CHP Eskişehir Milletvekili ve Parti Meclisi Üyesi Gaye Usluer, özel okullara yapılan polis baskınlarıyla ilgili değerlendirmelerde bulundu. Özel okullara yapılan baskınların milli eğitime hiçbir katkısı olmayacağını belirten Usluer, "Bu baskınların ne eğitime ne öğretime hiçbir katkısı olmayacak davranışlardır. Anaokullarına baskınlar düzenlemek, küçük çocukları baskı altına almak, dolayısıyla aileleri baskı altında almak AKP'nin kendi çıkarları doğrultusunda eğitim üzerindeki oynamalarından başka bir şey değildir." diye konuştu.
CHP Eskişehir Milletvekili ve Parti Meclisi Üyesi Prof.Dr. Gaye Usluer, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde (TBMM) basın toplantısı düzenledi. Son 12 yılda Milli Eğitim Bakanlığı'nın en kaotik, en sorumlu, en sorunlu ve sorunların çözülmediği bir bakanlık durumuna geldiğini belirten Usluer, "12 yılda değişen bakanlar her biri farkı sistemleri getirmeye çalıştılar. Devlette süreklilik esasken farklı sistemler eğitimdeki çıkması ortaya çıkardı." dedi.
Okulların açıklamasına 1 aydan daha kısa bir süre kaldığını belirten Usluer, "Atanamayan öğretmen adayları sorun, sınav sistemindeki olumsuzluklar ve bunların öğrencilere, velilere yansımaları bir sorun, istedikleri okula yerleşemeyen istemedikleri halde zorla evlerine yakın bir okula yerleştirilen öğrenciler bir sorun, dershaneleri kapattık deyip bazı dershaneler temel liseye dönüştürüldü, aslında bu temel liseler lise adı altında dershane eğitimine devam edecek kurumlar. Bunların bu yeni dönemde ne olacağı meçhul ve yine Anayasa Mahkemesi dershaneleri kapatma kararını iptal etti, buna karşı çıkartılan yönetmelik ve alternatif yollardan bir anlamda hukukun arkasından dolanarak dershaneleri yok etmeye yönelik çalışmalar eğitim sistemini düzeltmekten uzak, sadece ve sadece hükümetin kendisi açısından olumlu bulduğu davranışları oluşturma çabasından başka bir şey değildir." ifadelerini kullandı.
Hükümetin eğitimde kendi paralelini oluşturduğunu anlatan Usluer, "TÜRGEV bugün eğitimde alternatif bir unsur olmuştur; valilerle, milli eğitim müdürleri ile illerde AKP'li belediye başkanlarıyla sıfatsız ancak Cumhurbaşkanı'nın oğlunun başkanı olması sıfatıyla çalışmalarını sürdüren, yurtlar açan, bir anlamda çocuklarımızın geleceğine hakim olmak isteyen bir paralel örgüt olarak karşımıza çıkmaktadır." dedi.
"AİLELERİ BASKI ALTINDA ALMAK AKP'NİN KENDİ ÇIKARLARI DOĞRULTUSUNDA EĞİTİM ÜZERİNDEKİ OYNAMALARINDAN BAŞKA BİR ŞEY DEĞİL"
Geçici hükümet tarafından, geçici hükümetin geçici Milli Eğitim Bakanı tarafından açıklanan rakamlara göre ağustos ayı içerisinde 37 bin öğretmen ataması yapılacağını kaydeden Usluer, şu soruları yöneltti: "Peki öğretmen açığı sayımız ne kadardır? Öğretmen açığı sayımız 120 bindir. Yani atama yapılacak kadro sayısı olması gerekenin dörtte biri kadardır neredeyse. Öte yandan bu yıl yeni 180 bin kişiye pedagojik formasyon verilmiştir, bu yeni pedagojik formasyon alanlarla birlikte atamayı bekleyen öğretmen sayısı 420 bindir. Sorum şu zaten; öğretmen sayısı ihtiyacın çok üzerinde iken, 180 bin pedagojik formasyon alan diğer fakülte mezunları bu kadar kısa sürede bir formasyon ile öğretmen eğitimi almış kişilerin eşdeğeri nasıl olabilmekte? 37 bin kişiyi atadığınızda 120 bin ihtiyaç olduğuna göre, ihtiyaç duyulan alanlara boşlukları nasıl dolduracaksınız? Öğretmenleri ücretli çalıştırarak, bir diğer adı ile öğretmenleri taşeron işçi konumuna getirerek; güvencesiz, asgari ücretin altında, aile yardımı almaksızın, işten çıkarılma korkusu ile baş başa ve emeklerinin karşılığını vermeksizin çalıştırmaya devam edecek misiniz?"
Usluer, açıklamalarının ardından basın mensuplarının sorularını cevapladı. Bir gazetecinin, "Terör olayları devam ederken özel okullara yapılan baskınları nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusuna Usluer, şu cevabı verdi: "Bunların denetim olmadığını düşünüyorum. Önce bunları denetim adı altında salt baskın olarak değerlendirmemiz lazım. Hükümet, Adalet ve Kalkınma Partisi'nin iktidarındaki hükümet kendi paralelini yarattı. Paraleli ile bir uzlaşı altında tek çizgide yürürken çizgiler ikiye çıktıktan sonra kendi yarattığı kurumları boşaltmaya, kendi yarattığı kurumları sindirmeye çalışıyor. Bu noktada buraya kadar birlikte yürürken, buraya kadar her işi birlikte oluştururken, planlamaları yaparken aklınız neredeydi, şimdi mi aklınız başınıza geldi, diye sormak istiyorum. Bunlar milli eğitime hiçbir katkısı olmayacak; ne eğitime ne öğretime hiçbir katkısı olmayacak davranışlardır. Anaokullarına baskınlar düzenlemek, küçük çocukları baskı altına almak, dolayısıyla aileleri baskı altında almak AKP'nin kendi çıkarları doğrultusunda eğitim üzerindeki oynamalarından başka bir şey değildir." CİHAN