Südkurier gazetesi yorumuna ‘Yine Erdoğan' başlığını koymuş.
"Türkiye Cumhurbaşkanı bu kez Nazi uygulaması benzetmesini doğrudan Almanya Başbakanı Merkel'e yaptı. Bunu ancak, iktidarını kaybetme korkusuyla bütün köprüleri yakan bir politikacı yapabilir. Uğradığı gerçeklik kaybı gerçekten ürkütücüdür. Çünkü en kaba politikacı bile günün birinde hakaret ettiği kişilerle aynı masaya oturmak zorunda kalacağını bilmelidir. ABD Başkanı Trump ders almaya başladı. Ama Erdoğan Trump, Ankara Washington değildir. ABD'de gazeteciler hapsedilmiyor, muhalefet dilediğini söyleyebiliyor. Türkiye ise çoktan diktatörlük yoluna koyuldu. Erdoğan'ın tek adamlığa kalkışması şimdiden kurban almaya başladı. Avrupa sesini neden daha fazla yükseltmiyor? Erdoğan karşıtları neden Almanya'da bile korkusuzca görüşlerini açıklayamıyorlar? Sözlü saldırılara katlanılabilir. İnsan hakkı ihlallerine ise asla.”
Frankfurter Allgemeine Zeitung Türkiye ile Almanya arasındaki siyasi gerginliği konu alan yorumunda şu satırlara yer veriyor:
"Barışçıl toplanmaya, siyasi rekabete, farklı görüşlere ve dinin yaşanmasına kimse söz söyleyemez. Alman devleti bunun garantörüdür. Devlet bundan böyle de Almanya'daki Türk ve Almanların özgürce yaşamalarının teminatı olacaktır. Ama sadece Almanya'da değil. Türkiye, Avrupa İnsan Hakları Konvansiyonu'nu kabul etmişti. Ancak idam cezasının ikide bir zevk alırcasına gündeme getirilmesinden de anlaşılabileceği gibi Avrupa'ya açıkça sırt çevrilmesine Almanya'nın ses çıkarmayacağı, aksine ses çıkarmak zorunda olduğu gerçeği değişmez. Erdoğan'ın yaptığı gibi ‘kendi' vatandaşlarına otoriterce sahip çıkması gibi değil, kimsenin temel hakları elinden alınamayacağı için.”
Mainz'da yayımlanan Allgemeine Zeitung gazetesi Kürtlerin Almanya'daki gösterisine Türkiye'den gelen tepkiyi şöyle yorumluyor:
"Almanya uygun bir tavır almaya çalışırken Türkiye Cumhurbaşkanı ‘çarpışma' stratejisini aynen devam ettiriyor. Erdoğan çıldırdığı için değil, katı siyasi hesapları doğrultusunda böyle davranıyor. Onun tek amacı referandum oylamasında Türkiye içinde ve dışındaki seçmenleri kendi safına çekebilmek. Bunun için de bazı şeyleri gözden çıkarıyor. Türkiye'nin Avrupa'ya entegrasyonunu, iç barışı ve ülkesinin refahını tehlikeye atıyor. Bu bakımdan Almanya'daki gösteri yürüyüşlerinin yasak semboller taşındığı gerekçesiyle copla dağıtılamayacağını ona anlatmaya çalışmak beyhudedir.”
Der neue Tag gazetesi yorumunda Erdoğan'ın "Nazi uygulaması" benzetmesine değiniyor:
"Almanya'nın bu kadar ‘Nazi' yapıldığı enderdir. Almanya Federal Cumhuriyeti, Alman titizliğiyle Nazi terör rejimiyle hesaplaşmış bir devlettir. Türkiye ise ne Ermenilerin sürgüne uğratılmasıyla ne de Kürtlere yapılan baskıyla öz eleştirel yüzleşmeyi göze alamamaktadır. Almanya Başbakanı'na ‘Nazi kıyaslamasında' bulunmanın anlamsızlığı ortadadır. Bu asabi amanın amacı ne olabilir? Diktatör adayının davranışları, birbirine dayılanan Türk ve Alman gençleri arasındaki ‘fikir teatisine' benziyor. Nazi benzetmesi, Alman siyasetindeki en büyük tabu ihlalidir. Erdoğan bu benzetmeyle Böhmermann şiirinde uğradığı hakaretleri ödeştirmek istiyor olabilir. Angela Merkel, tahriklere kapılmamakla ve haddini bilmez politikacılara sahne yasağı koymakla en iyisi yapıyor.”