Üstad Hazretleri'nden teselli ve zulüm dönemi tespitleri

Okuma Süresi 3 dkYayınlanma Cuma, Mart 23 2018
''Bu eski ve yeni iki Medrese-i Yusufiyedeki şiddetli imtihanda sarsılmayan ve dersinden vazgeçmeyen ve yakıcı çorbadan ağızları yandığı halde talebeliğini bırakmayan ve bu kadar tehacüme karşı kuvve-i maneviyesi kırılmayan zâtları ehl-i hakikat ve nesl-i âti alkışlayacakları gibi, melaike ve ruhanîler dahi alkışlıyorlar diye kanaatım var.''
Cemil Tokpınar / Tr724
ÜSTAD’DAN TESBİTLER VE TESELLİLER

Bugün Üstad Bediüzzaman Said Nursî Hazretlerinin vefat yıl dönümü. 83 yıllık ömrünü iman ve Kur’an hizmetine vakfetmiş, bu uğurda emsalsiz çile ve işkencelere maruz kalmış, davası için her şeyini feda etmiş bu büyük müceddidin ve talebelerinin yaşadıkları, bugün yaşadıklarımıza o kadar çok benziyor ki, âdeta “olaylar aynı, şahıslar ve zaman değişmiş” diyebiliriz.

Ömrünün 35 yılını sürgünde esir gibi geçiren, beş kez mahkemeye çıkan, üç defa hapse giren, 21 defa zehirlenen Üstad Hazretlerinin özellikle hapisteyken yazdığı mektuplar günümüzdeki olaylara, perde gerisine ve hikmetlerine ışık tutuyor. Bu yüzden bugün ben fazla bir şey yazmayıp o mektuplardan iktibaslar yapacağım. Okuyunca göreceksiniz ki, sanki o günlerle birlikte bugünleri de yazmış, yorumlamış, tesbitlerde bulunup teselliler vermiş.

Evet, ben çekiliyorum, söz, söz sultanı Üstad Bediüzzaman Hazretlerinin:

Siz bu şiddetli imtihana girmek ve inceden inceye sizi kaç defa “altın mı, bakır mı” diye mihenge vurmak ve her cihette sizi insafsızca tecrübe etmek ve nefislerinizin hisseleri ve desiseleri var mı yok mu üç-dört eleklerle elenmek; hâlisane, sırf hak ve hakikat namına olan hizmetinize pek çok lüzumu vardı ki; kader-i İlahî ve inayet-i Rabbaniye müsaade ediyor. Çünki böyle meydan-ı imtihanda inadcı ve bahaneci insafsız muarızların karşısında teşhir edilmesinden herkes anladı ki: Hiç bir hile, hiç bir enaniyet, hiçbir garaz, hiçbir dünyevî ve uhrevî ve şahsî menfaat karışmayarak, tam hâlis, hak ve hakikattan geliyor. Eğer perde altında kalsaydı, çok manalar verilebilirdi. Daha avam-ı ehl-i iman itimad etmezdi. “Belki bizi kandırırlar” ve havas kısmı dahi vesvese ederdi. Belki bazı ehl-i makamat gibi kendilerini satmak, itimad kazanmak için böyle yapıyorlar diye daha tam kanaa

Bu haberler de ilginizi çekebilir