Rıza Sarraf davası nedeniyle ABD başta olmak üzere Türkiye'nin Batılı müttefikleriyle ilişkileri gergin bir dönemden geçiyor. Brüksel’deki NATO dışişleri bakanları toplantısı öncesi DW Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Alman güvenlik uzmanı Binbaşı Rayk Hähnlein, Türkiye'nin Batılı ortaklarıyla ilişkilerini NATO çerçevesinden değerlendirdi.
NATO’nun Türkiye, Türkiye’nin de NATO için büyük stratejik önem taşıdığının altını çizen Hähnlein, “Kısa vadeli iç politika çıkarları için, tarafların birbirleri için taşıdığı gerçek önem erozyona uğratılmamalı” diye konuştu. Hähnlein, Türkiye’de Batı karşıtlığının tırmanmasına yol açan siyasi söylemleri “çok, çok tehlikeli” olarak nitelendirdi.
Alman Bilim ve Politika Vakfı’nda (SWP) uluslararası güvenlik uzmanı Rayk Hähnlein, DW Türkçe'nin sorularını şöyle yanıtladı:
Soru: Sarraf davasıyla gerilim yeniden tırmandı, Türk hükümeti ABD’yi, diğer bazı Batılı ülkeleri, darbeye girişmekle suçlarken hükümete yakın medyada ABD ve Batılı ülkeler düşman olarak niteleniyor, Türkiye’nin NATO’dan çıkması tartışılıyor. Gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz?
Rayk Hähnlein: Gelişmeleri büyük kaygıyla izliyorum. Bu gibi konuların Türkiye’de, Türk basının bir bölümünde “dost-düşman” şablonuyla ele alınması, Batı karşıtı bir gündemi beslemek için araçsallaştırılması, mevcut sorunların çözümünü daha da zorlaştırıyor. Oysa ABD-Türkiye ilişkilerinde ya da Türkiye-Almanya ilişkilerinde dönem dönem hep sorunlar olmuştur. Ancak Türkiye’de son dönemde gelişen bu söylemler, sorunların ikili düzeyde ele alınmasını bile zora sokar hale geldi. Kanımca Cumhurbaşkanı Erdoğan Türkiye’de farklı görüşleri konsolide etmeye çalışıyor, güçlü bir cumhurbaşkanı olarak kabul görmek istiyor, bunun için bir “öteki” bir “düşman” yaratılmasına ihtiyaç duyuluyor. Ancak bu çok tehlikeli durum, Türk basınında konuların abartılarak aksettirilmesiyle daha da tehlikeli bir boyuta taşınıyor.
Soru: Türkiye’nin Batılı müttefikleriyle yaşadığı gerginliklerde, iç politika amaçlı sert söylemlerin rolü olduğu görüşüne katılıyor musunuz?
Hähnlein: Her ülkede iç siyasi tartışmalar, dış politika kararlarını etkileyebilir. Ama bu, ilgili devletin dış politika ve güvenlik politikaları stratejisine etkide bulunmaya başlarsa, işte o zaman tehlikeli olmaya başlar. Türk toplumunda son birkaç yıl içerisinde NATO’ya desteğin ne kadar azaldığına bakarsak bunun ne büyük bir tehlike arz ettiğini, Türkiye’nin güvenlik stratejisi bağlamındaki harekat alanını ne ölçüde sarstığını görebiliriz. Yalnızca Türkiye, NATO için çok büyük bir stratejik önem taşımıyor. Aynı şekilde NATO da Türkiye için büyük bir stratejik öneme sahip. Kısa vadeli iç politika çıkarları için, tarafların birbirleri için taşıdığı bu gerçek önem erozyona uğratılmamalı.
DW Türkçe: Türkiye'de hükümete yakın medyada son dönemde bazı yorumcular sıklıkla Batı’nın Türkiye’ye düşman olduğu temasını işliyor. Batı, Türkiye’ye düşman mı?
Hähnlein: Hayır! Kesinlikle değil. Batı’nın en önemli stratejik ittifakı olan NATO içerisinde Türkiye’nin taşıdığı değer konusunda herhangi bir şüphe yok, Türkiye’nin önemi tartışma götürmez.
DW Türkçe: Ancak son olarak Norveç’teki NATO tatbikatında yaşanan bir olay Türkiye’de NATO üyeliği tartışmaları yeniden alevlendi… Bu tür olaylar karşılıklı güveni daha da zedelemiyor mu?
