“İnsanlar işsiz kalacak, şirketler batacak ve belki kimse ‘ben batıyorum’ diye bağırmayacak"

Türkiye AKP iktidarı kabul etmese de ekonomik bir krizin içinde. Merkez Bankası, faizleri yüzde 24 yükseltti. Bu faiz oranıyla Türkiye dünyada üçüncü sıraya yerleşti.

SHABER3.COM




Ekonomi yazarı Uğur Gürses’e göre Türkiye, henüz başında olduğumuz ekonomik krizin bir benzerini daha önce yaşamadı. Gürses “Şu anki durum herhangi bir ekonomik kriz değil. 1994, 2001 krizleriyle birlikte 2018 krizi tarihe, Türkiye’nin en büyük krizlerden biri olarak geçecek” diyor.

GazeteDuvar’dan İrfan Aktan’a konuşan ekonomist Uğur Gürses, ekonomik ve politik krizin Türkiye’yi 2023’e taşıyamayacağını ve 2020’de bizi yeni bir erken seçimin beklediğini düşünüyor. Gürses, Türkiye’nin derin bir resesyonla karşı karşıya olduğunun altını çiziyor ve ekliyor:

“İnsanlar işsiz kalacak, şirketler batacak ve belki kimse ‘ben batıyorum’ diye bağırmayacak.”

Uğur Gürses’e göre Türkiye daha krizin başında. Şöyle diyor:

“Kasap örneği iyi bir anekdot aslında. Bütün krizler finansal kesimden başlıyor; kurlar artıyor, faizler patlıyor. Bu da domino etkisiyle arka arkaya aşağıya ve giderek hane halkına, üreticiye ve toplam ekonomiye yansıyor. İnsanların kasaptan bir kilo et alırken bunu yarım kiloya, 400 grama düşürmesi, hane halkının zaten harcanabilir gelirlerinin küçüldüğünün farkında olduğunu gösteriyor. Normal maaşınız yatıyor ama satın alma gücünüz azaldığı için daha az mal ve hizmet satın alabiliyorsunuz.

Şu anda şirketlerin ciddi bir finansman, likidite sorunu var ve bankacılık sektörü de frene basmış durumda. Bankalar kredi vermekte isteksiz. Firmaların risk durumuna göre faizler en az yüzde 30’la başlayıp yüzde 40’a hatta faktoring kesiminde yüzde 60’lara çıkıyor. Bu rakamlar, verilen kredinin geri alımının zor olduğu anlamına geliyor. Zaten verilere bakıldığında kredilerde ciddi bir yavaşlama, hatta negatif bir ivme olduğu görülüyor.”

Çalışma sermayesini bile bulamayan firmaların önce tasarruf tedbirlerine gideceklerini ya da batacaklarını vurgulayan ekonomist Gürses, “Çünkü Türkiye borçla büyüyen bir ülke...Bol para dönemi geride kaldığı için şirketler zorlanacak ve finansman sorunu yaşayanlar “tasarruf önlemi” alacak. Tuvaletlerdeki kâğıtları azaltmaktan başlayıp personel yemeklerinden kısmaya ve giderek işçi çıkarmaya gidecekler” diyor.

“Bu sürece ilişkin bir takvim öngörüsünde bulunabiliyor musunuz?” sorusuna Uğur Gürses şu yanıtı veriyor:

“Yıl sonuna doğru bu domino etkisi gibi yaşanacak. Ama enflasyon artışı, dolayısıyla hane halkının harcanabilir gelirinin küçülmesi de devam edecek. Böylesi bir şok en çok yoksulları dövecek. Asgari ücretle geçinen 17 milyona yakın yoksul var. Onların harcama sepeti içinde hızlı tüketim malları, gıda, barınma, kira giderleri var. Halihazırda zaten gıdada yıllık fiyat artışı yüzde 20’de. Ama üretici fiyatları penceresinden baktığımızda bu rakam yüzde 30’ları geçmiş durumda.”

Peki bu durumda banka iflasları söz konusu olur mu?Uğur Gürses’in yanıtı şöyle:

“Muhtemelen yeniden yapılandırmalar, kurtarmalar olacaktır. Zaten işin potansiyel risk tarafı da o. Çünkü özel sektör borcunun bir bölümü, kamunun, yani bizlerin borcu haline dönüşecek. Bunu daha az hasarlı atlatmak için iktidar muhtemelen IMF’yle anlaşmak zorunda kalacak. Çünkü kartopu giderek büyüyor ve buna set çekebilecek olan ancak IMF gibi büyük bir kuruluştur. IMF, 100 milyar dolarlık bir paket yapıyoruz dediği an, kartopunu durdurursunuz. Onun için iş giderek büyümeden önlem alınması gerekiyor.”

Ekonomist Gürses’e göre, Türkiye’nin IMF’ye gitmesi dışında başka çaresi yok.

Uğur Gürses, önümüzdeki dönemde hane halkının harcamalarının daha da kısılacağı, halkın daha iktisatlı davranılacak bir döneme girildiğine dikkat çekiyor ve “Çünkü hem kur artışı bizi fakirleştirdi, hem enflasyon harcanabilir gelirimizi cebimizden aldı. Tekrar bütçeyi öğrenme dönemi geliyor. Ama tabii olan biteni kanıksamamak gerekir. “Ne bekliyordunuz ki” gibi yanlış bir tavır var. Bunları normalleştirmemek, kanıksamamak gerekiyor. İnsanlar kendi haklarına sahip çıktıkça Türkiye normalleşir” diyor.
<< Önceki Haber “İnsanlar işsiz kalacak, şirketler batacak ve belki... Sonraki Haber >>
ÖNE ÇIKAN HABERLER