İŞTE TUNCAY ÖZKAN'IN TAVSİYE ETTİĞİ KİTAPTAN BAZI BÖLÜMLER
Mine G. Kırıkkanat:“Bizim devlet spastik olmadan önce,
Osmanlı imparatorluğundan sonra hangi siyasal coğrafyada hangi yönü benimsemişti? Batı’ya yakınlaşmayı,
Avrupalı olmayı.”
Allah Allah Bizim Kontesi Kim Sevdi Syf.8
Mine G. Kırıkkanat: “Yıl 1897, yer
Ergani-Mağden:
Amerikan kiliselerine bağlı pek çok
misyoner kervanı,
1896 Ermeni katliamından sonra Osmanlı imparatorluğu
toprakları içindeki Ermeni ve
Kürt bölgelerinin bir bölümünü Hıristiyan azınlıklara “insani
yardım” amacıyla arşınlamaktadır.”
Allah Allah Bizim Kontesi Kim Sevdi Syf 13
Mine G. Kırıkkanat: “Amerika’nın birinci
Körfez Savaşı sonrasında,
Irak’ın kuzeyinde kurulan ‘şeye’ uzun zaman ne diyeceğimizi bilemedik. Hâlâ daha biraz zorlanıyoruz, ama
Talabani,
Barzani gele, Malabani, Marzani gide, bizden çoook uzaklardar, Patagonya’nın Kürt eyaletinden söz eder gibi,
Kürdistan demeyi başardık.
Ama yine de, “Kürdistan” diyemiyoruz. Başlıbaşına söylemek gerektiği zaman, bölgenin adı,
Kuzey Irak. Kürdistan’ın adı, yalnızca bölgedeki partiler anılması gerektiğinde var:
Kürdistan Yurtseverler Birliği KYB, Kürdistan Demokratik Partisi KDP, denildiğinde falan.
Oysa bu hep böyle değildi.
Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk yıllarında Kürt de vardı, Kürdistan da denirdi. Bizzat
Atatürk’ün ağzından hem de.” Allah Allah Bizim Kontesi Kim Sevdi Syf 49
Mine G. Kırıkkanat,
Kanaltürk Televizyonu’da Gerçekler programının Emekli
Orgeneral Kemal
Yavuz ile birlikte daimi konuklarından.
Tuncay Özkan’ın övdüğü
Mine Kırıkkanat, son kitabında daha önce yazdığı köşe yazılarını bir araya getirmiş.
Mine G. Kırıkkanat, son kitabında yer almayan bazı köşe yazılarında şunları yazmıştı:
ULUSALCILIK HAKKINDA YAZDIKLARI
Mine G. Kırıkkanat:
"Türkiye'nin AB'ye karşı heyheylenen ulusallığı, aslında yarım yüzyıldır ABD kazığına geçirilmiş, kazığın ucu da son krizde gırtlağından görünmüştür. Üstelik çok tuhaftır: Avrupa'nın istediği bütün iktisadi reformları
kuzu kuzu yapmışken, salt
insan hakları ve sosyal düzenlemelere sıra gelince tutmuştur ulusallık krizi, nedense
topluma demokratik haklar ve Avrupa standardında özgürlüklere gelince sıra, '
Vatan elden gidiyor!' çığlıkları atılmaya başlamıştır. Türkiye'nin ulusal çıkarları, hak ve özgürlükleri kısıtlı bir toplum mu gereksinmektedir?"
27 Mart 2002 Radikal
Mine G. Kırıkkanat: “Avrupa solu
sivil, bizim sol militer. Avrupa soluna 'askeri
darbe' dediniz mi tüyleri ürperir, bizimkiler göbek atar. Zaten 'orducu' ve 'ulusalcı' sol kavramı, sanırım yalnız Türkiye'de var.”
24 Aralık 2004 Radikal
Mine G. Kırıkkanat: “Oysa bizim komünistlerin, sosyalistlerin ve Marksistlerin çoğu, nasıl oluyorsa, ulusalcı, yani milliyetçidir! Üstelik 'ulusal
bağımsızlık' kisvesi altında, bu milliyetçilik hem ırk hem de din ayrımcılığına dayanmaktadır: Türkiye'de öğretmenden çok imam, okuldan çok cami olmasından rahatsız değildirler, ama İslamiyet'ten başka dinlerin misyonerlerine, Rumların
Ruhban Okulu, Ermenilerin yeni kilise açmasına karşıdırlar,
İsrail düşmanlığını da tüm Yahudilere taşırmaktadırlar. Hele dış ülkeler, tüm yabancılar, iyiden iyiye Türk ve Türkiye düşmanıdır!”
