Raporda, mektubun ulaşıldığı ileri sürülen dosyaya ‘oyma’ tekniği ile ulaşıldığı aktarılarak, şu tespitlerde bulunuluyor:
Bu dosyanın EXIF bilgisi mevcut değil yani dosyanın özelliklerine baktığımızda hangi makine ile çekildiği bilgileri yok. Bu bilgilerde lens bilgileri ve ISO bilgileri dahil yazıyor olmalıydı. Ancak bu dosyanın bu bilgileri tamamen silinmiş ya da manipüle edilmiş.
EXIF bilgileri rahatlıkla silinebilir. Mesela FREE EXIF EDITOR ile yapılabilir. Bu veriler dosyada olmadığı için bu dosya baştan şüpheli konumdadır. Ve zaten garip olan bu bilgiler sadece bu dosyada yok, diğer tüm dosyalarda mevcut. Bu durum da bu dosyanın şüpheliliğini artırıyor. Bu resim daha sonra kesilmiş, küçültülmüş ve EXIF bilgileri silinmiş. iPhone’da bir fotoğraf editörü ile bunu kesse dahi yine de EXIF bilgileri mevcut olur. Bu maddeler nedeniyle dosyanın içeriğinin gerçeğe uygunluğu dahi test edilemez. Aynı şekilde dosyada üst bilgi olmadığından, dosyanın kime ait olduğunun saptanması da mümkün değildir.
Hukukçu Gökhan Güneş’in konuyla ilgili paylaşımları şöyle:
İŞTE SKANDALIN BELGESİ!
1. Bugün sizlerle, Hükümetin AİHM’i manipüle edebilmek için Başer/Özçelik dosyasına delil olarak sunduğu ancak gerçekte hiç olmayan uydurma mektupla ilgili alınmış uzman görüşünü paylaşacağım.
2.Uzman görüşüne göre; mektubun bulunduğu dosyaya oyma tekniği ile erişilmiştir. Yani, Flash Disk formatlanmıştır. Yine, dosya çok küçük boyuttadır ve tamamen kırpılmıştır. Mektuba ait fotoğraf önce yüklenip sonra silinmiş ve birkaç işlem sonra formatlanarak bu hale getirilmiştir.
3. Bu işlemler yapılırken eski tarihli bir makine kullanılmış ya da tarihi geçmişe alınmıştır. Uydurulan mektuptaki imza ile bu mektuptan önce yazılan mektuptaki imza da bire bir aynıdır. Bunun sebebi ise imza kısmının doğrudan kopyalanıp uydurulan mektuba yapıştırılmasıdır.
4. Ancak, uzman görüşüne göre bir insanın 2 yıl arayla aynı imzayı atması mümkün değildir. Ayrıca, mektup üzerindeki lekeler bile aynıdır. Zira “hasebiyle” kelimesini bile yazmaktan aciz sahtekarlar, uydurdukları mektubun zeminini değiştirmeyi de akıl edememişlerdir.
5. Uzman görüşüne göre bu mektup orijinal olmayıp sonradan oluşturulmuştur ve dijital veri olarak bulunması gereken en önemli bilgilerin eksikliği nedeniyle de dosyanın sahibinin kim olduğunu ispat mümkün değildir.
6. İşte Hükümet, acemi işi bu sahte mektubu savunmasına eklemiş ve güya başvurucuların talimat aldıklarını bu belgeyle ispata çalışmıştır! Ülke adına utanç ve uluslararası bir skandal vesikası olan bu belge de göstermiştir ki,
7. mağdurlardan elde edilen ve aylar sonra imajı alınan dijital materyale istenilen her belge ve bilginin yüklenmesi mümkündür. Rejim kolluğunun her tülü manipülasyonu yapabileceği, rejim yargısının da bunu sorgusuz sualsiz kabul edeceği bu belgeyle bir kez daha görülmüştür.
8. Herkesin ilk görüşte sahteliğini anlayabileceği bir belgeyi dahi AİHM’e sunmakta çekinmeyen Hükümetin, elinde somut bir delil olmadığı için ilgili ilgisiz her başvuruya eklediği (delil değeri olmayan) Bylock içeriklerinde neler yapabileceğini tahmin etmek zor olmasa gerektir.