ABD ve NATO güçlerinin çekilmeye başlamasıyla birlikte ilerleyen bu süreçte Türkiye, Afganistan’da görev almaya istekli. Kabil’deki havalimanının güvenliğini sağlama niyetinde olan Türkiye, burada ABD’den finans, ağır silah ve istihbarat desteği talep ediyor.
Türkiye’nin bu ‘dileği’ gerçekleşmeyecek gibi görünse de ısrarını sürdürdüğü görülüyor.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, ”Türkiye’nin Taliban’ın inancıyla alakalı ters bir yanı yok. Daha iyi anlaşabileceğimize ihtimal veriyorum” demişti. Erdoğan, Taliban liderini Türkiye’de kabul edip görüşme durumunun olacağını da söylemişti.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da bugün “Şu ana kadar Taliban’ın verdiği mesajları olumlu karşıladığımızı söylemek isteriz” dedi. Çavuşoğlu ayrıca Türkiye’nin Afganistan’da ‘tüm taraflar’la diyaloğu sürdürdüğünü belirti.
Afganistan’daki hızlı çözülüşü ve Türkiye’nin bölgede kalma ısrarını İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden Doç. Dr. Hakan Güneş’le konuştuk.
‘Savaş bitmedi’
Savaş bitmedi. Ülkenin pek çok noktasında zaten Taliban’ın da merkezi hükümetin de kontrol etmediği -küçük olsa da- IŞİD sahaları var. Farklı grupları var. Afganistan’ın ünlü kumandanı Ahmet Şah Mesud’un oğlu Ahmet Mesud, Penşir direniş güçlerinin başına geçerek, Taliban’a karşı direniş çağrısı yaptı. Eski kuzey ittifakına benzeyen direniş noktaları oluşabilir. Ama bunun ne ölçüde yaygınlaşacağını bilmiyoruz. Öte yandan Taliban yönetimlerinin ilk günlerinden itibaren kadınlar sokağa çıkıyor. Şimdi Taliban yaratmak istediği imaj için bunlara müdahale etmiyor. Bu durum ne kadar sürer bilmiyoruz. Ancak önümüzdeki günlerde hem demokratik sivil siyaset açısından hem de askeri direniş olarak bunun süreceğini öngörebiliriz. Taliban, Afganistan halkının arzu ettiği bir yönetim değil. Üstüne geçirilmiş bir deli gömleği. Er ya da geç savaşla ya da başka yöntemle tabii ki değişecek. Bu çok zor bir süreç, Afgan halkını korkunç zamanlar bekliyor.
‘Taliban’ın işi kolaylaştı ve Afganistan’da çöküş hızlı oldu’
‘Baş sorumlu ABD, oradaki dramı Batı çok kısa sürede unutur’
ABD bütün bu sürecin baş sorumlusu. Birçok açıdan bu böyle. Çünkü Taliban ve ondan önce de siyasal islamcı grupların yaratılması sürecinde Suudi Arabistan-Körfez parası, Pakistan istihbaratı ve ABD’nin uluslararası himayesi bütün işleri gördü. Afganistan’da solcu ve ilerici bir hükümetin oluşmaması için gereken bütün her şeyi ABD yaptı. Sonra yolları Soğuk Savaş sonrasında ayrıldığında Taliban, El Kaide ve benzeri Batı hedeflerine saldıran gruplara destek verdiği için karşı karşıya gelindi. Şimdi yeni bir anlaşmayla bunun da sonlanması hedefleniyor. Doha anlaşmasının ana maddesi uluslararası terörizme destek verilmemesi ve Afganistan sınırlarının kullandırtılmaması… Taliban buna imza attı. ABD de bunun karşılığında ülkeden çıktı. Aslında ABD alacağını aldı. Buna rağmen yine de Çin’i çevrelemek ve bunun benzeri amaçlarla orada durmasının belli ölçülerde nedenleri mevcuttu. Ancak bunun maliyeti çok yüksekti. 80 milyar dolarlardan bahsediliyor. Sonunda ABD yönetimi tercihini yaptı ancak alacağını aldı. Kendisine saldırmayacak bir Taliban bıraktı. Devamında da bunu Pakistan ve başka kanallar üzerinden kendisine zarar vermeyecek şekilde tutmayı deneyecek. ABD orada kendisiyle çalışan tercüman ve personelleri bile tahliye edemedi. Orada bir dram gördük. Bunlar çok kısa sürede Batı’da unutulur. Biz unutmayız. Afganistanlılar unutmaz. Geriye soğuk masalarda ABD’li yöneticilerin ‘askerlerimizi çektik, uyumlu bir yönetimle de çalışabiliriz’ mesajları kalacak.
