Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB), Türkiye'de 30 milyon tonluk buğday üretimenin hayal olmadığını belirtti. Buğdayda ekim alanlarının yeniden 9,4 milyon hektarın üzerine çıkabileceğini, bu rakama ulaşılması halinde üretimin 26-27 milyon tonu bulacağını kaydeden Birlik, yüzde 10'luk bir verim artışı ile de üretimin 30 milyon tona ulaşacağını vurguladı.
Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, ekimi büyük ölçüde tamamlanan buğdayla ilgili yazılı bir açıklama yaptı. Açıklamada, Anadolu'nun en önemli bitkisel ürünü buğdayda yeni bir üretim artışı atağına girişilmesi gerektiğini belirtti. ABD, Fransa, Kanada, Almanya, Avustralya gibi gelişmiş ülkelerin aynı zamanda büyük buğday üreticileri olduğunu vurgulayan Bayraktar, sulama olanaklarının artması ve üretimin yeterli olması dolayısıyla buğdaydan diğer ürünlere bir yönelme olduğuna dikkati çekti. Buna rağmen, Türkiye'de hala tarımsal üretim yapılabilecek büyük alanlar bulunduğunu bildiren Bayraktar, şunları kaydetti:
"Halen teknik ve ekonomik olarak sulanabilir 8,5 milyon hektar alanın 2,4 milyon hektarını, sulama yatırımları tamamlanamadığı için sulayamıyoruz. Sulama yatırımları bir an önce tamamlanıp bu alanların sulamaya açılması lazım. Sulama yatırımlarımızı tamamlayamadığımız için tarımsal alanlarımızın önemli bir bölümünü nadasa ayırıyoruz. Bu alanların azaltılması, üretime kazandırılması gerekiyor. Verimli tarım arazilerimizin korunması da çok önemli. Türkiye'nin kaybedecek bir dekar bile verimli tarımsal arazisi olmadığını herkesin idrak etmesi gerekiyor."
BUĞDAYDA İTHALAT 4,2, İHRACAT 4,7 MİLYON TON
Türkiye'de 2013 yılında 22 milyon 50 bin ton buğday üretildiğini, bunun 4,7 milyon tonunun ihraç edildiğini, buna karşılık ithalatın 4,2 milyon tonu bulduğunu aktaran Bayraktar, "Üretim ve kullanımda 1,8 milyon tonluk ürün kaybımıza rağmen buğdayda ihtiyacımızı karşılıyoruz. İthal ettiğimiz buğdaydan yarım milyon ton daha fazla buğday ihraç ediyoruz. Özellikle makarna ve büskivi ihracatında dünyada ilk iki sırada yer alıyoruz. Buğdayda kaliteyi de artırırsak, ithalatımız daha da azalır." ifadelerini kullandı.
Buğday ekim alanlarının 2013-2014 döneminde 7,7 milyon hektardan 7,9 milyon hektara yükseldiğini, bu rakamın geçmişte olduğu gibi 9,4 milyon hektarın üzerine çıkarılabileceğini belirten Bayraktar, şu bilgileri verdi:
"2000-2013 döneminde buğdayda ortalama verim dekarda 223 kilogramdan 284 kilograma yükseldi. Geçen yıl, kuraklık nedeniyle 240 kilograma kadar inen ortalama verimin, bu yıl, 2013 yılı verimlilik rakamlarının üzerinde gerçekleşebilecek gibi görünüyor. Verimlilik, 2013 yılı düzeyi olan 284 kilogramda kalsa bile, 9,4 milyon hektarda buğday üretimi, 26-27 milyon tonu bulur. Verimde yüzde 10'luk bir artış halinde üretim 30 milyon tona dayanır. Bu potansiyel ülkemizde var. Sertifikalı tohumluk kullanımının yaygınlaşması, zamanında ve yeterli girdi kullanımıyla verimliliği ve dolayısıyla üretim rakamımızı bu seviyelere çıkarmak mümkündür."
