Türk sanatlarından biri olan tesbihin, ebru, hat gibi ülkedeki yeri oldukça sağlam. 'Hastası'nın çok, ustasının az olduğu tesbih sanatında özellikle aranan tür ise damla kehribar. Damla Kehribar, aslında milyonlarca yıl önce yaşamış tropik ve yarı tropik ormanlardaki ağaçların salgıladığı reçinenin, toprak altında kaldıktan sonra bazı bileşenlerini yitirip kimyasal değişikliğe uğraması sonucu meydana gelmiş, fosilleşmiş kalıntılarından oluşan kıymetli bir taş.
Türk tespih ustalarının sihirli dokunuşları ile farklı bir görünüm kazanan damla kehribar, ayrıca bir şifa kaynağı. Eklem tutulmalarının yanında boyun fıtığı ile guatra iyi geldiği bilinen kehribar, sarılık, alerji için de kullanılıyor. Damla Kehribar'ın tarihten bugüne geliş yolculuğu da hayli uzun.
KEHRİBAR'IN TARİHİNE YOLCULUK
İnsanların kehribara olan ilgilerinin, arkeolojik kazılar sonucu taş devrine kadar uzandığı görülüyor. Polonya, Litvanya ve Estonya gibi Baltık Ülkeleri'nin çoğunda yapılan kazılarda kehribardan yapılmış objelere rastlanıyor. Bu yönü ile kehribar, antik çağlarda dekoratif amaçlı kullanılan doğal bir malzeme iken zamanla insanlar, Damla Kehribar'ın güzel kokusu ve kolay işlenebilir olma özellikleri yanında sağlığa ilişkin faydalarını da keşfederek bu gösterişli taşı şifa amacı ile kullanmaya başlıyor. Kolye yapımı ile başlayan bu serüven, Türk tespih ustalarının elinde muhteşem bir sanata dönüşerek tüm İslam Dünyası'nın dikkatini bu zikir taneleri ve onlara estetik değer katan ustalarının üzerine çekiyor.
Türk tespih ustalarının sihirli dokunuşları ile farklı bir görünüm kazanan damla kehribarın işlemeye elverişli sertlikte olanının ender bulunması, ekonomik değerini daha da arttırarak kıymetli taşlar sınıfında yerini alıyor. 1900'lü yılların ikinci çeyreğinden itibaren Almanya'da ateşe dayanıklı tüketim malzemesi üzerinde çalışmalar devam ederken kimyasal malzemeler ile fermante edilerek bir sanayi malzemesi olarak da kullanılıyor. Ancak bu yöntem üretilen ateşe dayanıklı maddeler zamanla karama sorunu ile karşılaştığı için üretici ve tüketiciler arasında istenmeyen bir özellik olarak nitelendirilmiş. Bu olumsuz etkiye 2.Dünya Savaşı'nın yıkıcı etkileri de eklenince bu yöntemle üretim sona eriyor. Bu yöntemle üretilen ürünlerden elde edilen malzemelerin renkleri ve kullanıldıkça renk değiştirmeleri tespih severler arasında rağbet gömesine ve sevilmesine neden oluyor. Zamanla bu malzemelerde yapılan tespihler sıkma ve Osmanlı Sıkma adı ile anılıyor. Ancak burada hikayelendirilen Damla Kehribar, tamamen doğal olup hiçbir kimyasal işlemle karşılaşmamış doğada bulunan bir malzeme.
Bugüne gelene kadar insanların deniz kıyılarından, sahillerden ırmak yataklarından topladıkları Damla Kehribar parçaları şu an modern madencilik teknikleri kullanılarak çıkartılıyor. Kehribar taşına dünyanın farklı bölgelerinde rastlanmakla birlikte, oluşma zamanı ve dönem şartlarına bağlı olarak farklı sertliklere ve renklere göre kehribar oluşumlarına rastlanıyor.
Baltık Denizi ülkelerinden elde edilen kehribar taşı, mücevher ve tespih üretimi ve ticaretinde en gözde olanı. Dünyanın farklı coğrafyalarında, her yıl yüzlerce ton üretim yapılmasına rağmen bu miktarın yüzde olarak çok küçük bir miktarı tespih yapımında kullanılacak kalitede.
