İletişim Başkanlığı'nın; Ermeni, Rum, Yahudi ve Süryani vakıflara göndermiş olduğu hazır metinde, "Suriye topraklarından ülkemize yönelik terör tehdidini bertaraf etmek için Zeytin Dalı, Fırat Kalkanı ve Barış Pınarı Harekâtlarıyla terör örgütlerine karşı yürütülen kararlı mücadeleye nasıl destek verdiysek, Bahar Kalkanı Harekâtını da aynı şekilde destekliyoruz." ifadeleri yer aldı.
Vakıflara, İletişim Başkanlığı tarafından gönderilen metin şöyle:
"Ülkemiz, kadim tarihinden ve köklü medeniyetinden aldığı ilhamla, her zaman bölgesinde ve dünyada barışa hizmet eden adımların öncüsü olmuştur. İstiklal Savaşımızdan bugüne kadar bağımsızlığımız, güvenliğimiz ve refahımız için çok önemli mücadeleler yürütülmüştür.
Bu mücadelelerin her birinde aziz milletimizin ortaya koyduğu seferberlik ruhu, tüm dünya için eşsiz bir örnek teşkil etmektedir. Sivil toplum kuruluşları olarak, hayati bir süreçten geçtiğimiz bugünlerde, devletimizin ülke güvenliği ve menfaatlerini esas alan, aynı zamanda bölgemizde barışın tesisi ve muhafazasını gözeten adımlarını sonuna kadar destekliyoruz.
Ülkemizi tehdit eden tüm unsurlara karşı yürüttüğümüz mücadelenin, geçmişte olduğu gibi bugün de devlet-millet bütünleşmesiyle, birlik ve beraberlik içinde başarıya ulaşacağına yürekten inanıyoruz. Bu süreçte, ülkemizin yüksek menfaatlerini, sınırlarımızı ve geleceğimizi korumak için azim ve kararlılıkla görevlerini ifa eden kahraman ordumuzla gurur duyuyoruz.
Son günlerde İdlip’te yaşananlar hepimizi derinden üzmüştür. Rejim unsurları tarafından düzenlenen hain saldırılarda şehit olan askerlerimize Allah’tan rahmet, yaralı askerlerimize acil şifalar diliyoruz.
Bugün ordumuzun Suriye’de milli güvenliğimizi muhafaza etmenin yanında yeni bir göç dalgasının ve insanlık dramının engellenmesi maksadıyla uluslararası hukuka uygun şekilde bulunmasını önemsiyoruz. Çeşitli saldırı ve girişimlerle akamete uğratılmaya çalışılsa da söz konusu mücadelemizin kararlılıkla sürdürülmesi gerektiğini düşünüyoruz.
Biliyoruz ki Suriye’de yaşanan gelişmeler ülkemizi yakından ilgilendirmektedir. Bugün 4 milyon Suriyeli’ye ev sahipliği yapan ülkemizin sınırlarına 1,5 milyon Suriyeli’nin daha gelmiş olması, bu gerçeği açıkça ortaya koymaktadır.
Suriye topraklarından ülkemize yönelik terör tehdidini bertaraf etmek için Zeytin Dalı, Fırat Kalkanı ve Barış Pınarı Harekatlarıyla terör örgütlerine karşı yürütülen kararlı mücadeleye nasıl destek verdiysek, Bahar Kalkanı Harekatını da aynı şekilde destekliyoruz.
Terörü kaynağında kurutmaya dönük bu mücadelenin aynı şekilde kararlılıkla devam ettirilmesi gerektiğini savunuyoruz. Biliyoruz ki Türkiye’nin Suriye’deki varlığını sorgulamak, sınır güvenliğimizi yok saymak anlamına gelmektedir. Çeşitli ülkelerin terörist gruplar lehine yaklaşımları ve bölgesel istikrarsızlığı desteklemeleri, bu mücadeleyi çoğu zaman tek başımıza verdiğimizi göstermiştir.
Ancak feraset sahibi milletimiz her zaman devletinin yanında olmuştur ve olmaya devam edecektir. Biz de sivil toplum örgütleri olarak bu aziz milletin bir parçası olmakla iftihar ediyoruz. Bölgemizde yaşanan gelişmeler doğrultusunda, ülkemizin huzur ve güvenliği için devletimizin bu zalim, katil ve canilere karşı aldığı her kararın arkasında olduğumuzu ve atılan her adımı desteklediğimizi ifade ediyoruz. Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da tüm zorlukların üstesinden birlik ve beraberlik içinde geleceğimizden kimsenin kuşkusu olmamalıdır.
Türkiye bir barış ülkesidir. Türkiye, bölgesinde ve dünyada barışın anahtarıdır.
Yolumuza çıkarılan tüm engellere ve saldırılara rağmen, ulusal güvenliğimizin korunması, yeni insani krizlerin önlenmesi ve bölgemizde barışın tesis edilmesi için çaba gösteren devletimizin ve ordumuzun destekçisi olmaya ve gerektiğinde yanlarında mücadele etmeye hazır olduğumuzu tüm dünyaya ilan etmek istiyoruz.
Fedakar ecdadımızın ve kahraman şehitlerimizin emaneti bu vatana, her koşulda sahip çıkacağımızı, devlet-millet bütünleşmesiyle mücadelemizi ele ele, omuz omuza vereceğimizi bir kez daha dünyaya haykırıyoruz."