Ege Kuru Meyve ve Mamulleri
İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Üyesi Osman Öz, Türkiye'nin 2006 yılında 239 bin 338 ton çekirdeksiz kuru
üzüm ihracatı yaptığına işaret ederek, "Bu ihracat karşılığı 291 milyon dolar döviz girdisi sağladık. Bu yıl şu ana kadar 206 bin ton ihracat yaptık, yıl sonunda 250 bin tonu geçip tarihi
rekor kırmak istiyoruz." dedi.
Ege Kuru Meyve ve Mamulleri
İhracatçıları Birliği ve
Manisa Tarım İl Müdürlüğü'nün ortaklaşa düzenlediği "Çekirdeksiz Kuru Üzüm Üreticileri Bilgilendirme Toplantıları"nın sonuncusu çekirdeksiz kuru üzüm ambarı Manisa
Ziraat Odası Toplantı Salonu'nda yapıldı. Sarıgöl ile başlayan bilgilendirme toplantılarında, Alaşehir,
Salihli, Turgutlu, Saruhanlı ve Manisa merkezdeki üreticilerin yanısıra köylerde görev yapan Tarım Danışmanları iyi tarım uygulamaları ile ilgili uzmanlardan bilgi aldılar.
Günümüzde tarım sektörünün bilgi ve teknolojiyi kullanan, verimliliği esas alan, uluslararası alanda
rekabet edebilen bir yapıda olması gerektiğini belirten Manisa Tarım İl Müdürü
Ömer Çelik, sanayi ile entegre olmuş bir tarım sektörü için çalıştıklarını Manisa'da bu amaca büyük ölçüde ulaştıklarını söyledi. Tarımsal
kalkınma yatırımları çerçevesinde yüzde 50 hibe yatırımlarla Manisa'da 40 civarında yatırım gerçekleştirildiğini anlatan Çelik, "Tarım sektöründe amacımız biyolojik devamlılığı sağlamanın, albenili, kaliteli
üretimin yanında insan sağlığını tehdit etmeyen
gıda ürünleri üretmek. Manisa'da 223 bin hektar tarım alanı var tarım ürünleri ihracatımız 500 bin tonu geçtik. Türkiye'de en fazla tarım ürünleri
ihraç eden illerin başındayız. Geçen sene 203 bin ton çekirdeksiz kuru üzüm, 115 bin tonu ise çekirdeksiz yaş üzüm ihracatı gerçekleştirdik" diye konuştu.
Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Üyesi Osman Öz, Türkiye'nin geleneksel ihraç ürünleri arasında yer alan çekirdeksiz kuru üzümün yaklaşık 150 yıldır ihraç edildiğini, üretiminin ağırlıklı olarak Manisa ili ve ilçelerinde gerçekleştirildiğini söyledi. Türkiye'nin 2006 yılında 239 bin 338 ton çekirdeksiz kuru üzüm ihracatı yaptığına işaret eden Öz, "Bu ihracat karşılığı 291 milyon dolar döviz girdisi sağladık. Bu yıl şu ana kadar 206 bin ton ihracat yaptık, yılsonunda 250 bin tonu geçip tarihi rekor kırmak istiyoruz. Elimizdeki veriler bu rekora ulaşacağımızı gösteriyor. Sektörümüzde
yerli girdi kullanımı yüzde 100'e yakın olduğu için bu rakamın tamamı ülkemizde kaldı. Dünya pazarlarında güçlü konumumuzu devam ettirebilmek için kaliteli ürün üretimimizi devam ettirmeliyiz.
İlaç kalıntısı ve Okratoksin - A konularında iyi tarım uygulamalarını dikkate alırsak çekirdeksiz kuru üzüm ihracatında sorun yaşamayız, dünya liderliğimizi pekiştiririz. Hem ihracatçılar, hem de üreticiler emeğinin karşılığını tam olarak alır" diye konuştu.
