Alman Ekonomi Bakanlığı Parlamenter Müsteşarı Thomas Bareiss, Türkiye ile ekonomik ilişkiler, Alman işadamlarının Türkiye’de karşılaştıkları sorunlar ve Gümrük Birliği’nin modernizasyonu konularında DW Türkçe’nin sorularını yanıtladı.
Thomas Bareiss, Türk hükümetinin en önemli öncelikleri arasında yer alan Gümrük Birliği modernizasyonu müzakerelerinin başlatılması talebinin kısa vadede karşılanamayacağı mesajını verdi.
“Türkiye en kısa zamanda Gümrük Birliği’nin güncellenmesi talep ediyor. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?” sorusuna Bareiss, “Türkiye ile Avrupa Birliği arasında Gümrük Birliği’nin modernleştirilmesine ilişkin müzakereler şu an için Avrupa Birliği Konseyi’nin gündeminde yer almamaktadır” yanıtını verdi.
Bareiss, Türkiye ile ilişkilerdeki gergin dönemin ardından başlatılan normalleşme çabalarının devam ettiğine, ilişkilerde öncelikle iyileşmeye odaklandıklarına işaret etti.
Demokrasi vurgusu
Avrupa Birliği’nin ve Alman hükümetinin Türkiye’de demokrasiye ve ekonomik istikrara verdiği önemin altını çizen Bareiss, ekonomik ilişkilerde ilerleme ve siyasi ilişkilerde normalleşmenin birbirini etkilediği mesajını verdi.
Müsteşar Bareiss, şöyle devam etti:
“Hükümetimiz ve Avrupa Birliği, Türkiye’nin demokratik ve ekonomik istikrarına büyük önem atfetmektedir. Sorunsuz işleyen bir Gümrük Birliği de bunun bir parçasını oluşturmaktadır. Güçlendirilmiş ekonomik işbirliği ve her düzeyde görüş alışverişi, Türk-Alman ilişkilerinin iyileştirilmesine katkı sağlayabilir. İlişkilerde iyileştirme sağlanabilmesi, siyasi sorunların daha yapıcı bir çözüme kavuşturulmasını kolaylaştıracaktır.”
Alman Müsteşar Bareiss, Alman iş dünyasının Türkiye’nin Gümrük Birliği’ne aykırı davrandığı yönündeki şikayetleri hakkında da değerlendirmede bulundu.
Alman şirketlerinin Türkiye pazarına erişim, gümrük işlemleri ve kamu ihaleleri gibi alanlarda karşı karşıya kaldıkları sorunları yakından takip ettiklerini vurgulayan Bareiss, Ekonomi Bakanı Peter Altmaier’in Türkiye ziyaretinde de tüm bu konuları masaya yatırdıklarını aktardı.
Bu görüşmelerde, Türk hükümeti ile sorunları çözümü kavuşturmak için “birlikte çalışma mutabakatına” vardıklarını açıklayan Bareiss, bu görüşmelerin sürdüğünü söyledi.
Bareiss, “Türkiye ile içinde bulunduğumuz iyi diyalog süreci bize artan bir şekilde güven veriyor” ifadelerini kullandı.
Farklı öncelikler
Türkiye ile Almanya son aylarda siyasi gerginlikleri geride bırakma, ekonomik işbirliğini geliştirme yönünde adımlar atsa da, Gümrük Birliği konusunda gerilim yaşanıyor.
Türkiye, AB üyesi olmadığı için, AB’nin diğer ülkelerle müzakere ettiği serbest ticaret anlaşmalarında kendi durumunun dikkate alınmadığını, bu nedenle de zarara uğradığını söyleyerek Gümrük Birliği’nin ivedilikle modernize edilmesini istiyor.
Alman hükümeti ise Türkiye’nin AB kriterlerinden uzaklaştığı, üyelik müzakerelerine son verilmesi çağrılarının arttığı bir dönemde tam üyelik öngören Gümrük Birliği’nin güncellenmesi kararının alınmasının çok güç olduğuna dikkat çekiyor. Merkel hükümeti Gümrük Birliği’nin hâlihazırda iyi işlemediğini, Türkiye’nin öncelikle mevcut kuralları tümüyle uygulaması gerektiğini savunuyor.
Alman iş dünyası neden rahatsız?
Alman iş dünyası, 2017’den bu yana Türkiye’nin kararnameler yoluyla ithalat kurallarında çok sayıda değişikliğe gitmesini, bürokratik zorluklar çıkarmasını, tarife dışı engeller getirmesini eleştiriyor, bunların Gümrük Birliği’ne aykırı olduğunu savunuyor.
Alman ihracatçılar, AB’de zaten ürün güvenliği onayını almış bazı ürünler için Türkiye’nin testlerin Türk kurumlarında yeniden yapılması zorunluluğu getirmesine itiraz ediyor, bu tür düzenlemelerin hem ürünlerin satışa sunulmasını geciktirdiğine, hem de Alman şirketlerine ek maliyetler getirdiğine dikkat çekiyor.
Almanya’nın Türkiye’ye ihracatı geriliyor. Almanya’nın 2018 yılının eylül ayında Türkiye’ye ihracatı, bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 33 oranındaki düşüş kaydederek, 1 milyar 200 milyon euro olarak gerçekleşti. Bunun, 2009 yılındaki dünya ekonomik krizinden sonraki en sert düşüş olduğuna dikkat çekiliyor.
Gümrük Birliği’nde yaşanan sorunlara ilaveten TL’nin değer kaybetmesiyle, makine ve otomotiv gibi Alman ihracat ürünlerinin daha da pahalı hale gelmesi, ihracatın azalmasında önemli bir etken olarak ifade ediliyor. Yine yüksek enflasyon, artan işsizlik, şeffaf olmayan kamu ihaleleri, hukuk güvenliğindeki gerileme ve siyasi istikrarsızlığa eklemlenen ekonomik kriz endişesi, Alman iş dünyasının Türkiye’ye ilgisinin azalmasına yol açan faktörler arasında yer alıyor.