Şehir merkezinde toplanan gönüllüler Türkiye’de yaşanan insan hakları ihlallerini anlattı. Etkinlikte, hükümete “bebeklere dokunma!” çağrısı yapıldı. Etkinlikte ayrıca, hapishanede gözlerini açan bir bebeğin ağzından insanlığa yazılan mektup dağıtıldı. Dünyaca ünlü karikatürist Carlos Latuff, bu mektuba özel olarak bir karikatür çizdi.
İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin kabul edilişinin 69. Yılında, Türkiye de yaşanan insan hakları ihlalleri ve bebeklere kadar uzanan soykırım uygulamalarına dünyanın dört bir yanından tepki gelmeye devam ediyor. Almanya’nın en büyük şehirlerinden Münih’te, Burgerinitative für Menschenwurde inisiyatifi tarafından, Türkiye’de hapishanede bulunan 17 bin kadın ve 668 bebek için farkındalık oluşturmak amacıyla bir etkinlik düzenlendi. Şehrin en merkezi yeri olan Marien Platz’ta toplanan Münih halkı da eyleme destek verdi. Temsili bir hapishanenin yer aldığı etkinlikte bebeklerin içinde bulunduğu kötü koşulları içeren broşürler çocuklar tarafından dağıtıldı. Özgürlük için balonlar uçuruldu.
Etkinlikte okunan basın bildirisinde, “Tayyip Erdoğan ve rejimi Türkiye’ye tarihinin en kötü dönemini yaşatıyor. Sadece Erdoğan’ın iktidarını güçlendirmeye ve tek adam olmasına yarayan 15 Temmuz kontrollü darbe girişimi sonrası soykırıma varan uygulamalardan çocuklar ve kadınlar da etkilendi. İşkenceler, hapiste yaşanan ölümler, intiharlar rejimin kirli iktidar mücadelesi için yeterli değil. 17 bin anne ve 668 bebek de onlar için tehdit. Türkiye’de 668 bebek 17 bin anne Erdoğan’ın kirli savaşının kurbanı” ifadelerine yer verildi.
Bildiride, bebeklerin hapishane ortamlarında sağlıklı büyüyemedikleri, temel ihtiyaçlarının dahi karşılanmadığı vurgulandı. Yaşanan sıkıntılar şöyle sıralandı: “Hapishanelerde çocukların gelişme imkanı bulunmuyor. Kimi zaman emekleyecek alana bile sahip değiller. Sağlıksız koşullar nedeniyle çocuklar sık sık hastalanıyor. Çocuklara özel yemek verilmiyor, çocuklar yetişkinlerin yemeklerinden yemek zorunda bırakılıyor. Gökyüzünü göremiyor, yıldızlara bakamıyor, çiçekleri koklayamıyor, hayvanlara dokunamıyorlar. Yasalara göre hamile kadınlar ve doğum yapmış anneler tutuklanamaz ancak Erdoğan ve rejimi yasaları uygulamıyor.”
Etkinliğe katılan insan hakları savunucuları ve Münih halkı da yapılan uygulamanın insanı ve hukuki olmadığını vurgulayarak, Erdoğan ve rejimini, uyguladıkları zulüm ve bakı politikasından vazgeçmeye, demokrasi ve hukukun üstünlüğüne dönmeye çağırdı.
Etkinlikte bir bebeğin ağzından insanlığa yazılan mektup dağıtıldı.
Hapisten Dünyaya Mektup: Her bebeğin beşliği oluyormuş, biz annemle yerde yatıyoruz
“Merhaba, size kimsenin olmak istemeyeceği yerden hapisten sesleniyorum. Gözlerimi burada açtım diyebilirim. Doğduğum gün annemle birlikte hastaneden sonra mavi giysili insanlar bizi buraya getirdi. Dışarısını çok merak ediyorum. Dış dünyada bebeklerin çok sevdiği oyuncak diye bir şey varmış, ben burada hiç görmedim, benim için tarif eder misiniz? Sonra bebekler mamalardan istedikleri kadar yiyebiliyormuş. Burada birkaç kere mama verdiler sonra o kötü bakışlı kapıda duran amcalar onu da yasakladı. Ne olduğunu tam anlamadım ama annem, yeterli beslenemediğini söyleyerek çok ağlıyor.
Birde dışarıdaki bebeklerin beşikleri varmış, her bebeğin beşliği oluyormuş. Biz annemle yerde yatıyoruz. Bazen de sıramız gelince ranzada. Annem dünyada vicdanlı insanların da olduğunu söylüyor. Annem hasta olmamam için hep dua ediyor çünkü bebek doktoru yokmuş. Ben ağlayınca bazen diğer kadınlar anneme kızıyorlar. Oysa ağlamak bebeklerin hakkı diye duymuştum. Bu arada büyüyünce birine bir şey öğretmeyeceğim. Öğretmen olan annem ve babamı hapse attıklarına göre öğretmen olmak büyük bir suç sanırım. Aslında burada bana ait pek bir şey yok. Ama başka bir şehirde bizim gibi hapiste bir babam var. Onu çok merak ediyorum. Annem onun gibi koktuğumu ona benzediğimi söylüyor.
Burada benden başka 700 bebek daha var. Onlarda benimle aynı kaderi yaşıyorlar. Hepimiz cezaevinden insanlığı izliyoruz. Güneşi, ağaçları, yıldızları göremiyoruz, çiçekleri koklayamıyoruz, hayvanlara dokunamıyoruz. Sadece duvarlar var. Ve bizi buraya atan kötü insanlar…
Bana dışarıyı; insanlığı anlatın, bana yazın…
Tutsak bebek