"Çekirdeksiz Kuru Üzüm Üreticileri Bilgilendirme Toplantısı"nda Sarıgöllü üzüm üreticilerine kaliteli ve sağlıklı ürün elde edilmesi için neler yapılması gerektiğini anlatan
Ege Üniversitesi Bahçe Bitkileri Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Altındişli, Türkiye'nin ürettiği çekirdeksiz kuru üzümün yüzde 88'ini ihraç ettiğini, bu başarının devamı için üretimde iyi tarım uygulamalarına dikkat etmek gerektiğini söyledi. Çekirdeksiz Kuru Üzüm üretiminde iyi tarım uygulamaları kapsamında bağcılık yapılması halinde sorunların çözümünün mümkün olduğunu belirten Altındişli; "Bağcılıkta iyi tarım uygulamalarına geçmemiz gerekiyor. İyi tarım uygulamaları kapsamında bağcılıkta kullanılan gübreler, tarım ilaçları, sulama, üretim teknikleri, kültürel tedbirler,
yaprak alanı
yönetimi gibi uygulamaların birbiri ile ilişkilerini dikkate alarak bir bütün halinde düşünmek zorundayız. Zirai mücadele uygulamalarında bağda entegre zirai mücadele talimatını uygulamamız gerekiyor. Bu sistemde özellikle çevreye ve ürüne en az toksik etkisi olan ilaçlar seçilmekte. İlaçlı mücadeleden önce kültürel tedbirler, biyolojik ve biyoteknik mücadele metotları maksimum oranda kullanılmakta" diye konuştu.
İyi tarım uygulamalarında bir diğer önemli faydasının üretimin
kayıt altına alınması olduğunu anlatan Altındişli şöyle konuştu: "Bağdan, sofraya kadar üzümün tüm aşamaları ile yapılan uygulamalar kullanılan girdiler bir kayıt altına alınarak hem ürünün yetiştiriliş aşamasındaki güvenilirliği belgelenmekte hem de ürünün kim tarafından nerede üretildiğini anlaşılmasını sağlayan bir mekanizma oluşturulmuş oluyor" Son yıllarda çekirdeksiz kuru üzüm ihracatında iki önemli sorunun ön plana çıkmakta olduğuna işaret eden Prof. Dr. Altındişli, bunlardan bir tanesi tarım ilacı kalıntı sorunu diğerinin ise Okratoksin A sorunu olduğunu belirtti. Altındişli, Okratoksin A'yı oluşturan küfler üzüm tanesinde mutlaka bir delik ya da
çatlak şeklinde kendilerinin girebileceği bir açık oluşmasına ihtiyaç duymakta olduklarına işaret etti.
Okratoksin-A'nın bir grup küfün ürettiği metabolit olduğunu vurgulayan Altındişli, şöyle devam etti: "Okratoksin adı verilen bu madde insan sağlığı açısından belirli bir miktarın üzerinde olursa
tehlike yaratabilmektedir.
Avrupa Birliği'nde kuru üzüm için olan sınır 10 ppb'dir. Okratoksin - A sadece üzümde değil, tahıldan, yağlı tohumlara kadar birçok tarımdan üründe meydana gelebilmektedir ve bütün ülkelerde görülmektedir. Bu Okratoksin-A gelişimini engellemek için yetiştiricilik aşamasında bazı tedbirler almak bu maddenin gelişimini engellemekte büyük faydalar sağlamaktadır. Bu nedenle biz üzümlerimizin delinmesi ya da çatlamasını sağlayan tedbirleri ve
topraklarımızda bulunan bu küflerin topraktan kalkıp salkımlara taşınmasını engelleyici tedbirleri almalıyız."
BAĞ RUHSATLI OLMAYAN İLAÇLAR KULLANILMAMALI
Tarım ilacı kalıntısı sorununda, ihraç edilen kuru üzümlerin analizleri sonucunda analizde tespit edilen ilaçlar değerlendirildiğinde 3 noktada sorun çıktığını belirten Prof. Dr. Altındişli, bağ ruhsatlı olmayan ilaçların halen bağlarda kullanıldığı görüldüğünü, kesinlikle kullanılan ilacın bağda kullanım iznini almış olmasına dikkat edilmesi gerektiğini, bu bilginin ilacın ambalajında belirtilmekte olduğunu söyledi.