ÜRETİMDE ÇİN BİRİNCİ, TÜRKİYE 11'İNCİ SIRADA
2013 yılında dünyada 715,9 milyon ton buğday üretildiğini, bu üretimin 121,9 milyon tonunun Çin'de, 93,5 milyon tonunun Hindistan'da gerçekleştirildiğini bildiren Bayraktar, "Bu ülkeleri 58 milyon tonla ABD, 52,1 milyon tonla Rusya, 38,6 milyon tonla Fransa, 37,5 milyon tonla Kanada, 25 milyon tonla Almanya, 24,2 milyon tonla Pakistan, 22,9 milyon tonla Avustralya, 22,8 milyon tonla Ukrayna takip ediyor. Türkiye 22 milyon 50 bin ton üretimle 11'inci sırada bulunuyor. Ülkemiz dünya buğday üretiminin yüzde 3,08'ini karşılıyor." dedi.
Buğdayın dünyadaki stratejik ürünlerin en başında geldiğine dikkati çeken Bayraktar, 2012 yılında dünya buğday ticaretin 48,9 milyar dolara ulaştığını belirtti. ABD'nin buğday ihracatının 8,2, Avustralya'nın 6,8, Kanada'nın 6,2, Fransa'nın 5 milyar doları bulduğunu vurgulayan Bayraktar, Arjantin 2,9, Ukrayna 2,35, Almanya 2,2, Kazakistan 1,6, Hindistan 1,35 milyar dolarlık buğday ihraç ettiğini anlattı. Türkiye'nin de kaliteyi artırırsa önemli miktarda buğday ihraç edebileceğini belirtti.
NE YAPILMALI?
Bayraktar, bunun için yapılması gerekenleri de şöyle sıraladı:
"Buğday verimini artırmanın en önemli faktörlerinden biri yüksek vasıflı tohum kullanımıdır. Ülkemizde yıllık tohumluk talebi 1,7 milyon ton civarındadır. Buğdayın kendine döllenen bir bitki olması tohumluk değişiminin üç yılda bir sertifikalı tohumluklarla yenilenmesi gerektiğinden, yıllık buğday tohumluk ihtiyacımız yaklaşık 580 bin ton civarındadır. 2014 yılında tohumluk üretimimiz ise 403 bin tondur. Aradaki farkın kapatılması ve sertifikalı tohumun üreticiye uygun fiyattan verilmesi rekoltemizi oldukça artıracaktır. Kurağa dayanıklı tohum çeşitlerinin üretim ve dağıtımı sağlanmalıdır. Ayrıca, ülkemizde çok fazla buğday çeşidi olmasına rağmen kaliteli ve yüksek vasıflı tohum ıslah çalışmalarına ihtiyaç vardır. Türkiye, buğday üretim potansiyelini iyi değerlendirmek üzere üreticilerin gelir istikrarını koruyacak, tarımsal yapısına uygun bir piyasa düzenini oluşturmak zorundadır.
Kuraklık riski nedeniyle tarımsal sulama konusu büyük önem arz etmektedir. Bu nedenle sulama randımanları yüksek basınçlı sulama sistemlerinin yaygınlaştırılması yönündeki uygulamalar genişletilmelidir. Bitkinin ihtiyacı olan suyu ihtiyacı olduğu dönemde sağlamak üretimin önemli bir teminatıdır. Buğday kalitesini etkileyen bir diğer unsur ise zirai mücadeledir. Tarımsal mücadele ilaçlarının uygun ve zamanında kullanılabilmesi için ilaçlama programları konusunda çiftçi eğitim çalışmalarının etkili ve yaygın olarak sürdürülmelidir. Sanayinin ihtiyaç duyduğu kaliteli buğdayın yurt içinden temin edilmesi üreticilerimizin kazanması açısından oldukça önemlidir. Sanayinin ihtiyaç duyduğu kaliteli buğdayı üretemediğimiz için her yıl belirli miktarlarda buğday ithalatı yapılmaktadır. Dolayısı ile üreticilerimiz sanayinin ihtiyaç duyduğu kaliteli buğday üretimine teşvik edilmelidir. Üretimdeki en büyük sorunlardan birisi işletme ölçeklerinin küçük ve işletmelerin parçalı oluşudur. Ülkemizde ortalama işletme büyüklüğü 61 dekardır ve ortalama 10 parçadan oluşmaktadır. Bu durum teknoloji ve girdilerin ekonomik kullanımını engellemekte ve üretim maliyetlerini yükseltmektedir. Dolayısıyla işletmelerin küçük ve parçalı oluşu verim ve kaliteyi olumsuz etkilemektedir."
CİHAN