Prof. Dr. Şeref Kömürcü, dünyada her yıl milyonlarca kişi kansere yakalandığına dikkat çekti. Son yıllarda kanser tedavilerinde ortaya çıkan gelişmelerin, hastaların yaşam kalitesini ve süresini arttırdığını kaydeden Kömürcü, "Kanser tedavisinde en önemli yöntemlerden biri olan kemoterapiden başarılı sonuçlar elde etmenin yolu; onkoloji ekibi, hasta ve yakınlarının tedavi sürecinde işbirliği halinde olmasından geçiyor." dedi.
Prof. Dr. Şeref Kömürcü, son yıllarda kanser tedavisinde uygulanan kemoterapi hakkında bilgiler verdi. Kanser tedavisi için kullanılan ilaçlı tedavilere genel olarak kemoterapi adı verildiğini belirten Kömürcü, kanser hücrelerinin kontrolsüz bölündüğünü ve çoğaldığını söyledi. Kemoterapi sayesinde birçok farklı etki mekanizmalarıyla kanser hücreleri ortadan kaldırılır veya büyümesinin engellendiğini aktaran Kömürcü, "Kanser tedavilerinde kullanılan ilaçların etkisi en çok hızlı büyüyen kanser hücreleri üzerinedir. Vücutta kanser hücreleri dışında hızlı büyüyen hücreler de vardır. Bu nedenle bu ilaçların yan etkileri en sık bu hızlı büyüyen hücrelerde görülmektedir. Özellikle sitotoksik ajan olan kemoterapiler saçlardaki hızlı büyüyen kıl foliküllerine yan etki ederek, saç dökülmelerine neden olmaktadır. Mide bağırsak sistemindeki mukoza hücreleri de hızlı bölünen hücreler olduklarından kemoterapinin bunlar üzerinde de bulantı, kusma, karın ağrısı, ishal gibi yan etkileri olabilmektedir." dedi.
ŞİDDETLİ BULANTI VE ANİ TANSİYON DÜŞMESİ DURUMUNDA VAKİT KAYBETMEDEN DOKTORA BAŞVURUN
Kemoterapi tedavisi sırasında hasta ve hasta yakınlarının süreçle ilgili detaylı olarak bilgilendirilmelerinin çok önemli olduğunu kaydeden Kömürcü, hastalar ve hasta yakınları hangi sorunla nasıl baş edecekleri, hangi durumlarda onkoloji ekibine başvuracakları konusunda bilgilendirilmesi gerektiğini söyledi. Beklenmedik ve hastanın genel durumunu kötü etkileyen bir durum olduğunda mutlaka acile başvurulması gerektiğini vurgulayan Kömürcü, "Kanser tedavi sürecinde tıbbi onkoloji ekibi moderatör görevi yapmaktadır. Bu nedenle hastalar sorun yaşadıklarında mutlaka onkoloji ekibine haber vermelidir. Hastaların onkoloji ekibine hemen haber vermesi gereken durumlar; şiddetli bulantı ve kusma, ani tansiyon düşmesi, ateşin 38 derecenin üstüne çıkması ve ciddi bir enfeksiyon geçirilmesidir." açıklamasında bulundu.
KANSER HASTALARININ TAKİBİ TEK MERKEZDE YAPILMALI
Kanser tedavisi sırasında dikkat edilmesi gereken konuların başında, hastanın takibinin tek bir merkezde yapılması gerektiğin altını çizen Kömürcü, kanser tanısı konulduktan sonra hasta ve hasta yakınları ikinci belki de üçüncü görüş alma arayışı içine girebileceklerini söyledi. Kömürcü, "Hastalar erken dönemde farklı doktor görüşleri almalı çıkarılan tedavi planlarının birbirine yakın olup olmadığına bakmalıdır. Bu aşamadan sonra tedaviye geçildiğinde hastalar mutlaka tek merkezin kontrolünde kalmalıdır. Kanser yönetiminde bazen birden fazla doğru yöntem olabilir. Hastaların bu doğrulardan kendisi için en uygun olduğunu düşündüğünü seçip o yönde tedavi alması gereklidir. Kanser tedavi sürecinde yapılacak en önemli hata tedaviye bir merkezin önerdiği planla başlayıp, yarısında başka bir merkezin önerdiği tedavi planına geçmektir. Bu hastanın düzgün takip edilmemesine ve tedavide bazı açık noktaların kalmasına neden olabilir." diye konuştu.
EŞ DOST TAVSİYESİ İLE BİTKİ VE İLAÇ KARIŞIMLARI ALMAK DAHA ÇOK HASTA EDEBİLİR
Kanser hastaları ve hasta yakınlarının alternatif tıp konusunda genellikle çok fazla şey duyduklarını ancak nasıl davranılması gerektiğinin bilinmediğini dile getiren Kömürcü, kanser tedavisinde tamamlayıcı tıp ve alternatif tıp uygulamalarının bulunduğunu belirtti. Hastaların kemoterapi, cerrahi tedaviler sırasında yaşadığı ya da yaşayabilecekleri sorunları desteklemek amacıyla bazı tamamlayıcı tıp yöntemlerinin kullanılabildiğine vurgu yapan Kömürcü, konuşmasına şu şekilde devam etti: "Hastalar bu uygulamalara mutlaka kendi onkoloji ekiplerini bilgilendirerek başvurmalıdır. Kulaktan dolma bilgiler ve eş dost tavsiyesi ile öğrenilen alternatif tıp yöntemlerinden ise kesinlikle uzak durulmalıdır. Standart tedavi yöntemleri yerine kanseri tedavi ettiği söylenen bir takım uygulamalar, kemoterapi ilaçlarının karaciğerden atılım hızını etkileyebilmektedir. Farklı bitkiler ve ilaçlar kemoterapi ilaçlarının atılım hızını yavaşlatarak, hastanın 2-3 kat yüksek doz kemoterapi almışçasına önemli yan etkiler yaşamasına neden olabilmektedir. Bu uygulamalar aynı zamanda ilaçların atılım hızını arttırarak kemoterapinin tedavi edici etkisini azaltabilmektedir."
KEMOTERAPİ GÜNLERİNDE GREYFURT VE NAR TÜKETİLMEMELİ
Kemoterapi sırasında hastaların özen göstermeleri gereken bir konunun da beslenme olduğunu ifade eden Kömürcü, hastaların özellikle kemoterapi günlerinde 1-2 gün boyunca nar ve greyfurt yememelerinin tavsiye edildiğini hatırlattı. Yüksek doz vitaminlerin kullanılmasının, dinlenme fazındaki bir kanser hücresinin aktif bölünme ve çoğalma fazına geçirerek kanserin ilerlemesine neden olabilmekte olduğunu vurgulayan Kömürcü, "Bu nedenle, hasta doğal gıdalarla yeterince besleniyorsa yüksek doz vitamin takviyesi almasını önerilmemektedir. Eksikliği görülen bir vitamin varsa ve hasta bu vitamini doğal yollardan alamıyorsa takviye verilmektedir. Bunun haricinde kanser hastaları dışarıdaki pişmemiş gıdalardan, salata türü iyi yıkanması gereken besinlerden uzak durmalıdır. Kemoterapi dönemindeki enfeksiyona yatkınlık, hijyenik kurallara daha çok dikkat edilmesini gerektirmektedir." diye konuştu. CİHAN