Şubat ayı içerisinde “Siyah Transopret” vakası olarak kaçırılan 6 kişiden halen haber alınamadı. Kaçırılalardan 4’ünün yakınları Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun periscope üzerinden yaptığı canlı yayına katıldılar.
Ömer Faruk Gergerlioğlu, devlet güçlerinin kendi vatandaşlarını kaçırıp zorla kaybetmesinin bir Nazi uygulaması olduğunu söyledi:
“1941 yılında Naziler kendilerini eleştirenleri kaçırdılar, hatta başka ülkelerden bile kaçırıp getirdiler ve kaybettiler. Bu tip zorla kaybetme olayları Nazi uygulamaları. Daha sonra Güney Afrika ülkelerinde görüldü. Türkiye’de 90’lı yıllardan beri yapılan bu uygulamalarda cezasızlık bir yöntem olarak kullanılıyor.” dedi.
Türkiye’nin şu anki en büyük insan hakları ihlalinin Şubat ayı içinde zorla kaybedilen 6 kişinin bulunmaması olduğununu belirten Gergerlioğlu, herkesi bu 6 kişinin bulunması için mücadele etmeye çağırdı.
“EŞİMİN BİR SUÇU VARSA TUTUKLAYIN”
Şubat ayında kaçırılan 6 kişiden biri olan Mustafa Yımaz’ın eşi Sümeyye Yılmaz, “Eşimin bir suçu varsa yargılasınlar, tutuklasınlar, resmi biçimde yapsınlar şu an eşimin hayatından endişe ediyorum.” dedi. Eşinin üç üniversite mezunu başarılı bir insan olduğunu belirten Sümeyye Yılmaz, 3.5 yaşında babasına düşkün bir kızı olduğunu, artık yemek bile yemediğini ve çok zayıfladığını belirtti. Yaptığı başvuralardan hiçbir sonuç alamadığını belirten Yılmaz, eşinin bir an önce yargıya teslim edilmesini istedi.
Eşinin daha önce tutuklanıp cezaevine konduğunu anlatan Yılmaz, “Suçu varsa neden serbest bıraktılar, suçu yoksa neden kaçırıyorlar, neden yargı karşısına çıkartılmıyor anlayamıyorum” dedi.
OLAY BİZ OLUNCA DEVLET HİÇBİR ŞEY YAPMIYOR
Şubat ayında kaçırılan Yasin Ugan’ın abisi Mikail Ugan ise mücadelelerinde yalnız kaldığını anlattı. Ugan, “Olay biz olunca devlet kaçırılan bu 6 kişi hakkında kör, sağır, dilsiz. Normal kaçırılmalarda devletin imkanları seferber edilirken, olay biz olunca hiçbir şey yapılmıyor. Kardeşimin üç çocuğu vardı üçü de perişan. İftar yapıyoruz, acaba Yasin bir şey yiyebiliyor mu diye düşünüyoruz, su içiyorum, Yasin içebiliyor mudur diye düşünüyorum. Biz yargıdan kaçmıyoruz, yargılanacaksa resmi olarak yapılsın.” dedi.
DELİLLERİYLE KAÇIRILMA SABİT
Kaçırılan Salim Zeybek’in eşi Fatma Betül Zeybek ise olaya ilişkin tüm delilleri topladığını ama hiçbir işlem yapılmadığını anlattı. Eşinin kaçırıldığı sırada kendisi ve çocuklarının da yanında olduğunu bu şahitliğe rağmen Savcılığın hiçbir işlem yapmadığını anlatan Betül Zeybek, “Eşim götürüldükten sonra polis olduğunu söyleyen kişiler bizi başka araçlarla Ankara’ya kadar getirdi. Araçların görüntüleri var, polislerin bana verdikleri parada parmak izi incelemesi yaptırdım kriminale onun raporu var. Bunların hepsini ben toplayıp CD’ler ve raporları savcıya verdim ancak hiçbir işlem yapılmıyor.” dedi.
EV SAHİBİ KAÇIRILMAYA ŞAHİT
Yasin Ugan’la birlikte kaçırılan Özgür Kaya’nın eşi Aycan Kaya ise kaçırılmanın kalabalık silahlı bir grup tarafından yapıldığını, eşinin başına poşet geçirilerek kaçırıldığı sırada ev sahibi ve komşuların buna şahit olduğunu söyleyerek şöyle konuştu:
“Ben başına poşet geçirilerek götürüldüğünü öğrenince, kamera kaydı aramaya başladım. Yürüyüşünden eşimi teşhis edebilirdim çünkü. Ama ev sahibi dedi ki, ‘ben zaten götürürlerken eşini gördüm’. Yani olayın şahidi var ancak savcılık şahitlere de bakmıyor. Eşim işten eve evden işe bir insan. Akşamları dışarı çıktığına bile nadir şahit oluşumdur. Bizler normal insanlarız. Eşim bunu yapacak ne yapmış olabilir anlayamıyorum. Üç çocuğum var 14 yaşındaki kızımdan bir şey saklayamıyorum. Hepsinin psikolojisi bozuk, davranışları değişti. Çocukları artık yalanla da kandıramıyorum. En son çocuklardan biri ‘babam öldü, ölmese bizi arardı’ dedi.
Yargıya başvuruyoruz, ‘kendi gitmiştir’ gibi lakayt cevaplarla karşılaşıyoruz. Mahallede yoldan geçen insanlara söylüyorum, onların bile kaçırılmadan haberi var. Ama yetkililer bunları görmezden geliyor. En ağır suçlular hapise konuyor, bizim eşlerimiz ne yapmış olabilirler de böyle kaçırılıp kaybedildiler.”