Yeni tip Koronavirüs (Covid-19) salgını sırasında dünya genelinde uçak yolculukları durma noktasına geldi. Nisanda düşüş, geçen yılın aynı dönemine oranla yüzde 95 civarındaydı.
Bazı havayolu şirketleri hiç uçak kaldırmadı, bazıları ise tedarik zincirinin devamına katkıda bulunmak ve ne kadar olursa para kazanabilmek için kargo taşımacılığına yöneldi.
EASYJET VE RYANAIR SEFERLERE BAŞLADI
Uçuşlarını askıya alan birçok şirket şimdi yeniden seferlerine başlıyor. Easyjet, bu ayın başlarında uçuşlarına sınırlı sayıda seferle başladı.
Ryanair temmuzdan itibaren uçuşlarının yüzde 40'ını başlatacağını söylüyor. Sınırlı sayıda sefer başlatan Air France ve Lufthansa da talebe göre uçuşlarını artırmayı umuyor.
İngiltere'de ise 8 Haziran'da alınan bir kararla, ülkeye giriş yapanların iki hafta süreyle kendilerini karantinaya alma zorunluluğu getirildi. Bu karar, uçak yolculuğunu tercih edenlerin durumunu zorlaştırdı.
Fakat hükûmetin riskin düşük olduğu belli ülkeler için bu kuralı yakında kaldıracağı konuşuluyor. Böyle bir karar, insanların popüler turizm merkezlerine gidebilmelerini sağlayacak.
UÇAK YOLCULARI İÇİN RİSK VAR MI?
Passenger boards an EasyJet domestic flight at an airport in the United Kingdom on June 15, 2020
Peki yolcular, güvenli bir şekilde uçabilecek mi? Ya da enfeksiyon riski altında mı olacaklar?
İKİ ARKA YA DA İKİ ÖN SIRA KURALI
Covid-19, görece yeni bir virüs. Bu yüzden uçak yolcuları arasında virüsün nasıl yayılabileceğine dair yeterince veri yok. Ama daha önce solunum yolu hastalıklarının uçaklarda nasıl yayıldığına dair yapılmış araştırmalar var.
Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Hastalık Koruma ve Kontrol Merkezleri CDC, mevcut veriler ışığında ciddi enfeksiyonları bulunan kişilerin iki sıra önünde ve iki sıra arkasında oturan yolcuları takip etmeye çalışıyor.
2018'de Atlanta'daki Emory Üniversitesi tarafından yapılan bir araştırmada yolcular ve mürettebatın uçak içindeki hareketleri temel alınarak bunun hastalığın bulaşmasına nasıl etkisi olduğuna bakıldı.
"BİR METRE UZAKTAKİLER İÇİN RİSK YOK"
Bilgisayar modellemelerine dayandırılan araştırmada şu sonuca varıldı: "Zerrecik yoluyla bulaşan solunum yolu hastalıklarında, hasta kişiden bir metre daha uzakta oturan kişilere hastalık bulaşması muhtemel değil. Bu sebeple hastalığın bulaşma olasılığı bir ön ya da bir arka sırayla sınırlı."
Buna tezat bir şekilde, aynı bilim insanları tarafından yapılan başka bir araştırmada, gerçek hayat koşullarında Sars ya da grip vakalarında, hastaların sadece yakınındakilere değil, uzakta oturan yolculara da virüs bulaştırabileceğine işaret ediyordu.
Uzmanlar bu duruma şöyle bir açıklama getiriyor: "Hasta olan yolculardan bazıları, hastalığı zerrecikleri soluyarak değil, havaalanında, uçağa binerken ya da uçaktan çıkarken veya mikroplu yerlere temas ederek kapmış olabilir."
Simülasyonlar da kabin memurlarının uçak içinde farklı yerlere gittiği ve yolcularla yakın temasta bulunduğu için hastalık bulaştırabileceğine işaret ediyor ve hasta olan personelin uçmaması gerektiği belirtiliyor.
15 SAATLİK UÇUŞTA İKİ KORONAVİRÜS HASTASI VARDI
Kanada kamu sağlığı yetkilileri, Guangzhou-Toronto seferini yapan bir uçakta iki yolcuda Covid-19 bulunduğunu, ancak sonrasında başka bir hiçbir yolcunun hastalığa yakalanmadığını tespit ettiklerini söylüyor.
15 saat süren uçuşta 350 kişi vardı. Birçok kişi, kapalı bir alanda uzun süre oturma sonucu kaçınılmaz olarak hastalığın yayılabileceğini düşünse de Airbus'un baş mühendisi bunun doğru olmadığını söylüyor.
AIRBUS BAŞMÜHENDİSİ: UÇAKTAKİ HAVA TEMİZ
Jean-Brice Dumont, modern uçakların hava çok temiz olacak şekilde tasarlandığını belirterek, "Matematiksel olarak hava iki-üç dakikada bir yenileniyor. Bu, saatte 20-30 kere etrafınızdaki havanın tamamen yenilenmesi anlamına geliyor." diyor.
Normalde motor yoluyla uçağın dışından alınan hava, kabin içindeki dönüştürülmüş havayla karıştırılıyor. Sıcaklık ve nemi doğru seviyede tutmak için yeniden kullanılan dönüştürülmüş hava, hastanelerdekine benzer HEPA (Çok hassas hava filtresi) filtrelerinden geçiriliyor.
