ROTA ÖZEL programında
Gazeteci Yavuz Baydar'ın konuğu olan bilim heyeti, hazırladıkları yeni anayasa taslağını bütün
Türkiye ile paylaştı.
Prof. Dr.
Ergun Özbudun, Doç. Dr.
Serap Yazıcı, Doç. Dr. Zühtü
Arslan, Doç. Dr.
Levent Köker ve Prof. Dr. Yavuz Atar'ın ilk kez biraraya geldiği programda çok önemli sorular cevabını buldu.
ANAYASA TASLAĞI NASIL HAZIRLANDI?
Hukukçular, yeni anayasa'nın bir parti
siparişi olmadığını, Türkiye'nin ihtiyacı doğrultusunda hazırlandığını söylediler.
Anayasa bilim kurulu çok tartışılan eğitim
öğretim özgürlüğü maddesine ve
türban tartışmalarına da açıklık getirdi.
Bilim kurulu,
Avrupa mahkemesinin bu konuda aldığı kararın kamuoyuna yanlış aktarıldığını belirtti.
TASLAKTA BAŞÖRTÜSÜ YER ALIYOR MU?
SÜRECİN AK PARTİ'NİN İNSİYATİFİNDE OLMASI TASLAĞA GÖLGE DÜŞÜRÜR MÜ?
TARTIŞMADAN KİM RAHATSIZ?
HANGİ PARTİ OLSA YAPARDI
TEZİÇ'İN TASLAĞI DA GÜNDEMDE
NEDEN İÇERİK TARTIŞILMIYOR?
VATANDAŞLIK NASIL TANIMLANIYOR?
SEÇİM BARAJI DÜŞÜRÜLÜYOR MU?
PARTİ KAPATMAK ZORLAŞIYOR
"KORKULARDAN SIYRILIRSAK UZLAŞABİLİRİZ"
Bilim Kurulu'nun başkanlığını yapan
Bilkent Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr.
Ergun Özbudun, çalışmanın panik havasında ve bir ideolojik savaş ortamında değil, yapıcı bir ruhla değerlendirilmesi halinde uzlaşma sağlanabileceğini söyledi. Ekipte yer alan isimlerden
Selçuk Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yavuz Atar, Türkiye'nin ortalamasını ve dengesini kurmaya çalıştığını belirtirken,
Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi Levent Köker, tartışmaya hukuki ve demokratik zeminde başlanmasının önemine değindi.
Bilgi Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Serap Yazıcı,
toplumun anayasa değişikliğinin faydalarını uzun vadede göreceğini ifade etti.
Polis Akademisi Öğretim Üyesi Prof. Dr.
Zühtü Arslan ise insan hak ve özgürlükleri açısından Avrupa standartlarının yakalandığını kaydetti.
Samanyolu Haber Televizyonu'nda Yavuz Baydar'ın sunduğu Rota programına katılan Bilim Kurulu, ilk kez kamuoyunun karşısına çıktı. Türkiye'nin birçok yerinden vatandaşların telefonla bağlanarak sorularını ilettiği program,
reyting rekorları kırdı. Çalışmada imzası bulunan akademisyenler, iktidarda
AK Parti'nin olmasının kendilerini etkilemediğini, özgürce bir çalışma yaptıklarını anlattı.
Bilkent Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Özbudun, "AK Parti değil de başka bir partinin isteği ile hareket etseniz yine aynı taslağı hazırlar mıydınız?" sorusuna şu karşılığı verdi: "Artık bu tür açıklamalardan usandım. Sayın
Başbakan'ın en ufak bir yönlendirmesi olmamıştır. Tamamen bizim takdirimize bırakmıştır. Bunu da takdir ve şükranla ifade etmek istiyorum. Zaten yönlendirme olsaydı bunu ne ben ne de arkadaşlarım kabul ederdi. Sayın Başbakan beni davet etseydi ve bir
başkanlık ya da yarı
başkanlık sistemi çerçevesinde bir anayasa hazırlamamızı isteseydi kemal-i nezaketle reddederdim. Çünkü benim inancıma göre başkanlık sistemi elbette demokratik bir sistemdir; ama Türkiye'nin şartlarına uygun değildir. Parlamenter rejimin özellikle vurgulanması, görevi kabul etmemde önemli bir rol oynadı."
Özbudun, başörtüsü yasağıyla ilgili eleştirilere değinirken Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi standardında hürriyetler rejimi getirmeye gayret ettiklerini vurguladı. Özbudun, "Türban bir sipariş işareti olarak görülüyorsa şunu söylemek isterim: Ben türban yasağını konulduğu andan itibaren, yani 20 yıldır eleştiriyorum. O tarihte AK Parti'nin (A)sı dahi mevcut değildi." dedi.
Doç. Dr. Serap Yazıcı: Taslağa, savunduğumuz düşünceleri yansıttık
AK Parti değil de başka bir parti de isteseydi yüzde yüz ifade edebilirim ki noktası, virgülü dahil bu şekilde çıkardı. Çünkü bu taslakta yer alan pek çok
düzenleme, bizim pek çok akademik çalışmamızda, yazılı olarak savunduğumuz düşünceleri yansıtmaktadır. Gerek hukuk devleti, gerek
insan hakları, gerek parlamenter demokrasinin işleyişi ile ilgili olsun şu ana kadar yayınladığımız pek çok eserde iddia ettiğimiz düşünceleri bu metne yansıttık.
Prof. Dr. Zühtü Arslan: Eleştirenler, geçmişte aynı şeyleri savundu
Bugün bizi eleştirenler geçmişte taslaktaki düşünceleri hep savundu. Yüksek
Askerî Şûra ile Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu kararlarının yargıya açılmasına yönelik ifadeler yıllardır
yüksek yargı organlarının başındaki isimler tarafından dillendiriliyor. Yüksek Mahkeme başkanları
adli yıl açış konuşmalarında hemen her yıl bu idari işlerin yargıya açılması gerektiğini söylediler. Bu konuda bir konsensüs var.
Prof. Dr. Levent Köker: Toplum, vehimleri ciddiye almıyor
Korkular en çok 27
Nisan ile 22 Temmuz arasındaki dönemde işlendi. 22 Temmuz'da Türkiye seçmeni çok büyük çoğunluğu itibarıyla, sadece yüzde 46'ya bağlamıyorum başka partilerin aldığı oylar da bu kanımın pekiştiricisi, yüzde 80'e yakın
oy oranı ile bu korkunun ciddiye alınmaması gerektiğine yönelik bir irade beyanında bulunmuştur. Sanki
seçim yapılamamış gibi bu korkular üzerinden anayasa taslağına yaklaşmayı sona erdirmeliyiz.
Prof. Dr. Yavuz Atar: Türkiye'nin dengesini kurmaya çalıştık
Evrensel standartlar ile ülkemizin ihtiyaçlarını dengelemeye çalıştık. Komisyonun temel hedefi bu olmuştur. Şüphesiz her birimizin veya eleştirenlerin her birinin tek başına yapacağı anayasa kendine göre ideal olabilir. Veya biz tek tek altı kişi birer anayasa yazsaydık fantezi olsun diye ilginç şeyler koyabilirdik. Ama biz Türkiye için gerçekçi, kabul edilebilir uzlaşmayı sağlayacak bir anayasa taslağı ortaya koymaya çalıştık.