Eski
Genelkurmay Başkanı
Orgeneral Hilmi Özkök,
Irak'ın kuzeyi meselesi hakkında ''Tabii ki kendime göre düşüncelerim vardır, ama insanlar bütün bilgilere
vakıf olarak, bir değerlendirme yaparsa o daha doğru olur. Genel prensip olarak söyleyeceğim politikalar daima gözden geçirilmelidir, hep
masa üzerinde olmalıdır'' dedi.
Özkök, Irak'ın kuzeyi konusunda
Türkiye'nin politikasının belli olduğunu, hep o politikanın yürütüldüğünü belirtti. Bu politikanın Irak'ın bir bütün olduğu ve Irak'ın milli servetinin bütün halkı tarafından kullanılmasına dayalı olduğunu ifade eden Özkök, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Bunu yürütmek için Türkiye hep çabaladı durdu. Tüm hükümetler bu işin takipçisiydi. Hatta başka birçok ülkenin de aynı şekilde Irak'ın birlik bütünlük ve milli servetinin bütün Irak halkına ait tezleri vardı. Ama zamanla birçok olaylar oluyor. Bu politikaların gerçekleşme şansının azaldığı, çoğaldığı durumlar görüyorsunuz. Mesela şu anda Irak'ın bölünmemesi tezinde herkesin sıkıntısı var. Kimse istemiyor, çünkü bölünmüş bir Irak bazılarının işine gelmekle beraber, bölgenin genel istikrarı için çok tehlikeli. Ama bunu bir türlü temin edemiyorlar.''
Politikaların her zaman elden geçirilmesi gerektiğini, politikaların uyum meselesi olduğunu ifade eden Özkök, ''Benim politikam budur, ben böyle gideceğim'' deyip, katı politikalarla bir yere varılamayacağını söyledi.
Irak'ın kuzeyinin devlet meselesi olduğunu belirten Özkök, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Bu konu bütünüyle siyasidir, onun içerisindeki askeri konu, güvenlik konuları bellidir. Bunlar PKK'dır, oradaki silahlı gruplardır. Onlarla silahlı kuvvetler uğraşacaktır. Ama bu uğraşı aynı zamanda siyasetle de ilişkilidir. Onun için
Genelkurmay Başkanımız 'Siyasi
hedef verilmelidir' diyor. O siyasi hedefi destekleyecek askerlerdir. Bu konu siyasi bir konudur, dolayısıyla benim bir şey söylemem fayda temin etmez. Tabii ki kendime göre düşüncelerim vardır, ama insanlar bütün bilgilere vakıf olarak bir değerlendirme yaparsa o daha doğru olur. Genel prensip olarak söyleyeceğim politikalar daima gözden geçirilmelidir, hep masa üzerinde olmalıdır.''
HUDSON ENSTİTÜSÜ
Amerika Birleşik Devletleri'ndeki Hudson Enstitüsünde yapılan toplantıyla ilgili soruları da yanıtlayan Orgeneral Özkök, o konuda bir bilgisi olmadığını belirtti.
Orgeneral Özkök, şunları kaydetti:
''
Gazeteci hanımefendi 'Kesin böyledir' diyor, bazıları '
Hayır, böyle bir şey olmadı' diyor. Benzer toplantılar olmuştur benim zamanımda da. Bu toplantılar her şeyin serbestçe söylenebildiği toplantılardır. Orada birisi böyle söyledi diye, böyle hemen reaksiyon gösteriyoruz. Biz Türkiye olarak çok hassasız, ben o kadar reaksiyon göstermiyorum. Neden göstermiyorum, çünkü çok uluslararası toplantılarda bulundum.
Yugoslavya harekatı sırasında en kritik günlerde, insanların meselelere nasıl kızmadan soğukkanlılıkla ele aldıklarını ve en çetin meseleleri konuşarak,
kavga etmeden, dövüşmeden çözebildiklerini gördüm. Bütün bunlardan
ders aldım.''
