SEMİH ARDIÇ- tr724.com
‘Artık çok geç’ başlıklı makalenin (http://www.tr724.com/artik-cok-gec/) üzerinden bir hafta bile geçmedi. O makalede Merkez Bankası’nın faizi yüzde 0.75 artırmasının piyasadaki tansiyonu düşürmeye kâfi gelmeyeceğini ve Mayıs ayında başka risklerin Türk Lirası’nı mum gibi eritebileceğini belirtmiştim.
Borsa İstanbul’un cazibesini kaybedeceğini ve faiz artışına rağmen dolarda 4 TL’nin altındaki seviyelerin tarihe karıştığını vurgulamıştım.
3 Mayıs’ta piyasalar kapandığında manzara şöyleydi:
1 ABD doları 4.24 lira seviyesini gördü. Euro 5.06 lirayı geçti.
Hazine’nin iki yıllık borçlanma faizi yüzde 15’i geçti. İki sene evvel yüzde 7.14 seviyesinde idi Hazine faizi. İki sene evvelkine kıyasla Türkiye iki kat daha fazla faiz ödüyor.
İstanbul Kapalıçarşı’da altının gramı 178.89 TL, çeyrek altın 291 TL oldu.
MAYIS’TA AĞUSTOS SICAKLARI
Borsa İstanbul (BIST) 100 Endeksi yüzde 1.71 düştü, 103 bin puanın altına geriledi. Geçen ay 130 bine çıkabilir yorumlarının yapıldığı Borsa İstanbul belki de haftanın son işlem gününde 100 binin altına inecek.
Algoritma oyunları ve Londra’daki ‘Hintli Herif’ bile durduramadı ‘sat’ talimatlarını.
Mayıs’ta adeta Ağustos sıcakları hissediliyor. Herkesin sırtından soğuk terler dökülüyor. Merkez Bankası’nın sene sonu için açıkladığı dolar tahmini (4.21 TL) çoktan geçildi. Geride 7 ay daha var.
IMF ‘DUVARA TOSLAYACAKSINIZ’ DEDİ
Bu arada iki dehşet verici hâdise cereyan etti. Uluslararası Para Fonu (IMF), Türkiye hakkında yayımladığı raporda nazik bir dille ‘böyle giderseniz duvara toslayacaksınız’ mesajı verdi.
IMF Türkiye’yi bekleyen 4 riskten bahsetti:
Yüksek dış kaynak ihtiyacı var.
Döviz rezervleri sınırlı.
Yatırımcıların gelişmekte olan piyasalara bakışı tersine döndü (sermaye çıkıyor).
Israrla devam eden iç ve dış jeopolitik riskler.
IMF, TCMB’nin dizginleri piyasaya kaptırdığını raporda diplomatik bir dille ifade etti.
Türk Lirası’ndaki kan kaybının durdurulması, enflasyonun kontrol altına alınması ve her şeyden önemlisi enflasyon beklentilerindeki bozulmanın önüne geçilmesi için kademeli faiz artışları yerine tek seferde yüksek bir faiz artışının şart olduğu vurgulandı.
KEMER SIKMAK YERİNE, SEÇİM RÜŞVETİ DAĞITILIYOR
IMF hükûmete ‘bütçe açığı aldı başını gidiyor, frene basın’ imasında da bulundu.
Merkez Bankası’nın tek başına enflasyonla mücadelede başarılı olamayacağına dikkat çekilirken, mali tarafta hükümetin atması gereken adımlar olduğu ifade edidi.
Ne gibi adımlar atılmalıydı?
Vergi tabanının genişletilmesi, doğrudan vergilerin artırılması, KDV veriminin yükseltilmesi, kamu ücretlerindeki katılığın sınırlandırılması ve geçici teşviklerin azaltılması gibi başlıkları ev ödevi olarak sıraladı.
Son derece mühim bu rapor sanki hiç yayımlanmamış gibi Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) iktidarı bir gün sonra IMF’ye nispet yapar gibi bir paket açıkladı.
SEÇİM AYARLI PAKETİN ACISI SONRA ÇIKACAK
Seçime 55 gün kala ‘rüşvet’ten başka bir karşılığı olmayan pakette yok yok.
Emekliye her bayramda 1.000 TL ikramiye verilecek (bütçeye ilave 24 milyar 600 milyon TL) ve yaşlılık aylığı 266 TL’den 500 TL’ye (bütçeye ilave maliyeti 1 milyar 684 milyon TL) çıkarılacak.