DAMLA KEHRİBAR'I YE ŞİFA BUL
Kehribarın, bir dekarasyon ya da ziynet eşyası olarak kullanımından daha da önemli kılan, kehribarın insan sağlığına olumlu bir etki yaptığı yönündeki inanç. Ustaların tabiri ile kendisi ile tanışanların müptelası olacakları kadar çekici ve etkileyici bir taş olan kehribar, insan sağlığına olan etkilerinden dolayı şifalı olarak kabul ediliyor. Kehribarın insan vücuduna birçok olumlu etkisi olduğuna inanılıyor. Bu taşın, tespih, takı aksesuarı olarak çok sık bir şekilde kullanıldığı bilinirken artık ilaç olarak da kullanılmaya başlandığı görülüyor.
Talat Özbek, Tespihçi Bülbül ailesinin 3. kuşak tesbih ustası. Talat Özbek, damla kehribarın sadece aksesuar olarak kullanılmadığını anlatarak uzun yıllardır damla kehribar tozu yediğini söylüyor: "Üç kuşaktır tespih işi ile uğraşıyoruz, malzeme olarak damla kehribar kullanıyoruz, defalarca denenmiş, insanlar tarafından uygulanmış, faydaları var. Ben de yüksek miktarda elektrik vardı, şu damla kehribarı taktıktan sonra, hiç öyle bir sorunla karşılaşmadım. Biz bunun tornada çalışırken çıkan talaşını da atmıyoruz. Guatr için, sarılık için, alerji için gelip isteyenlere veriyoruz. Bunu böylece de yesen olur bala katıp yesen de olur, zaten bunu Rusya'da da ilaç sanayinde kullanılıyor. Çok faydalı bir malzemedir, bize rica edenlere, yaptığımız damla kehribarın talaşını poşetleyip Allah rızası için veriyoruz."
Damla kehribarın ilaç olarak kullanmanın bilimsel bir geçerliliğinin olup olmadığı şeklindeki soruya ise şu cevabı veriyor: "İnternetten girip de araştırabilirsiniz. Bunu biz değil bütün dünya kabul ediyor. Rusya bölgesinden Baltık denizinden çıkan kehribar, onun haricindekilerin hiçbir şekilde faydası yok. Kendim çok yedim. Bu karaciğerin dostu, karaciğeri tertemiz yapıyor, alerjiye, strese bire bir." Özbek, tornaya takılan damla kehribardan çıkan talaşı ise kameraların önünde yiyor.
DOLAR'DAKİ ARTIŞ TESPİHÇİLERİ VURDU
Piyasalar yön konusunda doları izlemeye devam ederken tespih ustaları ve tespih hastaları döviz kurlarındaki artışlardan olumsuz etkilenen kesimler arasında yer alıyor. Doların 3 TL'yi aşması hammaddesi ithalata dayanan tüm sektörleri etkilediği gibi tespih fiyatlarını da etkiledi. Dolar/TL kurunda çıkış trendinin devam etmesine tespih yapımında kullanılan en önemli malzemelerden biri olarak kabul edilen Damla Kehribar'ın gram fiyatının 14$'a yükselmesi de eklenince hem tespih ustaları hem de tespih severler üzüldü.
Aslen Erzurumlu olmalarına rağmen Ankara'nın tespihci sülalesi olarak bilinen Bülbül ailesinin tespih ustaları ve bu ailenin 3 kuşak temsilcilerinden Tuncay Bülbül, döviz fiyatlarındaki yükselişin tespih ustalarını ve tespih severleri olumsuz yönde etkilediğini vurgulayarak, "Dolar ve euronun artışı, bizim ham maddeler dışarıdan geldiği için çok olumsuz etkiledi. Türk Lirası bazına çevirdiğimiz zaman ciddi rakamlar ortaya çıkıyor, daha cazip bir hale gelmesi için doların ve euronun daha düşük olması lazım. Dövizdeki artışlardan dolayı işlerimiz yüzde 75 oranında düştü." diyor. Bülbül, tespih severlerin bilinçli bir tüketici kesmi olduğunu belirterek, "Müşteri her zaman ne kadar ucuz alırım ne kadar ekonomik bir tesbih sahibi olurum bilincinde olduğu için dövizdeki artışlar bizi olumsuz bir şekilde etkilemiştir." ifadelerini kullanıyor.