Türkiye'de de böyle toplantılar olduğunu, raporlar hazırlandığını hatırlatan Özkök, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Şimdi bunların hepsini Türkiye'nin meselesi mi yapmak lazım. Ondan sonra Amerikalılara kızıyoruz, '
Turkey' diyorlarmış, hindiye kızıyoruz. Kendimiz de hindi diyoruz. Hindi de Hindistanlı demek. Onun farkında değiliz. Bunlar aşırı duygusallıklardır. O tür toplantılarda insanlar çeşitli şeyler üzerine konuşabilirler ve bir konuşmacı kalkar meşhur haritadan bahseder. Haritadan bahsetti diye bu böyle olmaz. Kendine göre bir düşünce ortaya atmış. Beğenirsiniz, beğenmezsiniz. Ben de toplantılara katıldım. Türkiye'nin tezlerini çok rahatlıkla anlattım. Kimi beğendi, kimi beğenmedi. Ama orada herkes bütün düşünceleri söyleyebilir. Ne zaman ki bir resmi
Amerikan politikası,
Rusya Politikası veya Türkiye politikası olur ve onun uygulamalarını görürsünüz, mesele o zamandır. Öyle bir toplantıda şu kızar bu kızar şunu söylemeyeyim dediğiniz zaman da düşüncenin gücünü kaybedersiniz, bilginin gücünü kaybedersiniz.''
Türkiye'nin büyük devlet olduğunu söyleyen Özkök, bu yüzden korkuya yer verilmemesi gerektiğini belirtti. Özkök, ''Korkanlar Nutuk'u okusun dedim. Ne şartlarda neler yaratmış bir ulusun ahvadıyız, ruhumuzu böyle bir korku sarmamalı''dedi.
İSTANBUL'DAKİ SEMPOZYUM
İstanbul'da
Harp Akademilerinde yapılan ''Güvenliğin yeni boyutları ve uluslararası örgütler'' konulu sempozyuma davetli olduğu halde katılmadığı yönünde eleştirildiği hatırlatılan Özkök, bu tür toplantılara imkanı olanın gideceğini, imkanı olmayanın gidemeyeceğini belirterek ''Torumtay Paşa orada mıydı, Kenan Paşa orada mıydı? Doğan Paşa orada mıydı?'' diye sordu.
Bu tür çalışmaların bilimsel çalışmalar olduğunu ve orada bulunmaktan zevk duyacağını belirten Özkök, ancak bunların hepsine katılamayacağını, programının uygun olması, imkanların elvermesinin her zaman mümkün olamayacağını söyledi.
Toplantıda Amerika karşıtı bir hava doğduğu iddialarına yönelik, kendisinin orada olmadığı için oradaki havayı bilemediğini ifade eden Özkök, şunları kaydetti:
''Her şeyin bir sebebi vardır, hiçbir şey sebepsiz durup dururken oluşmaz. Sebep tabii zamana ve olaylara çok bağlıdır. Eğer böyle bir hava varsa, tabii oturup muhataplarının da bunu düşünmesi lazım. Eğer muhatap Amerika ise Amerika da neden bu işler böyle oluyor diye mutlaka düşünüyordur. Ama öbür taraftan toplantıda sadece askerlerin değil entelektüel bir grubun bulunduğu da dikkate alınmalıdır.''
Devletlerin hiçbir zaman yalnız, tek başına kalmadığına değinen Özkök, hepsinin gruplar kurduğunu, tarih boyunca ittifaklar içinde olduğunu hatırlattı. Dostlukların hep ebedi olmadığını söyleyen Özkök, artık ön planda milli menfaatlerin geldiğini, her ülkenin bu yönde hareket ettiğini kaydetti.
Ülkelerin kendi ayakları üzerinde durması gerektiğini belirten Özkök, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Milli gücün unsurlarından
ekonomik güç en başta gelen unsurdur. Ekonomik gücünüz, güçlü ve sağlam olursa, o size hem politik güç sağlar, politik gücünüz sağlam olduğu zaman da
egemen bir güç olursunuz. Ama bir ülkenin yönünü bir taraftan alıp öbür tarafa çevirecek olaylar gerçekten var mıdır, sonucu ne olur, iyice tartışılması lazım. Bir konuşmamda açıkça söyledim, bir
doğu yönünüze bakın, bir batınıza bakın. Hangisini seçiyorsanız gidin. 'Efendim, ikisi de iyi değil' tamam bulunduğunuz yerde durun, bunu deneyenler de olmuştur. Bazen çeşitli görüşler oluyor. O zamanki rüzgarlara göre esiyor. Bazen de herkes çok rahat konuşamıyor. Beni tanıyanlar, izleyenler bilirler, düşüncelerimi açıkça söyledim. Kızanım da çok, sevenim de çok oldu. Meselelere bütün boyutlarıyla bakmayı kendime hep şiar edinmişimdir. Yani, sadece bir yöne bakmak, heyecana kapılmak uygun değildir. Bir akademik konuşmamda onu söyledim, lider, herkesin sağa baktığı zaman sola bakabilen insandır.''
AA