15 Nisan 2005 Radikal
ERMENİ MESELESİ HAKKINDA YAZDIKLARI
Mine G. Kırıkkanat: “
Osmanlı İmparatorluğu, 19. yüzyıl sonlarında
Güneydoğu ve Doğu'da binlerce yıldan beri yerleşik Ermeni tebaasına güvenemez olmuş ve aynı bölgede binlerce yıldan beri
göçebe, ancak sadık tebaası
Kürtleri üstlerine salarak, düpedüz katliam ya da tacizle kaçırttığı Ermenilerden boşalan toprak ve gayrimenkullere Kürt aşiretleri yerleştirmiştir.”
27 Mart 2005 Radikal
Mine G. Kırıkkanat: “
Dışişleri Bakanı sayın
Abdullah Gül, Oslo'da açılacak
Soykırım Müzesi'nde, Ermenilere bölüm ayrılmasın diye Norveç'i uyaradursun, Avrupa'nın ilk Ermeni Soykırım Müzesi, Fransa'da açıldı bile...
Hatıralar' adını taşıyan belgesel, soykırımdan kurtulan halen 103 yaşındaki Der Masubyan'la yapılan bir
röportaj. Masubyan bu röportajda, simsiyah saçlarıyla 'güzeller güzeli' annesinin gözleri önünde
tecavüz edildikten sonra yine gözleri önünde nasıl bıçakla boğazlandığını anlatıyor.
Belgeselde
yaşlı adam konuşurken, katliamlar sırasında çekildiği öne sürülen eski fotoğraflar ve amatör filmler de yer alıyor. Bu fotoğraf ve filmler, Avrupa'daki arşivlerden alınmış ve Valence'a yerleşik Ermenilerden toplanmış.
Ben bu belgeseli ARTE televizyonunda izlemiştim. Oldukça etkileyici ve Der Masubyan röportajının da inandırıcı olduğunu söyleyebilirim.
Zaten Türkiye'de aklı başında kimse, Ermenilerin kıtır kıtır kesildiğini inkâr etmiyor. Yalnızca 'onlar da bize yaptı', yani karşılıklı kesiştik, ama soykırım değildi, savaş zamanıydı, 'meşru müdafaa' kapsamında ele alınması gereken bir konudur, ama tabii 'tehcir' sırasında kontroldan çıkan müessif hadiseler cereyan etmiştir... Deniyor.”
26 Temmuz 2005 Radikal
Mine G. Kırıkkanat: “Düşman Ruslara yamanıp Osmanlı'yı pusuya düşüren Ermeni Komitacı çeteleri dayandığı tabandan koparamayan payitaht, 1880'lerde doğan bir isyanı boğmak için 1915'te
hain masum ayırt etmeden tehcire başladı. Bazı Kürt aşiretleri, kıyıma dönüşen bu tehcirde Osmanlı'nın yanında, elinde, hatta ileri gücü, vuran, öldüren mızrağıydılar.”
22 Temmuz 2005 Radikal
IRAK’IN KUZEYİ HAKKINDA YAZDIKLARI
Mine G. Kırıkkanat: “Bölgede bağımsız bir Kürt devletinin kuruluşu kaçınılmaz olup, Türkiye'nin debelenmesi boştur ve bence artık zevk almaya çalışmalıdır, daha az acır. ”
2 Şubat 2005 Radikal
Mine G. Kırıkkanat: “İkinci Irak Savaşı arifesinde, sevgili okurlar, biz Türkler için de hep iki ihtimal var: ABD ya savaşır ya da savaşmaz. Savaşmazsa sorun yok. Savaşırsa, iki ihtimal var. Türkiye'yi savaşa ya sokar, ya sokmaz. Sokmazsa sorun yok. Sokarsa iki ihtimal var. Türk ordusu Irak'a ya girer, ya girmez. Girmezse sorun yok. Girerse iki ihtimal var:
TSK, Kuzey Irak'ta ya kalır, ya kalmaz. Kalırsa sorun yok. Kalmazsa iki ihtimal var. Kuzey Irak'taki Kürtler ya devlet kurar ya da göçer. Devlet kurarlarsa, sorun yok: Bizim
Güneydoğu'yu
sabun yapıp köpürtürler. Ama göçerlerse, Türkiye ayvayı yer...”
9 Şubat 2002 Radikal
Mine G. Kırıkkanat: “
ABD ordusu ile
Kuzey Irak'taki yeni yapılanma arasında sıkışan Türkiye'nin, bu bölgede çıkabilecek bir huzursuzluğa 'merkezi devlet' yaptırımıyla müdahalesi, kolay olmaz. Belki de iyi olur, sonuçları, bilmiyorum...
Naçiz yazarınız, defalarca belirttiği gibi federatif bir devlet yapısına karşı değildir. Ancak, Türkiye'de ne yöneten ne de yönetilenlerin, böyle bir sistemi kabullenmeye hazır olduklarını hiç sanmıyorum.” 27 Aralık 2002 Radikal
PKK TERÖRÜ HAKKINDA YAZDIKLARI
Mine G. Kırıkkanat: “TC hükümeti, ABD istediği için
Türk askeri göndermek istiyor Irak'a. TBMM'deki
iktidar çoğunluğu AKP de, hükümet istediği için.