Prof. Dr. Altındişli tarım ilacı kalıntısı ile ilgili diğer sorunları işe şu şekilde özetledi: "Ürün üzerinde maksimum yasal izin verilmiş kalıntı sınırının (MRL) üzerinde kalıntı bulunduğu görülmektedir. Bu sorunu engellemek için iki noktada dikkat edilmelidir birinci nokta ilacın son kullanımı ile hasat arasında geçmesi gereken bir süre bulunmaktadır. Bu süre ilacın parçalanması için gereken süredir ve bu bilgi ilacın ambalajı üzerinde yer almaktadır buna dikkat edilmelidir.
İlaç kesinlikle belirtildiği dozda kullanılması gerekmektedir. Yüksek dozda kullanılırsa ilaç belirtilen sürede parçalanamayacağı için bize kalıntı olarak yansıyacaktır. Kullanım dozuda ambalajın üzerinde belirtilmiştir."
ÜZÜM BAĞLARDA ALINACAK TEDBİRLER
Manisa Tarım İl Müdürlüğü'nde görevli Ziraat Mühendisi İbrahim Demran ise, bağlarda kullanılacak ilaçlar ile ilgili üreticileri şöyle bilgilendirdi: "Budama esnasında aşırı yük bırakılmamalı, gereğinden fazla çubuk bırakılmamalı. Aşırı yük bırakılmış asmalarda normalinden fazla sayıda
sürgün ve yaprak oluşacağı için iyi havalanmamakta bu da hastalıkların gelişimine neden olmaktadır. Toprak işlemede özellikle ben düşme döneminden sonra toprak işçiliğinden kaçınılmalıdır. Çünkü okratoksin A'yı oluşturan küfler topraklarımızda yaşamaktadır. Okratoksin - A'yı oluşturan küfler ben düşme döneminden sonra asmanın üzerinde gelişebilmektedirler. O nedenle ben düşme döneminden sonra yapılacak sulamalarda da dikkatli olmalıyız, mümkün olduğu kadar bağı az sulamalıyız. Özellikle hasattan bir ay önce sulamayı kesmemiz gerekiyor.
Çekirdeksiz kuru üzüm üretiminde
hormon kullanılmaması gerekmektedir. Bitki koruma uygulamalarında çok dikkatli olunmalı, entegre zirai mücadele programı çerçevesinde dikkatli uygulamalar yapılarak üzüm tanelerinin delinmesine veya çatlamasına engel olunmalıdır.
Hasatta vuruklu, çürüklü salkımlar kesinlikle toplanmamalı, bu tip salkımlar sağlam salkımlarla birlikte serilir ve kurutulursa sağlam salkımlarında satılamaz hale gelmesine neden olur. Kurutma esnasında kalın sergi yapılmaması gerekmektedir. Metrekareye 20 kg. Yaş üzüm serilmesi ideal bir sergi yoğunluğudur.
Sergide üzümler yaş toplanmamalı, yüzde 13 nem değerine kadar kuruması beklenmeli, kuruma
kontrolleri mutlaka serin saatlerde yapılmalı ve üzümün kuruyarak avuç içinde sertleşip sertleşmediği kontrol edilmeli. Toplanan sergiden kaldırılan kuru üzümler mutlaka çalkar makinesinden geçirilerek kuru üzümün içine kaçmış bulunan içi boş ya da hasarlı tanelerin ayrılması sağlanmalı, toplanan üzümler mutlaka
küçük mümkünse plastik kasalarda, bu mümkün değilse küçük çuvallara konulmalı, sıkışarak yüzey tahribatı olması engellenmeli ve nemli olmayan
depo ve yüzeylerde saklanmalı. Depolarda kuru üzümler kesinlikle ıslatılmamalıdır."
Cihan