DÖVİZ FİYATLARINDAKİ ARTIŞLAR ÜRETİCİLERİ İMİTASYON MALZEME KULLANMAYA ZORLUYOR
Dolar/TL paritesinin yükselmesinin girdi maliyetini arttırması dolayısı ile tespih severin eline ulaşan son ürünün fiyatının artmasına neden olduğunun altını çizen Tuncay Bülbül, "Dövizdeki bu artış bazı ustaların imitasyon malzeme kullanarak üretim yapmaya zorluyor. Sağlık açısından imitasyon malzeme kullanılarak yapılan malzemeleri tavsiye etmiyoruz." uyarısında bulunuyor. İnsanların kehribara gösterdikleri ilginin altında bu taşın özelliklerinin yattığını anlatan Bülbül, şu bilgileri paylaşıyor: "Kehribar taşının en büyük özelliği vücuttaki elektiriği alması, vücudu rahatlatması, bizim gibi stresli bir ülkede stresi tamamen sıfıra getirmesidir. Kehribar taşı Çin'de kutsal bir malzemedir. Bitkisel bir malzeme olarak ilaç saniyinde kullanılmaktadır. Sarılık hastalığına, guatr hastalığına, alerjiye bir çok hastalığa iyi geldiği bilinmektedir, insanlar sağlıklı kalmak istiyorsa kehribar kolye, bileklik ve tesbih kullansınlar."
ATATÜRK'E YAPTIKLARI TESPİHLER ANITKABİR'DE SERGİLENİYOR
İhsan Bülbül ise babasının, Atatürk'e yaptığı tespihlerin Anıtkabir'de sergilendiğin anlatıyor. Ustalığı babası Hamit Usta'dan öğrendiğini babasının ise dedesinden öğrendiğini ifade eden İhsan Bülbül, Ankara'da amca çocukları ve yeğenler olarak şu an otuza yakın kişinin tespih sanatı ile uğraştığını söylüyor. Bugüne kadar pek çok siyasetçiye tespih yapan ailenin 2 kuşak temsilcisi İhsan Bülbül usta işi babası Hamit Usta'dan öğrendiğini babasının ise dedesinden öğrendiğini ifade ederek Ankara'da amca çocukları ve yeğenler olarak şu an otuza yakın kişinin ile tespih sanatı ile uğraştığını alatıyor.
Babasından 7 yaşında öğrendiği tespih sanatını 58 yıldır devam ettirdiğini aktaran İhsan Bülbül, kaliteli tespihin doğal malzeme ile yapılan tespihler olduğunu söyleyerek tespihe değer katan en önemli şeyin ustanın el emeği olduğunun altını çiziyor. Bülbül, önemli bir detaya dikkat çekiyor: "Yapay malzemelerde kullanılan kimyasal maddeler kanserojen etki yapıyor. Doğal malzemelerde kimyevi madde kullanılmadığı için insan bedenine zarar vermiyor. Kimyasal maddeler kullanılarak yapılan tespihlerin yapılmasını ve kullanılmasını tavsiye etmiyoruz. Kimyasal malzemeler kullanılarak yapılan tespih kullanan ömürden çeker, kimyasal tespih hastalık yapar."
TESPİH BİR SÜRE SONRA YAŞIYORMUŞ GİBİ GELİYOR
Türk ustaların yapmış olduğu bütün tespihlerin estetik ve sanatsal açıdan birçok değer taşıdığını söyleyen 3. kuşak tespih ustalarından Sinan Bülbül, Türkiye'deki tespih sevgisinin, tespih sanatının gelişmesinde ve dünyaca tanınmasında en önemli etken olduğunu belirtiyor. "Biz elimizden geldiği kadar bu sanatı daha ileri götürmeye, sevdirmeye çalışıyoruz, bunları yaparken insanlara doğal malzemeleri, belli bir zaman sonra daha kıymetli olacak malzemeleri kullanmalarını tavsiye ediyoruz." diyen Bülbül, Damla Kehribar kullanılarak yapılan tespihlerin bir zaman sonra yaşıyormuş gibi geldiğine dikkat çekiyor. Sinan Bülbül "Doğal malzeme kullanılarak yapılan bir tespih renk alıyor sonra içinde damarlar oluşuyor, insana her gün farklı farklı gelmeye başlıyor. Tespih ve kolleksiyoner arasında bir bağ oluşuyor. Bu bağ insan manevi bir huzur veriyor. Bu sevginin temelinde bu duygular var." diyor.
TESPİH, USTASINI TANITIR
Tespihe değer katan şeyin ustanın tarzı olduğunu vurgulayan Bülbül, tespih ve sahibi arasındaki manevi bağa dikkat çekiyor: "Ölçülerinden, imamesinden, hitamesinden hangi usta yapmış diye tanınır. Tespihi çekmek, sevmek insanı mutlu eder. Tespihi bir noktaya getiren insanlarda tespih bir hastalık mı diyeyim, öyle koleksiyonerler var ki birçok tesbihi olduğu halde bir yenisini aldığı zaman aynı sevgiyi yaşıyor, mutlu oluyor. Siz de bu insanları mutlu ettiğiniz zaman mutlu oluyorsunuz." CİHAN