Tutuklu Avukatlar İnsiyatifi’nden yeni rapor: Savunma hakkı katlediliyor

Okuma Süresi 3 dkYayınlanma Cumartesi, Aralık 11 2021
The Arrested Lawyers İnititiative (Tutuklu Avukatlar İnisiyatifi) Dünya İnsan Hakları Gününde, Türkiye’de avukatlık mesleğine yönelik sistematik saldırılara ilişkin yeni bir rapor yayınladı. ‘The Crackdown’ (Baskı) başlıklı rapor, 1.600’den fazla avukatın gözaltına alınıp yargılandığını, 615 avukatın ise tutuklandığını ortaya koyuyor. Rapora göre bu avukatlardan şu ana kadar 474’ü ‘silahlı terör örgütü üyeliği (Ceza Kanunu’nun 314. maddesi) veya terör propagandası yapmaktan toplam 2 bin 966 yıl hapis cezasına çarptırıldı.
Rapora göre, avukatlar özellikle müvekkillerinin kimliği veya marjinalize edilmiş gruplara yakınlığı nedeniyle hedef alınıyor. Ülke çapında terör bağlantılı suçlar iddiasıyla ilgili amansız bir tutuklama ve kovuşturma kampanyasını gözler önün seren rapor, Türk hükümetinin devam eden baskılarının, avukatların özgürlük ve güvenlik haklarını ve örgütlenme özgürlüğünü ihlal ettiğini, işkenceye karşı güvenceleri ortadan kaldırdığını ve Baroların bağımsızlığını azalttığını gözler önüne seriyor.
 
Raporda, Türk hükümetine terörle mücadele yasasını değiştirme, yargının ve Baroların bağımsızlığını yeniden tesis etme ve avukatların mesleki görevlerini etkin bir şekilde yerine getirmelerini garanti altına alınması gibi bir dizi tavsiyede bulunuluyor.

Avukatlara yönelik kampanyada Diyarbakır, Konya, Trabzon, Manisa ve Siirt il barolarının eski başkanlarının da aralarında bulunduğu 15 il baro başkanı hedef alındı. Zulüm gören avukatlar, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin öngörülemeyen ve hukuk kalitesinden yoksun bulduğu terörle mücadele mevzuatı (Ceza Kanunu’nun 314. maddesi) kapsamında hedef alınıyor.

KANUNLAR ‘AŞIRI GENİŞ’ TANIMLANIYOR

Tutuklu Avukatlar İnisiyatifi raporda, Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiserinin şu görüşünün altını çiziyor: “Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin pek çok kararında ortaya konulduğu gibi terör ve suç örgütü üyeliğini aşırı geniş bir şekilde tanımlayan kanunlar ve yargının bunları daha da fazla esnetme eğilimi, Türkiye’de yeni bir problem değildir.. … Bu sorun son zamanlarda görülmemiş boyutlara ulaştı. Savcılar ve giderek artan bir şekilde mahkemeler, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi kapsamında korunan yasal ve barışçıl eylem ve ifadeleri suç faaliyetinin kanıtı olarak görüyorlar … delil olarak kullanılanlar bazen o kadar tutarsız ve keyfi oluyor ki .. iyi niyetli’, eylemlerin yasal sonuçları öngö

Bu haberler de ilginizi çekebilir