Üniversite Katılımcıları Derneği'nden (ÜKD) yapılan açıklamada geçen hafta İstanbul’da yaşanan depremlerin hazırlık açısından üniversitelerin de sınıfta kaldığını gösterdiği belirtildi.
5,8 büyüklüğündeki depremin hemen ardından İstanbul Üniversitesi ve İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa’dan bazı fakülte binalarının aldığı hasarın hatırlatıldığı açıklamada “Asıl mesele, bu hasar karşısında üniversite bürokrasisinin aldığı tutumda kendisini gösteriyor. Depremin hemen ardından İstanbul Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi’nin Çapa’daki binasında çekilen ve hasarı gözler önüne seren fotoğraflar medyada yer aldı. Binanın aldığı hasar karşısında yapılması gereken ilk şeyin binanın hemen kullanıma kapatılması ve hasar tespiti yapılması olduğu halde, fakülte yönetimi tarafından binanın kullanımına ve eğitime devam edilmesi yaklaşımı benimsendi” denildi.
'HASARLI BİNALARDA EĞİTİME DERHAL ARA VERİLMELİ'
İstanbul Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi’nde de benzer bir durumun yaşandığına dikkat çeken ÜKD açıklamasında, İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa’da ise Veteriner Fakültesi ve Mühendislik Fakültesi’nin eski binalarının depremde ciddi derecede hasar aldığı ifade edildi.
Üniversite yönetiminin yaptığı toplantıda binaların boşaltılacağını, geçici bir çözüm arayışı içinde olunduğunu belirtmesine karşın eğitime ara verilmesinin kendi yetkileri dâhilinde olmadığını, içinde bulunulan hafta için derslerde yoklama alınmamasını, öğrencilerin ya da personelin bir görev için zorlanmamasını talep ettiğini hatırlatan ÜKD açıklamasında şöyle denildi:
“Bu yaklaşım, ilkine göre bir derece daha sağduyulu olmakla birlikte, alınması gereken en temel önlem alınmış değil. Kimin yetkisi dâhilinde olursa olsun, alınması gereken ilk karar, binaları hasar gören bölümlerde eğitime derhal ara verilmesi ve binaların kullanımına son verilmesi olmalıdır. Hasarın düzeyinin, binaların bir başka depreme dayanıp dayanmayacağının tartışma konusu yapılması, binaları kullanan binlerce insanın yaşamını tehlikeye atmaktan başka bir anlam taşımamaktadır.
Bu hassasiyeti Milli Eğitim Bakanlığı bile göstermişken, üniversitelerin mevcut yaklaşımı kabul edilemez.”
ACİL ÇIKIŞ KAPILARI ‘GÜVENLİK’ GEREKÇESİYLE KİLİTLİ TUTULUYOR
ÜKD yaşananların gösterdiği bir başka vahim durumun da deprem ya da başka bir felaket karşısında herhangi bir acil durum planı olmayışı olduğuna dikkat çekti. ÜKD’den yapılan açıklamada “Deprem sırasında öğrencilerin ve personelin nasıl davranacağı, sonrasında binaların nasıl tahliye edileceği, nerede toplanılacağı gibi konularda hiç kimsenin fikri yok gibi görünmektedir. Varsa da bu fikri kimse bilmemektedir. Üniversite binalarının ana giriş kapıları dışındaki kapıların, özellikle de acil çıkış kapılarının ‘güvenlik’ gerekçesiyle kilitli tutulması hiçbir şekilde kabul edilemez” denildi.
SORUMLULUĞA DAVET
Üniversitelerdeki öğrencilerin, akademik ve idari personelin can güvenliğinin sağlandığı şartlarda eğitim ve araştırma faaliyetlerinin sürdürülmesinin devletin sorumluluğunda olduğunu vurgulayan ÜKD, üniversite yönetimlerini, YÖK’ü, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nı bu sorumluluğu acilen yerine getirmeye çağırdı. ÜKD açıklamasında “hasarlı binalara girmeyi reddeden üniversite bileşenlerinin haklı tepkilerini paylaşıyoruz” denildi.