Hähnlein: Norveç’teki Trident Javelin tatbikatında, Twitter’ı simüle eden Chatter programında bir katılımcının Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Twitter’da kullandığı isimle hesap açmış olması gayet tabii ki uygunsuz bir davranış. Müşterek Harp Merkezi’nin Polonyalı komutanı Reudowicz, hemen tüm katılımcılardan yazılı özür diledi. NATO Genel Sekreteri hem yazılı hem de sözlü olarak Türk tarafından özür diledi. Bunu yapanın NATO çalışanı olmayan, sivil bir katılımcı olduğu belirtildi. İkinci bir iddia ise henüz net bir şekilde aydınlatılamadı. "Düşman" olarak nitelendirilen siyasetçiler arasında Türkiye’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk ile Erdoğan’a yer verildiği, yine aynı Norveçli çalışanın bundan sorumlu olduğu iddiaları ağırlık kazanıyor. Ancak önemli olan nokta her iki olayın, yapılması planlanan tatkibat senaryosunun parçasını oluşturmuyor oluşu. Ancak bu olayların Türkiye’de ele alınma şekli, Türk Adalet Bakanı’nın AKP’nin internet sayfasında bu olayın NATO tarihinin en büyük skandalı olduğu yönündeki ifadeleri, bazı Türk gazetelerinde bu olaya NATO’da Türkiye’ye bir saldırı planı yapılmış gibi yer vermesi, gerçekten olanlarla yakından uzaktan ilgisi olmayan bir boyuta taşınması, çok tehlikeli ve gayet tabii karşılıklı güveni zedeliyor.
DW Türkçe: Türkiye’nin NATO’dan çıkması üzerine yapılan tartışmalar ne kadar gerçekçi?
Hähnlein: Türk siyasi liderliğinin ciddi olarak NATO’dan ayrılmayı değerlendirdiğini düşünmüyorum, inanmıyorum, tasavvur edemiyorum. Bu nedenle NATO’ya yönelik bu uygunsuz söylemi çok talihsiz buluyorum.
DW Türkçe: Türkiye’nin NATO için taşıdığı önemi biraz açabilir misiniz?
Hähnlein: 65 yıldır NATO üyesi, ittifakın en büyük ikinci ordusuna sahip Türkiye NATO için olağanüstü büyük bir öneme sahip. Jeostratejik bakımdan Türkiye Ortadoğu ve bir ölçüde Kafkaslarla Avrupa arasında coğrafi bir köprü niteliği taşıyor. Türkiye halen Afganistan, Kosova ve Akdeniz’de NATO misyonlarına destek sağlıyor, önemli askeri ve teçhizat katkı sunuyor. Türkiye’de NATO üsleri var, Türkiye’de ABD nükleer bombaları konuşlu, bunlar jeostratejik avantajlar sağlıyor, bunların olmaması, büyük öneme sahip Türkiye’nin ittifaktan ayrılması NATO için büyük bir stratejik gerileme anlamına gelir, NATO için büyük bir darbe olur.
DW Türkçe: NATO'dan ayrılması Türkiye’yi nasıl etkiler?
Hähnlein: Türkiye NATO’dan ayrılırsa, Batı ile güçlü bir şekilde kurumsallaşmış tek ve en güçlü ilişkisini, bağını feda etmiş olur. Türkiye için çok ama çok zor bir dönemin başlangıcı teşkil eder çünkü kim alternatif olabilir diye bakarsanız, en çok nüfuz sahibi aktör olarak Çin’i görebilirsiniz. Ama Türk siyasi liderliği, Türkiye’nin NATO’da eşit ve güçlü bir ortak olduğunu, Çin ile olası bir ittifak halindeyse sadece ikincil, küçük bir ortak olacağını biliyor. Söylemlere rağmen Türkiye’de NATO’nun taşıdığı önem ve değerin bilindiği kanaatindeyim. Bakın Cumhurbaşkanı Erdoğan Türk savunma sanayisinin gelişimine büyük önem atfediyor, Türk Havacılık Sanayisi, Lockheed Martin ile F35 jetleri ile Türkiye’nin edinmek istediği dünyanın en gelişmiş yeni nesil savaş uçaklarından F35A Lightning II’nin üretim ortağı. Türkiye şayet gerçekten de NATO’dan ayrılma yolunda ilerleyecekse ne ABD ne de ittifakın diğer ülkelerinden Türkiye’nin bu tür projelere katılımına sıcak bakmaları beklenemez. Hatta S400 Rus füze savunma sisteminin gerçekten temin edilip kullanılması, Türkiye’nin F-35 programına katılımının sürmesine ciddi bir tehdit oluşturacaktır.
DW Türkçe: Siz Türkiye ile gerginliklerin, güven bunalımının aşılması gerektiğini savunuyorsunuz. Bu nasıl başarılabilir?
Hähnlein: Türkiye ile NATO müttefikleri arasında yakınlaşma mutlaka yeniden sağlanmalı. Tüm müttefikleri Türkiye’nin NATO’nun üyeliğinden yana açıkça tavır almalı. İkili görüş ayrılıkları, mümkün olduğu ölçüde NATO dışında tutulmalı. Ayrıca darbe girişimi sonrası göreve başlayan yeni Türk muhataplarla güçlü bir diyalog oluşturulması önem taşıyor. Türkiye’nin güvenlik kaygıları diğer müttefikleri tarafından daha çok ciddiye alınmalı. Sorunların sessiz diplomasi yoluyla çözümlenmesi ve konuların karşılıklı suçlamalarla değil her düzlemde diyalog kanallarını kullanarak ele alınması karşılıklı güven ve saygının yeniden kazanılmasında kilit önem taşıyacaktır.
Değer Akal / DW