Sözcü yazarı İsmail Saymaz, AKP hükümetinin üç yıl önce 250 bin dolara vatandaşlık alan uyuşturucu kaçakçılarından kurtulabilmek için hukukla açıklanamayacak gülünçlükleri sergilediğini söyledi.
Bunun için Arnavutluk vatandaşı Flamur Sinanaj'ı örnek gösteren Saymaz, detayları şöyle anlattı:
"Sinanaj, Belçika'nın uyuşturucu baronlarından Boşnak Sani Al Murdaa'nın sağ kolu. Bu ikili Belçika'da yakalanan 3.2 ton uyuşturucudan kaynaklı Bruges 1. Asliye Mahkemesi'nde uyuşturucu madde ticaretinden ve suç örgütüne üye olmaktan yargılanırken, 2019'da İstanbul'da ev satın alarak vatandaşlık için başvurdular
O aşamada haklarında Kırmızı Bülten olmadığı için talepleri kabul edildi. Sinanaj, eşi ve üç çocuğu, yapılan güvenlik incelemesi sonrası 8 Haziran 2020'de vatandaşlığa geçti. Sinanaj'ın dördüncü çocuğu Türkiye'de doğduğu için doğal vatandaş oldu.
Sinanaj, iş hayatına girdi. Çin'den getirdiği trafoları Arnavutluk'ta satmaya başladı."
'BELÇİKA 11 AY ÖNCE İSTEDİ, TÜRKİYE 'VATANDAŞ OLDUĞU' GEREKÇESİYLE VERMEYE YANAŞMADI'
Belçika'nın kırmızı bülten çıkardığı Sinanaj'ı 3 Kasım 2022'de Türkiye'den istediğini, ancak Türkiye'nin 'vatandaş olduğu' gerekçesiyle vermeye yanaşmadığını dile getiren gazeteci, daha sonra her ne olduysa Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın fikrinin değiştiğini ve geçtiğimiz ağustos ayında Sinanaj, eşi ve üç çocuğunun vatandaşlığının 'görülen lüzum üzerine' iptaline karar verdiğini kaydetti.
'TÜRKİYE'Yİ KENDİ RIZAMLA TERK EDİYORUM' DİYE YAZI İMZALATMAK İSTEDİLER'
Saymaz, yazısının devamında şu bilgileri paylaştı:
"Sinanaj, 7 Ağustos'ta Bodrum'da tatil yaparken, kaldığı otelde gözaltına alındı. O andan sonrası Türkiye Cumhuriyeti'ne hiç yakışmayacak bir gülünçlük, ciddiyetsizlik ve hukuk dışılıklarla devam etti. Narkotik polisi tarafından gözaltına alınan Sinanaj, 8 Ağustos'ta yurt dışına gönderilmek üzere Ula Geri Gönderme Merkezi'ne kondu.
Sinanaj, Türk vatandaşı olduğunu belirtti. Yetkililer 'Vatandaşlıktan çıkarılmışsınız' dedi.
İddiaya göre, sınır dışı etme prosedürü dava açmayı gerektirdiği ve uzun süreceği için Sinanaj'a 'Türkiye'yi kendi rızamla terk ediyorum' diye bir yazı imzalatmak istediler. Evrakı imzalarsa istediği ülkeye gidebileceğini söylediler.
Sinanaj, reddetti. 'Ben aslen Türküm' dedi. Öyle olunca ertesi gün ailesine haber vermeden Kırklareli'nin Pehlivanköy Geri Gönderme Merkezi'ne götürdüler. Sinanaj'ın yerini güç de olsa tespit eden avukatları peşinden gitti.
İmza baskısı burada da sürdü. Sinanaj, direndi. Vay, sen misin, direnen? Avukatlarına gösterilmeden Edirne Geri Gönderme Merkezi'ne naklettiler. Sinanaj, Nuh dedi, peygamber demedi.
'13 GÜN ALIKONDU, İKNA EDİLMEK İSTENDİ'
Sinanaj, 9 Ağustos'ta Çankırı Geri Gönderme Merkezi'ne kondu. Bu merkez yangın çıktığı için çok önce kapatılmıştı. İçeride Sinanaj'dan başka kimse yoktu. İddiaya göre Sinanaj, ‘sivil kıyafetli kişiler' tarafından 13 gün alıkonup imza vermesi için ikna edilmek istendi.
Sinanaj, geri adım atmadı.
Belçika'nın iade isteğinden kaynaklı Çankırı Ağır Ceza Mahkemesi'nce 22 Eylül'de tutuklanan Sinanaj, Gerede L Tipi Cezaevi'ne kondu. Sinanaj, cezaevinde olduğunu bir kişi aracılığıyla ailesine haber verdi. O sayede ailesi, kaybedildiğini düşündükleri Sinanaj'ı buldu. Sinanaj, 25 Ekim'de Silivri F Tipi Cezaevi'ne nakledilene dek buradaydı.
'MAHKEME, SINANAJ'I SALIVERMEDİ'
Dün Çankırı Ağır Ceza Mahkemesi'nde, Sinanaj'ın Belçika'ya iade davasının üçüncü duruşması görüldü. Mahkeme, Sinanaj'ı salıvermedi.
Cumhurbaşkanlığı ve İçişleri Bakanlığı, mahkemeye gönderdiği yazılarda, 'devletin egemenlik hakkı ve takdir yetkisi' çerçevesinde vatandaşlığının iptal edildiğini bildirdi. Sonraki duruşmayı aralık ayına bırakan mahkeme, Sinanaj'ın açtığı, vatandaşlığın iptaline ilişkin davanın akıbetine göre hareket edecek. (...)"