Vergi borçlarından su faturalarına, trafik cezalarından sosyal güvenlik primlerine kadar gecikmiş bütün borçların faizinde yüzde 90 indirim yapılacak.
IMF ‘kemer sıkın, acı reçeteyi yudumlayın’ dedi, hükümet kaynağı olmayan vaatlerle bütçeyi kevgire çevirecek bir adım attı.
KREDİ NOTOMUZ VİETNAM VE BANGLADEŞ İLE AYNI
Batan gemiyi kurtarmak için alarm vermek yerine Ankara’da seçim ayarlı popülizm için mesai sarfedilirken yatırımcıların akıl hocalarından Standard&Poor’s (S&P), IMF’nin işaret ettiği tehlikeyi suratımıza çarptı.
1 Mayıs itibarıyla Türkiye’nin kredi notunu yatırım yapılabilir seviyenin iki basamak altına indirildi. Türkiye’nin yabancı para cinsinden kredi notu ‘BB’den ‘BB-’ye, yerli para cinsinden notunun ‘BB+’dan BB’ye düşürüldü.
Türkiye’nin kredibilitesi Dominik Cumhuriyeti, Vietnam, Makedonya ve Bangladeş ile aynı seviyeye geriledi.
8 Mart’ta Moody’s benzer bir karar açıkladığında ‘çok mahcup olacak’ diyenleri mahcup eden iki ay geride kaldı.
İki gündür de S&P depremi yaşanıyor.
Dolar 4.20 TL’yi aştı. Hazine yüzde 15 ile borç alabildiği bir piyasada bankaların vatandaşa hangi orandan kredi tahsis edeceğini tahmin etmek hiç zor değil. Yüzde 20 altında kredi artık imkânsız.
ENFLASYON ÇİFT HANEDE KALICI HALE GELİYOR
Türkiye İstatistik Kurumu’nun nisan ayına dair verileri enflasyonun önümüzdeki aylarda çift hanede kalacağını teyit etti.
Üretici fiyatları (ÜFE) yüzde 16’yı geçmiş, tüketici fiyatları (TÜFE) yüzde 11’e yaklaşmış. Mayıs ve müteakip aylarda aradaki fark vatandaşa enflasyon olarak aksedecek.
Zaten ‘çekirdek enflasyon’ diye tarif edilen gıda ve enerji hariç fiyat artışlarının yüzde 12’yi geçmesi hayra alamet değil. Enflasyon artık çift hanede katılaşıyor ve istikamet yukarı doğru.
Enflasyon, faiz, kur kontrolden çıkmışsa bütçe disiplini (mali disiplin) Türkiye’nin yatırımcıları teskin etmek masaya sürebileceği en etkili koz olabilirdi. Amma velakin bütçe bu sene 70 milyar TL’den fazla açık verecek.
TCMB’NİN FAİZ ARTIŞI BOŞA GİTTİ
Şirketlerin ve bankaların 222 milyar dolar net döviz borcuna mukabil 86 milyar dolar brüt, 29 milyar dolar net rezerve sahip Merkez Bankası’nın cephede ayakta kalması mümkün değil.
Faiz artışının tesiri iki günde dağıldı. Bugün faiz artırsa 3-5 kuruş geri getirebilir döviz kurlarını.
İtibar kaybedildiğinde bir daha geri alınamayacak kadar pahalıdır. Türkiye varını yoğunu satsa son iki-üç senede kaybettiği itibarı geri getiremeyecek.
Zira aklı başında hiç bir yatırımcı Türkiye’nin resmî beyanlarının, hatta istatistiklerinin doğruluğuna inanmıyor.
Dünya çapındaki tefecilere gün doğdu. Almanya’nın 10-12 katı fazla faiz ödemeye razı Türkiye gibi bir müşterileri var artık.
İş bilmez, hukuk tanımaz ve kifayetsiz muhterislerin marifetiyle yüksek cari açık, yüksek bütçe açığı, yüksek enflasyon, yüksek faiz ve yüksek döviz kuru güzergâhında karanlık bir tünele girdiğimizi söylemiştim.
Tünelin çok uzun olduğunu söylemeyi unutmuştum.
Dua edelim karşı yönden bir vasıta gelmesin, en mühimi de acil çıkış kapıları üstümüze kilitlenmiş olmasın.