Rapor, ihtiyaç sahiplerine yönelik yardımların hızla azaldığını ortaya koydu. Dikkat çeken düşüşün sebepleri arasında ilk sırada, kuruluşlara duyulan güvenin azalması ve yardımın amacına uygun kullanılmasına ilişkin kaygı yer aldı. Yüzde 52 ‘Yalnızca o kuruluşun şeffaf olduğuna inanırsam bağış yaparım’ dedi.
Karar'dan Mikdat Çakar'ın haberine göre,Türkiye Üçüncü Sektör Vakfı (TÜSEV) tarafından yayımlanan rapor, Koç Üniversitesi Sivil Toplum ve Hayırseverlik Araştırmaları Merkezi’nden Prof. Dr. Ali Çarkoğlu ve Dr. Öğr. Üyesi Selim Erdem Aytaç liderliğinde, Türkiye’nin 67 ilinde toplam 2 bin 502 kişinin katılımıyla hazırlandı. Bireysel bağışçılık alanında kılavuz kaynak niteliğinde olan rapor, bireysel bağışçılık alanındaki eğilimleri, bağış yapılan alanları ve bağış yapma motivasyonlarındaki değişimleri ortaya koyuyor. Raporda, daha önce 2004 ve 2015 yıllarında hazırlanan raporların bulgularına da yer verilerek, bireysel bağışçılık alanında gözlemlenen değişimler karşılaştırmalı olarak sunuluyor.
Yılda kişi başı bağış 303 lira
Araştırma sonuçlarına göre, Türkiye’de bir yılda yapılan tüm yardım ve bağışların toplam kişi başı değeri yaklaşık 303 TL. 2015 yılında yapılan araştırma bulgularına göre bu miktar 228 TL olarak belirlenmişti. Aradan geçen 4 yıldaki enflasyon değeri göz önünde bulundurulduğunda bu miktarın 2019 yılındaki karşılığının 360 TL olduğu hesaplanıyor. Bu veriler incelendiğinde, Türkiye’deki bir yılda yapılan tüm yardım ve bağışların kişi başı toplam değerinde reel anlamda bir azalma olduğu görülüyor.
Yılda toplam 17.6 milyar lira bağış
Türkiye’de bir yıl içinde yapılan tüm bireysel yardım ve bağışların toplamı 17.6 milyar TL olarak tahmin ediliyor. Bu tutar, 2018 Türkiye gayri safi yurt içi hasılasının yüzde 0,5’ine denk geliyor. Türkiye’de bir yılda yapılan tüm yardım ve bağışların toplam kişi başı yaklaşık değerinin 262,7 TL’si doğrudan yardım (akrabalara, komşulara, diğer kişilere, dilencilere, fitre, zekât) olarak yapılırken 40,2 TL’si sivil toplum kuruluşlarına yapılıyor. Bu miktar 2015 yılında 26,7 TL oranındaydı. Kişiler yaptıkları yardımların miktar olarak çok küçük olması ve bu yardımları düzensiz olarak yapmaları nedeniyle bir kuruluşa bağış yapmak yerine doğrudan yardım yapmayı tercih ettiklerini belirtiyorlar.
Şeffaflık ön planda
Kişilerin bağış yapma nedenlerine ve tercih ettikleri yöntemlere dair bulgulara da yer verilen raporda aynı zamanda bireyleri bağış yapmaya teşvik eden nedenler de inceleniyor. Görüşülen kişilerin yarısından fazlası bağışının nasıl harcandığından emin olursa bağış yapacağını belirtirken, Yüzde 52’si de STK’ların şeffaf olmalarını bağış yapmak için bir neden olarak değerlendiriyor.
Son 6 yıl cevaplar aynı
Araştırmaya katılanlar ‘Sivil toplum kuruluşlarının (STK) mahalleniz, ilçeniz, köyünüzde yaşa etkisini nasıl değerlendirirsiniz?’ sorusuna yüzde 40’lık bir oranla ‘Etkisiz’ yanıtını verdi. Yüzde 34 oranında da ‘Biraz olumlu’ yanıtı geldi. Katılımcıların yüzde 44’ü yoksullara yardımın devletin görevi olduğunu düşünürken, yüzde 20’si ‘hali vakti yerinde vatandaşların’, yüzde 5’i ise ‘dindar vatandaşların’ görevi olduğu görüşünde. Bu görevin tüm vatandaşlara ait olduğunu düşünenlerin oranı ise yüzde 22. Vatandaşlara ellerinde bir miktar para olsa bu parayı doğrudan kendilerinin mi yoksa bir STK aracılığıyla mı ihtiyaç sahiplerine ulaştırmayı tercih edecekleri sorulduğunda ise 2004’ten bu yana benzer cevaplar dikkat çekiyor. Görüşülenlerin büyük çoğunluğu (yüzde 87) bu yardımı herhangi aracı kuruluş olmadan doğrudan vermeyi tercih ediyor.
Dini görev için yapılan yardım azalıyor
Katılımcıların yüzde 40’ı dilencilere para verdiğini beyan ederken, bu oran 2015 sonuçlarına göre yüzde 10 azalmış. Dilencilere para vermenin başlıca nedeni ise yüzde 40’lık oranla dini inançlar. Bunu yüzde 26 ile acıma duygusu izliyor. İnsanların dilenmelerinin ana nedenini sorulduğunda ise en sık verilen cevaplar tembellik (yüzde 23) ile kader ve kötü şans (yüzde 23) oldu. Dini görevini yerine getirmek adına yapılan yardımlarda geçen yıllara oranla düşüş yaşandı. ‘Geçen Ramazan ayında fitre verdiniz mi’ sorusuna 2004’te yüzde 79, 2015’te yüzde 68, 2019’da ise yüzde 58 oranında ‘Evet’ yanıtı verildi.