Türkiye'nin deniz yetki alanları konusunda Yunanistan'la istikşafi görüşmelere başlamayı kabul etmesi, Avrupa Birliği'nin (AB) Ankara'ya Doğu Akdeniz'deki hidrokarbon arama faaliyetleri nedeniyle yaptırım uygulama ihtimalini düşürdü.

Reuters'a konuşan üst düzey AB diplomatları ve yetkilileri, Avrupa Birliği'nin bu gelişmenin ardından Ankara'ya yaptırım uygulama tehdidini sürdürmesinin düşük bir ihtimal olduğunu söyledi.

Bir AB diplomatı, "Diyalog yaptırım tehdidine ihtiyacı azalttı. Bu yüzden şu an 27 üye arasında böyle bir adım için konsensüs yok" ifadesini kullandı.

Ajans, Türkiye'nin Kıbrıs açıklarındaki sismik araştırma gemisi Oruç Reis'i Antalya Limanı'na çekmesinin de tansiyonun düşmesine yardımcı olduğunu belirtti.

Bir başka AB diplomatı ise Brüksel'de 24-25 Eylül'de yapılması planlanan ve Türkiye'ye odaklanılması beklenen AB Liderler Zirvesi'nin ertelenmesinin de daha fazla zaman kazanılmasını sağlamak açısından önemli olduğunu söyledi.

Doğu Akdeniz krizindeki bu olumlu gelişme, AB'nin Belarus konusundaki tavrını ise daha büyük bir belirsizliğe itti. Yunanistan tarafından desteklenen Kıbrıs Cumhuriyeti, Brüksel Ankara'ya karşı daha sert bir duruş sergileyene dek Belarus'a yönelik AB yaptırımlarını bloke ediyor. AB yaptırımları için 27 üye ülkenin de desteği gerekiyor.

Kıbrıslı Rum bir diplomat, Reuters'a yaptığı açıklamada "Korkarım, bu şekilde giderse Belarus konusunda ısrar etmek zorunda kalacağız. Elimizdeki tek silah o" diyerek AB'nin kendilerine başka bir diplomatik yol bırakmadığını belirtti.

Söz konusu diplomat, "Türkler zekice bir oyun oynuyor. Yunanistan'la yakınlaşarak bizim diğer ülkelerle aramızı açmaya çalışıyorlar." dedi. 

Kıbrıslı Rum diplomat, "Biz kenara itilmiş gibi görünüyoruz." diye ekledi.

Doğu Akdeniz krizi, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen arasındaki video konferans görüşmesinde de ele alındı.

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığından yapılan açıklamaya göre, Erdoğan görüşmede, "Doğu Akdeniz meselesinin temelinde Yunanistan ve Rum kesiminin maksimalist iddiaları ile Türkiye'nin ve Kıbrıs Türklerinin haklarının yok sayılmak istendiğine" işaret etti.