Sputnik'e konuşan Nemanja Staroviç, "Türkiye'nin gerçekten de bu üssü NATO'ya sunma olasılığı düşük, çünkü Rusya'nın bu konudaki duruşu son derece net ve Suriye'ye saldırı, bu ülkedeki Rus asker varlığı nedeniyle Rusya'ya saldırı olarak değerlendirilecek" dedi.


TILLERSON SONRASI İLİŞKİLER KÖTÜLEŞTİ


Ancak üssün NATO'ya sunulmamasının da sonuçsuz kalmayacağını dile getiren Sırp uzman, "Türkiye'nin bunu reddetmesi, ABD ile ilişkileri daha da kötüleştirecek. Zira İran karşıtı ve Türk karşıtı söylemiyle bilinen Mike Pompeo'ya kıyasla Türkiye'yle anlaşmaya meyilli olan Rex Tillerson gittikten sonra bu ilişkiler kötüleşti" ifadelerini kullandı.

Türkiye'nin Rusya'yla "içeriği zengin partnerlik, hatta müttefik ilişkiler" geliştirdiğini dile getiren Staroviç, "Aynı zamanda Türkiye, NATO kapsamında ve ikili düzeyde ABD ile maksimum ilişki korumaya çalışıyor. Bu arada Moskova ve Washington arasındaki yeni gerilim, Ankara'yı bir seçim karşısında bırakıyor. Bu da hiç iyi değil. Bağımsız siyaset, Suriye'de somut sonuçlar verdi. Şimdi Türkiye ‘ya o ya bu' prensibine göre hareket etmeli ve her halükarda zorlanacak" yorumunda bulundu.

Ancak ABD'nin artık Suriye'nin geleceği konusunda baş rol oynamadığını ve Türkiye'nin bunu çok iyi anladığını kaydeden uzman, sözlerini şöyle sürdürdü: "Galip ülkeler zirvesini andıran Astana süreci ve özellikle Ankara'daki son Türkiye, Rusya ve İran liderler görüşmesi dikkate alındığında, bu ülkelerin Suriye'deki durumu kontrol altında tuttuğunu iddia edebiliriz. Bu yüzden Ankara'nın şimdi öncelikle Moskova ve Tahran'la ilişkilere önem verdiğini ve bu yüzden NATO'ya ret yanıtı vereceğini, ama Washington ile ilişkilere zararı minimize etmeye çalışacağını düşünüyorum."