu arada Leyla mı suçlu, Mecnun mu yoksa “Bizler” mi? Karar sizin. Peki, o öğrenci kim? Onu da siz bulun. Bir de o “bizlere” bizlerden bir uyarı:
Türkiye eski Türkiye değil bilesiniz…