"HEPA FİLTRELERİ KORONA'YI YAYIYOR"
Covid-19'un çapı yaklaşık 125 nanometre (bir nanometre, metrenin bir milyarda biri) ve HEPA filtrelerinin parçacık yakalama kapasitesi içinde. Bu filtreler 10 nanometre ve daha büyük parçacıkları tutabiliyor.
Dumont şöyle diyor: "HEPA filtrelerinin standardı var. Ticari havacılıkta en yüksek standartlar söz konusu. Covid-19 büyüklüğündeki küçük parçacıkların yüzde 99,97'sini filtreliyorlar. Havanın akış yönü de enfeksiyon riskini asgariye indirecek şekilde tasarlanmıştır."
Dumont, "Hava dikey olarak hareket ediyor. Başınızın üzerinden verilen hava ayaklarınızın altından boşaltılıyor. Bu da havadaki herhangi bir şeyin yayılma seviyesini azaltıyor. Yani birinci sırada oturan bir yolcu 20'nci sıradaki bir yolcuya hastalık bulaştıramaz." ifadelerini kullanıyor.
HEPA FİLTRE YETERLİ Mİ?
Havanın yukarıdan aşağı olan hareketi yerinden kalkan yolcular ya da kabin görevlileri tarafından bozulabilir. Böylece havayla taşınan partiküllerin yolu değişebilir.
Leicester Üniversitesi'nden virolog Dr. Julian Tang, HEPA filtreleri işe yarasa da tüm Covid-19 zerreciklerini ya da parçacıkları yakalamayabileceğini söylüyor.
Dr. Tang, sonuçları bu ay yayımlanan, Covid-19'un kapalı alanlarda yayılmasını azaltma riskinin incelendiği bir araştırmada görev aldı.
"FİLTRELERLE SADECE BÜYÜK HAVA AKIMLARINDA İŞE YARAR"
Tang şunları söylüyor: "Filtreleme, sadece büyük hava akımlarında işe yarar. Uçak yolculuğu sırasında hastalıkların çoğu, yakın mesafeden yüz yüze temas yoluyla geçiyor. Uçak tren ve otobüslerde dikkat etmeniz gereken şey, yakın mesafeden parçacık solumamaktır. En büyük risk budur."
Dr. Tang, uzakta olmanın da riski azaltmadığına dikkat çekerek şöyle devam ediyor: "Covid-19'un havada ne kadar kaldığı bir dizi faktöre bağlı. Bu, insanlara, enfeksiyonunuzun durumuna bağlı. Tüm zerreciklerin iki metre çapında bir alana düşeceğini söyleyemezsiniz. Bazı küçük zerrecikler havada asılı kalıp 16 metre kadar uzağa gidebiliyor ve bunların hepsi virüs taşıyabilir."
Ancak Jean-Brice Dumont, maske takmak, dirseğe öksürmek ya da hapşırmak gibi basit önlemlerin riski asgariye indirebileceğini vurguluyor, yolculardan mutlaka maske takmalarını istediklerini hatırlatıyor.
"UÇAKTA FİZİKİ MESAFE GEREKLİ DEĞİL"
Uluslararası Hava Taşımacılığı Birliği'nin (IATA) emniyetten sorumlu başkan yardımcısı Nick Careen, BBC Türkçe'ye verdiği mülakatta uçakta fiziksel mesafenin gerekli olmadığını söylüyor.
Careen, asıl önemli olan şeyin kabinin sık sık ve iyice temizlenmesi ve yolcuların belli bir alanda toplanmasının önlenmesi olduğunu söylüyor ve bunun tuvalet için kuyruğa girilmesinin yasaklanmasını da içerebileceğini belirtiyor.
Virolog Dr. Tang bunu reddediyor ve "Mesele şu: Örneğin ekonomi sınıfında bir kişinin 60 santimetre yakınında oturuyorsunuz. Bu kişi öksürüp hapşırıyor. Bu zerrecik filtreleme sistemine ulaşamadan size gelebilir." diyor.
Rynair Genel Müdürü Michael O'Leary
Birleşmiş Milletler'e bağlı Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü (ICAO) havayolu şirketleri ve havalimanları için riski azaltmaya yönelik bir dizi kural belirledi. Bu kurallar bagaj tesliminden itibaren yolculuğun her aşamasını kapsıyor.
IATA'dan Nick Green enfeksiyonu önlemenin tek bir sihirli yolu olmadığını söyllerken Dr. Tang, kendisinin bazı tedbirlere alarak uçağa binebileceğini belirterek, "Uçağa binersem maske takarım. Yüzde yüz olmasa bile bir dereceye kadar korunmuş olurum." diyor.
UÇAK YOLCULUĞU İÇİN TAVSİYELER:
*Tüm bagajlar içeri verilmeli
*Yolcular havaalanında ve uçakta maske takmalı.
*Personelle yüz yüze temastan asgariye indirilmeli.
*Yolcular, mümkün olduğu kadar yerlerinden kalkmamalı.
*Kabin memurları yolcuların tuvalet önünde toplanmasını ya da sıra olmasını önlemeli.