Bu sene bayram nasıl geçti?
Bayram sonrasında herkesin birbirine sorduğu ortak soru bu. Cevaplar da bilindik Cevaplar: “eh işte..eş dost ziyaretleri,bir de mezaristana gidip yasin
okuma” “çocuklar
şeker topladı”. Ya da “hiiiç, büyük şehir ne gelen var ne giden birkaç kapı komşusu o kadar” “çalışsaydık daha iyi olurdu evde sıkıldık” diyenler bile var..Aslında havalar güzeldi,
trafik nispeten sakindi, güvenlikli bir ülkede yaşıyorduk, komşu
Irak gibi eski liderimiz bayram sabahı asılmamıştı. Bayram namazını huşu içinde kıldık. Kurban kesimi, et dağıtımı eksiksiz yapıldı. Kısacası mutluyduk. Ama bir şeyler eksikti. Bunları herkes yapıyordu. Herkesin yapmadığı bir şey yapmak ya da unutulan bir şeyi birden hatırlamak ayrı bir tad katacaktı bayrama. Fakat olmuyordu neyin eksik olduğu hatırlayamıyordum. Ta ki
Hakkari’deki dostum Ömer öğretmen
telefon açıp bayramımı
tebrik edene kadar. Heyecanı , sevinci,mutluluğu sesine öylesine yansıyordu ki yanımda olsa daha fazla mutlu olduğunu anlatamazdı. Kendimi onun anlattıklarına bıraktım. İçimdeki boşluğun dolmaya başladığını hissettim. Ömer hoca,
Kimse Yok Mu derneği ile beraber Hakkari’de et dağıtmıştı.Birkaç yıldır orada vazife yapmasına rağmen ilk kez karşılaştığı
manzaralar da vardı.
Sevgili Kemal Abi diye başlıyordu: “Yaşlı bir adam kapıyı açıyor.
Kapı aralığından görünen manzara içler acısı.Yerde incecik bir kilim, kilimin açıkta kalan yerlerin hepsi
beton ve 5 çocuk o kilim üzerinden bizi seyrediyorlar.
Çocukların üzerinde tamamen yaz kıyafetleri var –Hakkari’nin kışında- Çocuklardan ikisi yanımıza kadar geliyor .Yaşlı adam bir tanesinin başını okşayıp bize bakıyor .Biz “Kimse yok mu” derneğinden geliyoruz ve size et getirdik deyince gözleri dolu dolu dedi ki “bu çocukların annesi de yok babası da ben dedeleriyim En son bunlara eti ben 8 ay evvel yedirdim”
Ve bir başka manzara “bir
aile vardı evleri 3 göz. Hakkari’nin geri kalmış semtlerinden birinde oturuyor . Kendisi
sakat 7- 8 çocuğu var ve hepsi birbirinden masum. evin bir gözünde büyük oğlu ve gelini var kalıyor. Diğer odada kendileri. Küçük bir bölme daha var orası da
banyo, wc ve mutfak olarak kullanılıyor. Kimse yok mu derneğini görünce dünyalar onların oldu .Babamız yaşındaki bu adam elimizi öpmeye kalktı ve öyle dualar etti ki
Hakkari’den son sahne “bir aile şöyle söylüyor. biz kimse yok mu derneğini hep TV’den görüyorduk ve ağlıyorduk.Ne bilelim bir gün bizim de kapımızı çalacak”!. Teşekkürler Ömer hoca beni hatırladığın ve bana hatırlattığın için.
Hakkari böyle de
Etiyopya,
Kenya farklı mı sanki. STV Haber merkezinden
Mahir Etyemez ve
Fatih Akalan, Kimse Yok mu ile
Afrika’ya gittiler. Ben yaptıkları haberleri seyrettim. Ezilmişlere uzanan eli stüdyodan gördüm sadece. Hele
Türkiye’den giden ve 9 bayramdır evinin yolunu unutan
genç Türkçe öğretmenin söyledikleri. “Türkiye’deki bayramlar da güzel ama burada.. burada başka güzel..şu güzel insanlar bir kere gülüyorlar ya.. işte benim için gerçek bayram”.sıraya girip et alan bir kadın bütün Müslümanların peşinden koştuğu bir dua mırıldanıyor “
Allah razı olsun”. Bir tutam et için kilometrelerce uzaktan gelenler var tıpkı bir tutam et vermek için binlerce yol kat edenler gibi.Veren mutlu Alan huzurlu.Çünkü alıp vermede samimiyet var.Bir de zenci çocukların gözbebeklerindeki beyaza vuruldum.Ağlamaklı,mahcup ve davetkar. Sanki bana “sen neredesin diye soruyorlar” Bayramda neyin eksik olduğunu bu haberleri seyrettikten sonra daha iyi anladım. Önümüzdeki sene
kurban bayramında ben de “Kimse yok mu” ile bir yerlere gitmek ve içimdeki boşluğu doldurmak istiyorum.Kısmet neresi olursa..