Peki ordu üst yönetimi niçin istiyor? ABD istedi diye mi, hükümet istedi diye mi? Birincisi belki. İkincisi hayır. PKK-KADEK'in işini bitirmek, Kuzey Irak'ta bağımsız bir Kürt devletinin kurulmasını önlemek, asıl amaç. Bu amaç, hükümet ve ordunun resmi ortak gerekçesi 'gibi' açıklanıyor zaten. İyi de, ya aldıkları karar tam tersi sonuç doğurursa, o zaman ne olacak?
Saddam Hüseyin döneminde, istedikleri kadar ve istedikleri gibi girip çıktılar Irak'ın kuzeyine. O zaman niye bitirilemedi PKK?” 10 Ekim 2003 Radikal
Mine G. Kırıkkanat: “Tüm ihtilaller, imparatorluk döneminde ve emperyalist sınırlarına dair uydu halklar tarafından yapıldı.
Son yüzyılda PKK gibi etnik kökenli önemli ve uzun süreli bir ayaklanma bile, 'iç savaşa' yol açmadı.” 12 Ocak 2003 Radikal
KIBRIS HAKKINDA YAZDIKLARI
Mine G. Kırıkkanat: “Ya Kıbrıs? Yanlışlıkla Kıbrıs doğumlu Türkiyeperest
KKTC Başkanı Rauf
Denktaş, sahibinin sesiyle '
Hayır!' derken AB'ye,
diktatör müydü, demokrat mı? Halkının yüzde 90'ı çözüm ister ve AB'ye girmek için can atarken, tüm çözümlerin önünü tıkayan ve halka karşı, halka rağmen karar veren bir politikacı nasıl demokrat sayılabilir ki?
Türkiye ve Denktaş, istenmedikleri bir yerde daha ne kadar ve neye dayanarak durabilecekler? Silah zoruyla mı? Silah zoruyla korunan bir statüko, uluslararası meşruiyetle nasıl bağdaşır?” 14 Mart 2003 Radikal
Mine G. Kırıkkanat: “Gazetelerden ve televizyonlardan izlediğimiz kadarıyla, Nilgün Orhon; 1974 yılında 'Ayşe
tatile çıktı' parolasıyla Kıbrıs'a çıkan TSK'yı kastederek, 'Ayşe artık işbaşı yapsın' diye yazmış, vay sen misin Türk askerine ne kadar tatil yapacağını öğreten! İlk Kıbrıs şehidi Ecvet Yusuf'un kızı
Nilgün Orhon, 'Ayşe artık işbaşı yapsın' demekle nasıl bir ihanet işliyorsa, bendeniz sülalesi asker Kırıkkanat'ın kızı da aynı ihanetin içine, hem de balıklama dalıyor, canı gönülden aynı suçu işliyor ve müthiş tümceyi tekrarlıyorum: Evet baylar bayanlar, siviller ve subaylar, Ayşe artık işbaşı yapsın! Türk askerinin Kıbrıs'ta 27 yıldır süren 'tatili', dünyanın en pahalı tatilidir!
Söz konusu tatilin maliyetini de tüm Türkiye ödemiştir, ödemektedir 27 yıldır. Bu sözler, ne vatana ihanettir, ne TSK'ya hakaret. Tam tersine. Milli bir israfı önlemek ve TSK'yı da bir 'saygınlık erozyonundan' korumak amacını gütmektedir.
Çünkü gerçek zafer, hepimizin bildiği gibi, ÇÖZÜM demektir. Sorunun üstüne yan gelip, silah zoruyla yatmak değil.” 14 Aralık 2001 Radikal
SON DÖNEMDE YAZDIKLARI
Mine G. Kırıkkanat: “
Federasyon çözüm, diyenler var. Ben federatif bir devlet karşıtı değilim. Ama İspanya'da inceledim:
Katalonya ve Bask Ülkesi, en zengin ve kültür düzeyi yüksek, kendilerine yeterli; Madrid'ten beş
kuruş almayıp aksine, merkezi yönetime katkıda bulundukları için bunca özerk, tersi değil! Kürt federasyonu isteyen
takım, niye bağımsızlık istemiyor? Çünkü hem bayrağını çekip özerk olacak, hem de özerkliğini bizim cebimizden finanse edecek! Asalak kardeşlik, zoraki beraberlik artık yeter, yağma yok, herkes kendi yoluna diye düşünen Türkler çoğalıyor, benden söylemesi...”
7 Aralık 2005 Vatan Gazetesi
Mine G. Kırıkkanat: “Tony Angastiniotis'in "Kanın Sesi" adlı kitabında Rumların öldürdüğü Türklerden söz ettiği için
Güney Kıbrıs Rum Cumhuriyeti'nde "vatan haini!" ilan edilişi ve ailesiyle KKTC'ye sığınışı anlatılıyordu.”
20 Aralık 2005 Vatan Gazetesi