AKP döneminde çöken tarım politikaları ekonomik darboğazla beraber halkın dikkatini çekmeye başladı. Başta pazar fiyatlarındaki fahiş artışlar olmak üzere tarım politikalarının çöktüğünü resmi veriler dahi ortaya koyuyor.
Ziraat Mühendisleri Odası’nın “Tarım ve Mühendis” dergisi ocak-mart ayları sayısı “tarımda kriz yılı” başlığıyla çıktı.
Dergide aynı zamanda tarımda stratejik önem arz eden tütün, pamuk, şeker pancarı, ayçiçeği ve patates üretimine ilişkin de raporlara yer verildi. AKP iktidarının yarattığı tahribatı gözler önüne sermek adına tarımsal üretimin geldiği durumu sizler için derledik.
1- GİRDİ MALİYETİ DOLARLA BERABER ARTIYOR
Mart 2019’da yüzde 19,9’luk enflasyonun oldukça üzerinde gerçekleşen döviz kurundaki artış tarımsal üretimi de olumsuz etkiledi.
Zira tarımsal üretimde kullanılan girdilerden mazotta neredeyse tamamen, tarım ilacı ve gübrede çok büyük oranda, özellikle sera tohumlarında önemli düzeyde yurtdışına bağımlıyız.
Son 3 yılda çiftçinin katlandığı ortalama mazot fiyatı
• 2016: 3,84 Lira/litre
• 2017: 4,7 Lira/litre
• 2018: 5,79 Lira /litre
2- GÜBRE İTHALATI YÜZDE 20 AZALDI
Türkiye’nin gübre üretiminde büyük oranlarda ithalata bağımlı olması, kurdaki artışla beraber gübre ithalatını ve buna bağlı olarak tarımsal üretimi ve verimliliği azaltıyor.
Gübre ithalatımız 2017 yılında yaklaşık 5,4 milyon tondan 2018 yılında 4,3 milyon tona geriledi. Böylece gübre ithalatı yüzde 20 oranında azaldı.
3- TRAKTÖR ÜRETİMİ YÜZDE 69 GERİLEDİ
Tarımdaki kriz makine gücünü de yakından etkiledi. Yıllar itibarıyla sürekli artış gösteren traktör üretimi döviz kurundaki artışa ve çiftçinin alım gücündeki gerilemeye paralel olarak düştü.
Türk Tarım Alet ve Makineleri İmalatçıları Birliği verilerine göre bir önceki yılın aynı ayına göre 2018 yılının Ocak ayında traktör üretimine %18 artış ile başlandı. Ancak, sürekli gerileyen üretim Nisan ayından itibaren sert bir düşüş eğilimine girdi ve Aralık ayını önceki yılın aynı ayına göre %69 gerileme ile kapattı.
4- ÜRÜN FİYATLARI ÇİFTÇİNİN ELİNE GEÇMİYOR
Üretim maliyetleri son derece yüksek olan ve finansal kriz içinde bulunan çiftçimizin günümüzdeki en büyük problemlerinden biri, hemen her yıl aynı şekilde yaşadığı pazarlama kanallarındaki sorunlar oldu. Önemli ürünler bazında çiftçinin eline geçen fiyat kimi ürünlerde enflasyonun altında kalırken, kimi ürünlerde ise geçen yılki fiyatları dahi yakalayamadı.
Ortalama satış fiyatı bir önceki yıla göre buğdayda yüzde 5,5, mısırda yüzde 13,5, kuru fasulyede yüzde 13,1, ayçiçeğinde yüzde 10,9, şeker pancarında yüzde 5,3, tütünde yüzde 14,6, pamukta yüzde 13,3 artarken yüzde 19,9’luk enflasyonun oldukça gerisinde kaldı.
5- ÜRETİCİ SAYISI AZALIYOR
Çiftçinin tarım desteklerinden yararlanabilmesi için Çiftçi Kayıt Sistemine kayıtlı olması gerekiyor. Ancak, Tarım ve Orman Bakanlığı verilerine göre ÇKS’ye kayıtlı çiftçi sayısı 2003 yılında 2,8 milyon iken, 2010 yılında 2,3 milyona ve 2017 yılında 2,1 milyona geriledi.
Diğer bir deyişle, bu süre zarfında yaklaşık 700 bin çiftçi son derece yetersiz olan tarım desteğini bile almaktan vazgeçti.
6- YERLİ ÜRETİCİ YABANCIDAN AZ KAZANIYOR
Dünya Bankası verilerine göre ülkemiz tarımında 2017 yılında kişi başına düşen milli gelir 3 bin 309 dolar oldu. Bu miktar İspanya’dakinden yüzde 81, Fransa’dakinden yüzde 84, Almanya’dakinden yüzde 85, ABD’dekinden yüzde 91 daha az.
Diğer yandan ülkemiz tarım sektöründe kişi başına düşen gelir 2010 yılında 4 bin 065 dolardan yüzde 19 azalış ile 2017 yılında 3 bin 309 dolara geriledi.
Tarımda kişi başına milli gelir
Türkiye: 3 bin 309 dolar
Fransa: 20 bin 242 dolar
Almanya: 22 bin 48 dolar
AB ortalaması: 10 bin 174 dolar
7- TARIM ALANIMIZ KÜÇÜLDÜ
Kazanamayan çiftçi üretimden çekildi. 2002 yılından 2017 yılına kadar işlenen ve uzun ömürlü bitki alanları 3,2 milyon hektar geriledi. Bu büyüklük 4,5 milyon futbol sahasına eşit.
Tahıl ve diğer bitkilerin alanı 2,4 milyon hektar gerilerken, sebze alanları 132 bin hektar küçüldü. Meyve ve baharat bitkileri alanında ise 674 hektar gibi küçük bir artış oldu.