‘Türkiye’nin Kabil havalimanı misyonu şu anda rafa kalkmış görünüyor’
Türkiye’nin Kabil havalimanını koruma misyonu şu anda rafa kalkmış gibi görünüyor. Zaten NATO zirvesinde de Erdoğan ‘Pakistan ile birlikte NATO’nun mali desteğiyle biz buna talibiz’ şeklinde seslenmişti. Ancak Pakistan ile heyetler arası görüşmelerden sonuç çıkmadı. Reuters ajansının dediği gibi plan şu anda rafa kalkmış gibi görünüyor. Ancak Türkiye’den yapılan açıklamalar, hala bir ısrar olduğunu gösteriyor. Bu ısrarın niteliği önümüzdeki 12 gün içerisinde yani son ABD askerinin çekileceği güne kadar netleşecek. Diğer yandan ABD askerlerinin çekilmesi belki biraz daha erken de olabilir. Bir sürpriz de çıkabilir. Türkiye tarafından ısrar var ancak şu andaki gelişmeler bu plana ‘evet’ denmediğini gösteriyor. Pakistan, Türkiye ile işbirliği yapacak ancak Türkiye’nin ciddi bir askeri varlıkla orada bulunmasını Çin, Suudi Arabistan ve bölgedeki birçok ülke istemedi. Bunlar Pakistan üstünde etkili aktörler… Pakistan Türkiye ilişkileri çok yakın. Dolayısıyla burada sürpriz bir alan hala var. Ancak bu sürprizin ciddi bir askeri varlık olarak şekillenmeyeceğini düşünüyorum. Yani Reuters’ın dediği doğru. Havalimanının koruma değil de belki işletmesi mümkün olabilir. Devamında da yine bazı ilişkiler düzeyinde rol almaya çalışacak Türkiye. Ancak Afgan siyasetinde neler olacak, Taliban dış dünyaya verdiği sözlerine ne kadar sadık kalacak? Bunlar belirsiz… Bu durum da tabloyu biraz değiştirebilir. Ancak olağan şartlarda birçok ülke Taliban’la iş yapmaya ya da onu doğrudan-dolaylı tanımaya eğilimli görünüyor. Türkiye’nin böyle bir eğilimi zaten var. Türkiye burada bulunmak eğiliminde büyük bir çaba sarf ediyor. Pakistan’dan umduğu destek gelmedi ancak müzakereler sürüyor.
‘Türkiye, Taliban’ı ilk tanıyacaklardan olacaktır’
İslamcılar, pek çok insan hakları savunucusu, demokrat gibi bakmıyor Taliban’a. Erdoğan da bir İslamcı arka plandan geri geliyor. Halihazırda farklı bir tonda da olsa siyasal İslamcı. Bu yüzden Taliban’a belli bir sempatiyle yaklaşıyor. Bunun ötesinde jeopolitik düzeyde Türkiye zaten değişik sahalarda yer tutmaya çalışıyor. Somali’de olduğu gibi… Herkesin terk ettiği yerde Türkiye kalmaya çalıştı. Afganistan’da benzer pozisyon almak istedi. Ancak burada destekleyeceği merkezi hükümet güçleri ile Taliban’ın yapacağı koalisyonun hamilerinden biri olarak bulunmak istiyordu. Bu biraz geride kaldı. Türkiye, Taliban’ın da çağrılarında olduğu gibi kalkınma, alt yapı gibi çeşitli noktalarda yatırım yapmaya davet ediliyor. Bu da Erdoğan hükümetinin kaçırmayacağı bir fırsat. Ortada bir aslan payı yok, çok büyük paralar kazanılacak saha değil. Ama bunun siyasi anlamı var. Bu coğrafyada belirli bir güç olma çabası var. Bu noktada ‘bölgesel güç Türkiye’ sonuç olarak… İç siyasette de bu tür bir hamasete ihtiyaç var. Türkiye’nin burada ısrarlı olarak bulunmaya çalışacağı ve bu noktadan Taliban’ı en önden bir şekilde doğrudan ya da dolaylı olarak tanıyacak ülkeler arasında olacağı çok aşikar. Burada da yalnız değil. Taliban’la herkes görüşüyor. Çin, Rusya hatta İran görüşüyor… ‘Türkiye niye görüşmesin?’ gibi bir rahatlık da var Erdoğan açısından. Ama Türkiye’deki iç kamuoyunda sekülerizmle ilgili kaygılar olduğu için bu hamleler tartışmalar yaratacak. Haklı kaygılar taşıyor. Erdoğan’ın burada zorlanacağını söyleyebiliriz. Erdoğan bunu da jeopolitik bir dava olarak anlatacak. Türkiye olarak anlatacak. Karşı tarafı da Taliban değil yeni Afganistan olarak tanıtacak. MHP’den gelen açıklamalar da bu yönde. Taliban da buna sıcak bakıyor. Zaten Türkiye bölgede işgal gücü olarak ABD ve diğer ülkelerle bulunuyordu. Taliban’ın saldırmadığı tek ülke Türkiye’ydi. Bu esas olarak Pakistan-Türkiye yakınlığından kaynaklanıyordu. Pakistan da Taliban’ı himaye eden ülke… Dolayısıyla orada zaten önemli bir ittifak alanı var: o da Pakistan. Ama Pakistan ile ilişkiler Türkiye ile ortak koruyucu olmaya kadar gelemedi. Çünkü Pakistan’ın Suudi Arabistan ve Çin gibi müttefikleri bunu istemedi. Ama yine de Türkiye’ye biraz alan açacaklardır.
Bölge ülkeleri nasıl etkilenecek?
Hindistan, İran, Rusya, Çin başta olmak üzere bölge ülkeleri burada belirli bir etkiye sahip. Batılı bazı ülkeler de aynı şekilde. Bütün bu hükümetlerin yeni yönetime ‘kendilerine zarar vermeyecek düzeyde kalma’ sözüyle bir kredi açtıklarını görüyoruz. Fakat bu durum bir takım itiş kakışlara kapalı değil. Taliban’ın bölünmemesi kesin değil. Pakistan tarafından kontrol edilmekle birlikte bu örgüt, genişçe bir aşiretler koalisyonu haline geldi. Örgütün bundan sonra da böyle devam edeceği sorularını gündemde. Bütün bunları göreceğiz Afganistan’daki demokratlar yıllardır şunu formüle ediyor: ‘‘Pakistan, Taliban ya da başka İslamcı örgütler kanalıyla Afganistan’ı her zaman istikrarsızlık içerisinde tutar ve hiçbir zaman yeterince güçlenmesini istemez.” Şimdi yeni yönetim destek görebilmek için bazı şeyleri gerçekleştirmek durumunda. Bu işleri yapabilmek için belirli bir düzey tutturması lazım. Yeni bir dil kurmaya çalışıyorlar. Pakistan da bunun arkasında ancak Afganistan’ın karmaşık sosyal yapısını ve işin içinde birçok ülkenin olduğu düşünülürse istenilen şeylerin kolayca gerçekleşmesi mümkün değil. Sahada çok büyük ekonomik kaynaklar yok. Ama olanlar için de bölge ülkeleri başta olmak üzere rekabet ortaya çıkacak. Taliban içerisinde ya da üzerinde etkisi olabilecek aşiretlerle ilişki geliştirmeye çalışacaklar. Bu denklem tabii örgütün uluslararası siyasal İslamcı hareketle ilişkilerini nasıl kuracağına da bağlı. İdlib’deki cihatçı örgütler, Afganistan’daki gelişmeler üzerine lokum dağıtarak kutlama yaptılar. Türkiye’deki İslamcılar da Taliban zaferini kutluyorlar. Bunun tabii Afganistan yakınındaki bölgede nasıl etkileri olacak şu an bilmiyoruz… Örneğin Keşmir’de, yani Pakistan’ın içinde nasıl etkileri olacak göreceğiz. Burada zincirleme sosyal süreçlere bakmak lazım. Bunlar otomatik olmaz. Birbirlerini tetikler. Pek çok devletin tanıma ilişkisine girmiş olmasına rağmen Taliban çok kontrolsüz bir sürecin kapısını araladı yeniden.