Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, 17 Şubat 2015'te Kadıköy'de öldürülen gazeteci Nuh Köklü'yü, Basın Müzesi'nde düzenlenen toplantıyla andı. Toplantıda Nuh Köklü'nün politik bir cinayete kurban gittiğine vurgu yapıldı.
Kadıköy'de dükkanın camına kar topu attığı gerekçesiyle öldürülen Nuh Köklü için Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Basın Müzesi'nde bir anma toplantısı düzenlendi. Toplantıya; Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Turgay Olcayto, Genel Sekreter Sibel Güneş, Genel Sekreter Yardımcısı Ahmet Özdemir, Balotaj Kurulu Başkanı Muammer Tuncer, Balotaj Kurulu Sekreteri Haşmet Yavuz, Türkiye Gazeteciler Sendikası Başkanı Uğur Güç, TGS İstanbul Şube Başkanı Gökhan Durmuş, öldürülen gazeteci Nuh Köklü'nün eski eşi Yurt Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Sibel Köklü ve Nuh Köklü davasının avukatı Mehmet Ümit Erdem ile gazeteci Namık Koçak'ın da aralarında bulunduğu çok sayıda davetli katıldı.
TURGAY OLCAYTO: NUH KÖKLÜ ARAMIZDAN ÇOK ERKEN AYRILDI
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Turgay Olcayto, anma töreninde şunları dile getirdi: "Nuh, gazeteciliği gerçekten çok seven arkadaşlarımızdan biriydi. Türkiye'de ne yazık ki basın sektöründe gazeteciliği bu kadar çok seven, gazetecilikle özdeşleşen insanlar basın sektörü dışında bırakılıyor. Nuh Köklü de bundan zaman zaman nasibini aldı. İşsizlikler yaşadı. Çok donanımlı, 'deli fişek' olarak tabir edilen arkadaşlarımızdan biriydi. Çok erken zamanda aramızdan ayrıldı. Devletin 'benim askerim, benim esnafım' diye ayırdığı bir toplumda cahilliğin verdiği cesaretle önlerine geleni sindirmeye çalışanların saldırısına uğradı.
New York Times Gazetesi Nuh Köklü'nün ölümünü 'karın rengi kırmızı' başlığı ile yazmıştı. Gerçekten de öyle oldu. Nuh'un acısı hepimizin yüreğine düştü. Çok verimli olduğu bir zamanda aramızdan ayrıldı. Kitaplar yazacaktı. Öldürülen Gazeteciler listesinde kayıtlarla tespit edebildiğimiz 65 gazeteci var. En az bunun iki katı kadar da kayıtlarla tespit edemediğimiz öldürülmüş gazeteci var. Bugün Güneydoğu'da gazeteci arkadaşlara, 'Dua edin öldürülmüyorsunuz; dayak yiyorsunuz' diyorlar. Bu bir tür itiraf aynı zamanda. Neden gazeteciler korkutulur? Çünkü gazeteciler halkın sesidir. Halkın doğru haber alma, gerçekleri öğrenme hakkını savunur. O nedenle de gazeteciler pek sevilmez.
Toplumlarda gazetecilerin görevi çok önemli. Türkiye'de tek parti döneminden bu yana gazetecilere baskı hiç azalmadı. Son 5 yılda da bu doruğa çıktı. Yasalar buna izin veriyor. Diyarbakır Valisi her yurttaşın cebinde tabanca var, kendini korumak için taşıyor diyor. Sonra tabanca var diye insanlar hapse atılıyor. Bu ortamda Türkiye'de barışın nasıl sağlanacağı önemli bir mesele. Barışı en çok savunması gereken biz gazetecileriz. Gazetecilerin tek taraf olduğu konu var o da barıştır. Gazetecilerin taraf olmadığı tek konu da savaştır. Savaşa gazeteciler taraf olamaz."
UĞUR GÜÇ: AKTİVİST OLDUĞU İÇİN HAYATINI KAYBETTİ
Türkiye Gazeteciler Sendikası Başkanı Uğur Güç, şöyle konuştu: "Nuh, iyi bir gazeteciydi. Sabah Gazatesi'nde işten çıkarılan arkadaşlarımızdan biriydi. Grevde o pankartın önündeydi. Her türlü eylemin içindeydi. Nuh Köklü, devrimci bir arkadaşımızdı. Adil bir paylaşmaya inanan bir insandı. Dans etmeyi severdi. Aktivist idi. Grevde olan, direnen diğer işçileri ziyaret ederdik. Onlarla da dayanışmaya çalışırdık. Aktivistliğini her zaman sürdürdü. Uzun süre işsiz kaldı. Sonraki zamanlarda NTV'de iş buldu. Orada çalışırken de işsizdi. Kadrosuz çalışıyordu. Aktivist olduğu için hayatını kaybetti. O gece bir adalet nöbeti tutuyordu. Güvenlik paketi için adalet nöbeti tutuyordu. Oradan çıkıp eve doğru giderken, iktidar tarafından tahrik edilen bir esnaf tarafından katledildi. Karın rengi kırmızı oldu. Nuh, bizden sonraki kuşakların anması gereken bir isimdi. Ben arkadaşı olarak anmak istemezdim. Maalesef anmak bize düştü. Politik bir cinayet olarak tarihte yer alacaktır."
ÜMİT ERDEM: DAVANIN TAKİPÇİSİ OLMANIZ OLDUKÇA ÖNEMLİ
Nuh Köklü cinayeti davasının avukatlarından Ümit Erdem, şunları dile getirdi:"Bu dosya basit bir cinayet davası değil. Basit bir kartopu gelmesi nedeniyle meydana gelmiş bir olay değil. Arka planında 'Benim esnafım kendi işini kendi görür' psikolojisinin olduğu görülüyor. Oradaki husumet sadece Nuh'a değil, oradaki topluma olan bir husumettir. Katilin ağabeyi tarafından dosya Cumhurbaşkanı'na gönderildi. Yardım istiyorlar. Burada husumeti ortaya çıkarmamız gerekiyor. Sanık epilepsi olduğu için askerde çürük rapor almış. Kamera görüntülerinde ne kadar soğukkanlı olduğu, bıçağı yıkadığı, güldüğü, telefonla konuştuğu görülüyor. Sizler, davaya sahip çıktınız. Her zaman bu işi sahiplendiniz. En ufak şey olduğunda yerinde müdahalelerde bulundunuz. Duruşmalar sadece duruşma salonunda, iyi dilekçe sunarak, avukatlık yaparak kazanılmaz. Bu davalar toplumsal davalardır. Bu işin sonuna kadar gitmesi için sizin mücadeleniz çok önemli. Bu işi sahiplenmeniz dilinizden düşürmemeniz oldukça önemli. Gündemde tutmanız önemli. Bütün sorumlular ceza alana kadar bu işin peşini bırakmamalıyız. 18 Mart'ta görülecek davada görüntüler netleşecek."
CİHAN